20.

1.7K 147 21
                                    

"Baban kapı mı üretiyor ne bu kapı çarpmalar bıcırık?"
"Kes sesini Doruk!"
"Bak getirtme beni oraya bacaklarını Kırarım!"
"Sanki kırılacak bacak var ortada!"
Odamda yatağa oturmuş ve sağ bacağım daki pijamayı sıyırıp yarama bakıyordum. Acıyla Suratımı buruşturdum. Doruk kapıyı açtığında pijamayı örtmek istedim fakat geç kalmıştım.
"Ne bu hal Almila?!"
"Anan Doruk Anan!"
Kaşlarını çatsa da birşey demedi. Yanıma gelip bacağıma şöyle bir baktı ve suratını buruşturdu.
"Kardeşim sana 2 şey söyleyeceğim. 1. Si; geçmiş olsun. 2.si ise, YAŞASIN LAN ARTIK ŞORT ETEK GIYEMEYECEKSIN BENDE ADAM DÖVMEK ZORUNDA KALMAYACAGIM!"
Ağzımı yaya yaya onu taklit ettim.
"Çık dışarı Doruk."

Seke seke onu kapı dışarı ettim ve yatağıma geri oturdum. Ben elbise giyecektim değil mi? Nah sana elbise Almila. Kapı açıldı ve içeriye Doruk, Selin, Çınar, Kızıl saçlı sütun bacaklı taş bebek, Gül, Diana, Ahmet, Zac, Bartu girdi. Oha lan. Doruk elindeki ilk yardım şeysini yatağa fırlattı ve Selin'i yanıma ittirdi onun dışındakileri de dışarı ittirdi. Çınar'a özellikle 'titiz' davranıyordu. Selin yanıma oturdu ve pamuk yardımıyla kanları temizledi sonra neresinden çıkardığını bilmediğim cımbız ile bacağımdaki camları çıkardı. Batikonlu pamuğu yaralarıma sürünce ben çığlık attım. Neden atmayayım? O ise susmam için kafama vurdu. Neden vurmasın?  Daha sonra sargı bezi ile bileğimden dizime kadar olan yerleri sardı. Pijamamı çıkarmama ve şort giymeme yardım etti. Havalar birazcık soğumuştu ama bacağım rahat etsin diye şort giydirdiğini biliyordum. Üzerimdeki mavi pijama üstünü de çıkardım ve hardal sarısı bir tişört giydim.

 Selin işimiz bitince elimden tuttu ve beni yatağa oturttu. 

"Ne var Selin?" Açıkçası ona kırgındım.

Ofladı.

"Bak Almila Çınar çok zor bir dönemden geçiyor. Annemiz, daha doğrusu benim annem, Çınar'a bir şey söyledi. Dedi ki, o evlatlıkmış. Yani benim öz abim değilmiş. Bir de kardeşi varmış onun. İkiz kardeşi. Yetimhane de daha 1 yaşlarında iken ayırmışlar onları. Kızıl saçlı kız, Demetre mi ne, o bizim kuzenimiz. Çınar'ın kuzeni. Gerçekler gün yüzüne çıkıyor ve Çınar bunları beklemiyordu. Annesi sandığı kişi aslında annesi değil, ve ikiz kardeşinden ayrılma sebebi. Öz kuzeni çıkageliyor ve ikiz kardeşinin yakında geleceğini söylüyor. Dün gece de annesi sandığı kişinin ölüm haberi geldi. Çınar gerçekten yıkıldı Almila. Onu hiç böyle görmemiştim. 3 gündür bırak gülmeyi, ağzını bile açmıyor. Zar zor yemek yiyor. Onu alttan almalıyız tamam mı?"

Kafamı aşağı yukarı salladım ve kapıya yöneldim. Ben onu neşelendirmesini bilirim. Salona geçtiğimde herkes halıyı süzüyordu. 

"Ne bu hüzün be? Halıyı bakışlarınızla soydunuz lütfen bakmayı kesin."

Herkes bakışlarını kaldırdı ve bana baktı. Bende bu bakışlar eşliğinde tek boş kalan koltuğa oturdum. Selin ayakta kaldı. Ehehehehe. Şimdi Çınar'ı güldürme zamanı. Ellerimi çırptım ve hafifçe öksürdüm. 

"Millet size çok önemli bir soru soracağım."

Herkes bana beklenti ile bakıyordu. Ben de Selin'e döndüm ve ona göz kırpıp Çınar'a döndüm.

"Gençler, Bimdeki içi ayıklanmış çekirdekleri ağızlarıyla mı ayıklıyorlar?"

Selin kahkaha atarken Çınar başını yere eğmiş gülüyordu. Domestos,

"Cinağr gülüyoğ bakın!"

Ya mütevazi bir kızımdır ama yani şimdi yani bee Ben yani ben yani. Muhteşem miyim ne?

Normalde bu kadar ego kasmam ama yani şimdi ben yani ben çünkü ben...

"Cinağr? Daa iyi mijin?"

Biri Sakar Mı Dedi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin