En çok gözlerindeki yaşları sildiğinde ve ölgün ışığın ardında parlak yıldızların yüzdüğü ve asla solamadığı-belkide benim solmasını istemediğim-gökyüzünü sevdim.
Gökyüzünde yüzmek istedim, belkide bir sabah ansızın gezerken ruhumu orada bırakmak istedim. Ama korkak bir yürek ile senin karşında korkusuzu oynayan bir aptaldım.
Kapılarını sıkıca kapatmışken aniden bana açmıştın. Aptaldım, gençtim, korkaktım... Anlayamamıştım. Duvarlara resimlerimi çizdim ve herbir çizimim kalbinde büyük yaralar bıraktı. Kapıların direndi, ama ben dinlemedim, yapmadım... Yapamadım.
Aslında ben, bağlanmaktan korktum.Kendi çölümün etrafında dolaştım, yine aynı yere geldim. Kaçamadım.
Seni sevdim, seni çok sevdim. Ama seni ne kadar seversem seveyim, canını acıttım.Ben kalbine, fırça darbelerimi geçirdim. Fırça darbelerim seni teker teker soydu, teker teker parçaladı. Ben denedim, ama parçalandın. Sen benim fırça darbelerimde parçalanıp gittin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
run to mad_ Namseok
Short Story'Ben koştuğum için değil, seni tutmaya çalıştığım için yoruldum. Delirdim, delirdim çünkü seni tutmaya çalışırken daha çok yoruldum, yoruldukça daha çok kaybettim seni.' :Namseok: Dear you... |18.09.2016|