İki Yabancı

4.5K 126 26
                                    


İkinci bir uzaklaşmaya hazır mıydım? Bu sefer önceki gibi olmayacaktı doğru şeyi yaptığıma emindim. Ya da emin olmak istiyordum onun işlerine bu kadar karışmış olmam onun kötülüğünü düşündüğümden değildi. Ona zarar gelmesini istemiyordum buna izin vermeyecektim. En acısı da onu ondan korumaya çalışmamdı. Lanet olsun ki hiçbir şeyin farkında değildi.

Bu kadar sözden sonra ona  yapılabilecek tek iyilik çekte yazan numarayı verip başının çaresine bakmasını söylemekti. Ama bunu yapabilecek soğuk kanlılık bende yoktu. Bir insana duyulan sevgi her zaman karşılıklı olmak zorunda değildi. Bana haketmediğim sözleri söylemiş, haketmediğim şekilde davranmış olabilirdi. Tüm bunlar ona onun bana davrandığı gibi davranma hakkı sunuyor da olabilirdi ama bunu yapacağım anlamına gelmiyordu. Eğer tüm bu uğraşlarımı kestirip atarsam ne anlamı kalırdı. Çekteki numarayı ona verirsem neyle karşılacağını bilmiyordum. Aynı şekilde nasıl davranacağını da bu yüzden ona numarayı veremezdim. Neler çevirdiğimi anlar ve aramıza sıra dağlar koyardı.
Kişilik bölünmesi yaşayan iç sesim olaya farklı bakış açısı getirdi.
'O sıra dağlar hep oradaydı sen aşmaman gereken sınırları aştın. Altan Ağa'ya senin gibi birisinin yardım edebileceği düşündün. Kendini olmadığın biri haline getirdin. Sahi ben kimdim ki ona yardım ediyordum ya da dur yardım mı ediyordum yoksa her şeyi batırıyor muydum? Boyunu aşan sularda cankurtaran olamazsın tek zarar gören sen olursun. '
Bunları boynunu büküp dinleyen diğer kişiliğimin gücü tükenmek üzereydi. Çırpınışları beni de tüketiyordu. Son hamlesini yapmak için yavaşça ayağa kalktı.
'İnsanların seni hor görmesi yetmedi de mi kendine bu sözleri layık görüyorsun. Ne o ne de bir başkası senden farklı değil. Cesaretini söndürmesine izin verme ve biraz da sen bencil ol. Ona bir zarar geldiğinde ne hissedeceksin bunu düşün. Sen umutsuz bir aşık değilsin ondan beklentin yok; iyiliğinden başka. Kalbinin sesini dinle."

Kalbinin sesini dinle...

Kararımı vermiştim, burada olduğum süre boyunca istediklerimi elde ettiğime göre artık ayrılma vakti gelmişti.
Gidecektim ama Kemal Üstün'ün katilini öğrenecektim. O çeki kimin yazdığını öğrenecektim.
Sadece artık burada kalmama gerek yoktu ayrıca doğru da değildi.

Buradan bir kez daha ayrılacak olmam beni üzmüyordu. Beynim ve kalbimin söylediği sözleri düşünmüş ve bir karar vermiştim. Beynimin beni daha da çok küçültmesine sinirlenmiş kalbimin ise bencil ol çağrısına kulak vermiştim.
Ona yardım etmeyi, onun iyiliğini kendi iyiliğim yerine koyarak bencilliği seçmiştim.

"Sana yalan söyledim markete değil Leyla Teyze'ye gittim beni yanında istiyor yani artık burada kalmama gerek yok."

"Yalan söylüyorsun."

"Neden yalan söyleyecekmişim."

"Demek yalan söylemiyorsun bundan ne çıkarmalıyım? Eski işine geri dönebileceğini öğreniyorsun ve bunu bana söylemek yerine markete gittim diyorsun. Bu da gösteriyor ki sen gitmek istemiyorsun."

"Bu söylediğin çok saçma hiçbir doğruluğu yok."

"Kanıtla o zaman."

"Sana hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilim öyle gerekti."

"Hayır Dicle sen bu kararı şimdi verdin sebebini o kadar irdelemeye bile gerek yok apaçık. SEN BANA AŞIKSIN."

"Karşı çıkmama rağmen aynı şeyleri söyleyip duruyorsun bence sen kendine sormalısın. Söylediğini kabul etmemi istiyorsun neden? Sana aşık olmadığımı söylemem sana dokundu mu?"

"Böyle yaparak inkarına inanmamı bekleme."

"İnanmamaya devam et belki bu şekilde avunursun."

KİMSESİZ #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin