Her şey sevgililer gününden birkaç gün önce, bir gece yarısı başladı.
"Hey Louis?"
Louis gecenin bir yarısı Harry'nin sesini duyduğunda kendini homurdanmamak için zor tutmuştu. Uzun bir gün geçirmişti ve yatağı onu resmen içine çekiyor gibiydi.
Uykulu uykulu mırıldandı. Göz ucuyla komidinin üzerindeki elektronik saatten görebildiği kadar neredeyse gecenin biriydi ve o gerçekten uyumak istiyordu. "Evet, Haz?"
"Su ısıtıcısının altını söndürdün mü?" diye sordu Harry, sabahın ilk saatine hiç de ayak uyduramayan bir merakla.
Louis kendini cevap vermeye zorladı. "Evet, Haz." dedi ve tekrar uykusuna dönmeye hazırlandı.
Çok geçmeden Harry'nin boğuk sesi tekrar duyuldu. "Kapıyı kilitledin mi?"
Louis derin bir nefes aldı ve gözlerini açmamakta ısrar etti. "Evet, Haz."
Harry'nin gülümseyişini duyabiliyordu. "Pekala," dedi ve durakladı. "İyi geceler, aşkım."
Onu gecenin bir saati saçma sapan sorular sormak için uyandırsa da, Louis onu çok seviyordu. Uykusundan feragat ettiği tek insan Harry idi ve günün sonunda her zaman sarılarak uyuduğu kişi o olurdu.
Bu yüzden uykusuna dönmeden önce gülümsedi ve eliyle hafifçe onun yüzünü okşadı. "Sana da, bebeğim."
Birkaç dakika sonra Louis tekrar uykunun tatlı köşelerinden birine çekilirken, Harry yine konuştu:
"Hey Louis?"
"Ne var, Harold?"
"Biletleri aldın mı?"
Louis hangi biletler diye bağıracaktı ki, aklına sevgililer günü için Harry'nin ısrarla gitmek istediği şu saçma fransız filmi geldi.
Gecenin bir vakti tartışmak için ne harika bir konu.
"Evet, Harry. Aldım." diye yanıtladı metanetle. "Şimdi izin verirsen uyuyacağım."
Ve az bir vakit sonra:
"Hey Louis ..."
"Ne var?!" Louis bu sefer gözlerini açtı. Harry başını avucuna yaslamış onu izliyordu.
Ayın kısık aydınlatışıyla onun yüzündeki yarı endişeli, yarı umutlu gülümsemeyi seçebilmişti. "Ben evlenmek istiyorum." dedi, onları aydınlatan ay kadar iri gözlerini Louis'nin yüzünde gezdirip.
Ah.
Ah.
Bu Louis'yi durdurdu çünkü tüm göğsü birden alev almış gibiydi. Kalp atışları bir sinek kuşunu aratmayacak kadar hızlanmıştı ve... Tanrım. Harry onunla evlenmek istiyordu.
Onunla.
Evlenmek.
Yüzükler, çocuklar, mortgage ödemeleri ve Rex isminde bir köpek.
Ağzı birkaç kez açıldı, kapandı, tekrar açıldı. Bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu fakat ciğerlerinden tüm hava çekilmiş gibi hissettiğinden tek bir kelime dahi çıkaramadı ağzından.
Sonunda konuşabildiğinde söyledikleri korkakça sayılabilirdi: "S-sanırım su ısıtıcısının altını kapatmayı unuttum."٭
"Zayn, Zayn, Zayn, aç şunu, Zayn!"
Bu Louis'nin tam üçüncü arayışıydı. Gecenin bir yarısında.
Zayn'in uykusunun ne kadar ağır olduğu düşünülürse telefonu yanıtlaması neredeyse bir mucize sayılırdı fakat Louis'nin onunla konuşması gerekiyordu. Acilen.
Yatak odasından ayrılır ayrılmaz, mutfağa gitmiş, soğuk suyla bir güzel yüzünü yıkamış ve sonra da ne yapacağını düşünmüştü.
Harry onunla evlenmek istiyordu.
Louis ile.
Evlenmek.
"Umarım bir yerin kanıyordur, Louis Tomlinson. Aksi takdirde ben kanatmak için yolda olacağım."
Louis, Zayn'in uykulu ve huysuz sesini duyar duymaz derin bir nefes aldı. "Harry evlenmek istiyor." dedi bir solukta.
Karşı hattan birkaç saniye ses gelmeyince, Louis onun uyuduğundan korktu. "Kiminle?" diye sordu Zayn mırıldanır gibi.
Louis avucunu alnına vurdu. "Keith Richards ile." dedi dalga geçer gibi. "Tabii ki benimle!"
Kısa bir sessizlik daha. "Sen ciddi misin?"
Louis başını salladı. Sonra telefonda olduğunu farkedip, "Evet." diye mırıldandı.
"Dostum, bu... Uhm... İyi bir şey değil mi?"
"Zayn! Ben hazır noodle bile pişiremem, onunla nasıl evlenebilirim?"
Zayn derin bir nefes koyverdi. "Bu kafanı yorman gereken asıl konu değil, Louis."
Louis içini çekti. Zayn Malik bazen hiç de yardımcı olmuyordu.
"Ne yapacağım?" diye sordu çaresizce telefona doğru.
"Git ve onunla evlen, Lou. Burada bir başkasından değil, Harry'den bahsediyoruz. Neredeyse üç yıldır birlikte yaşıyorsunuz zaten."
Louis'nin mavi gözleri irileşti. Zayn nasıl bu kadar sakin olabiliyordu? Konu evlilik kadar ciddi bir müesseseydi. Louis bile ciddiyetin farkındaydı. "Söylendiği kadar kolay değil!" diye fısıltı şiddetinde bağırdı (harry'yi ayaklandırmak istemiyordu).
"Tanrı aşkına, Tomlinson. Ona deliler gibi aşıksın. Ne bekliyorsun? Mayalardan tarihi bir işaret mi?" Zayn derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. "Git onunla seviş ve sonra da evlen, Lou. Sadece bir kez dünyaya geliyorsun, öyle değil mi?"
Louis içini çekti. "Bunu söylediğine inanamıyorum, tanrım. Sen dünya üzerindeki en işe yaramaz arkadaşsın." Kapatmadan önce ekledi. "Klişelerine de hiç katlanılmıyor!"
Ve hat kesildi.
Louis telefonu masaya bırakıp derin bir nefes aldı.
Zayn haklı olabilirdi. Ama yine de...
Dayandığı tezgahtan kendini ittirip yatak odasına doğru yürüdü.
Harry çoktan uykuya dalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let me come home (home is wherever i'm with you)
FanfictionAU. Günlerden sevgililer günü ve Harry evlenmek istiyor. h/l, fluff