1.bölüm

110 6 5
                                    

          İyi okumalar...
     
  
__________YANIMDA KAL___________

Zordur yanında seni seven birilerinin olduğunu bildiğin halde yapayalnız hissetmek.Etrafına gülücükler saçarken sana kastı varmıs gibi durmadan ağlayan o içindeki hırçın çocuğu susturmaya çalışmak..ve tüm bunlar yetmezmiş gibi birde o imkansıza olan özlemm....

Elime aldığım eski bir çerçeveye bakıp derinden bir iç geçirip tüm bunları düşünürken annemin tatlı ve bi o kadarda endişeli sesi karıştı düşüncelerimin arasına.

"Kızım"

Dedi incitmekten korkan bir tavırla ,irkilmiştim,sesindeki endişe bariz belli ediyordu kendini.Kendince haklıydı belkide.Son bir yıldır dalgın, dağınık, umursamaz ve herseye karşı ilgisizdim.Sebebiyse bir yıl önce yaşanan ani bir kalp kriziydi..

"Efendim"

Dedim elimdeki çerçeveyi yatağımın hemen yanındaki komidinin üstüne bırakırken.

"Hazırsan çıkalım."

Buruk bi tebessüm ilişmişti yanagina. Başımla onaylamakla yetinmiştim.Heyecanliydim.Dedeme gidiyordum.Ne kadar onu canlı kanlı karşımda görmek istesemde bir avuç toprağa minnet etmek zorundaydım.Çünkü bazen hiç istemesekte yapmak,yaşamak zorunda olduğumuz durumlar vardır.Ve ne olursa olsun hayat savaşmaya değer. Çünkü her kötü başlangıç güzel bi sonun habercisidir..
Düşüncelerimden sıyrılarak seri bir şekilde askılıktan çantamı aldım ve annemin adımlarını takip etmeye başladım...

⚫⚫⚫

Bazen en olmadık zamanda yalnız kalır insan,hemde yokluğunu en çok farkekedecegi kişiler tarafindan .Bende yalnız kalmıştım.. Önce canımı ,babamı...sonrada bana herseye rağmen hayatta hep dik durmayı öğreten dedemi.Iki büyük yıkıntıya uğratmıştı hayat beni. Şimdiyse yolumu kaybetmiş bir vaziyette sert rüzgarlara karşı direniyorum tek başıma..
Daldığım düşüncelerden annemin sesiyle sıyrıldım.Yemek yemek için çağırıyordu. Mezarlıktan geleli 2 saat olmuştu ve ben hala yatağımın üzerinde tavanı izler bir vaziyette uzanmış haldeydim. Ayağa kalkıp ağır ağır lavaboya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra aşağı indim.

⚫⚫⚫

Aşağı inip mutfağa girdigimde gözüme ilk ilişen annemin özene bezene yaptığı patetesli börek oldu.Dedimin ve benim en sevdiğimiz yemek..Bugün dedemin ölüm yıl dönümü ve onu yapmasını annemden ben istedim,aksi halde üzülüceğimi düşünüp yapmazdı.Canim annem....
Kapının pervazina yaslanmış onu izlerken beni farkettiği anda gülümseyip yanıma geldi, içten bi buse kondurdu saçlarıma, sımsıkı sarılmadan hemen önce...

Yemegimizi sessizlik içinde yemiştik.Hava kararmaya başlamıştı. Bugün ikimizinde keyfi pek yerinde olmadığı için erkenden dağılmıştık odalarımıza. Annem ve ben kalmıştık bi başımıza koskoca evde.Artık yalnızdık ve buna alışmaya başlıyorduk sanırım...

☆☆☆
Tepemde çalan telefonumun o berbat alarm sesiyle açtım gözlerimi.Uyuşuk hareketlerle komidinimin üzerinde duran telefonuma uzanarak alarmı kapattım.Saat yedi buçuk olmuştu. Hemen yataktan çıkarak lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra odama geri döndüm ve gardrobumun kapılarını açarak ne giyebilecegime bakındım bi müddet. Askılığa uzanıp mavi gömleğim ve bordo kazağımı çıkardım.Altınada siyah bir pantolon iyi giderdi...
Üzerimi giyindikten sonra aşağı kata indim,ses yoktu. Annem çoktan gitmiş olmalıydı.Bu sabah erkenden bir duruşmaya girmesi gerekiyordu.Annemin yokluğunu anladık tan sonra bende çantamı aldım ve evden çıktım. Kapının önünde olan arabama bindim ve yola çıktım.Bugün barınağa uğramam gerekiyordu.Ama önce kliniğe gitmeliyim.Asistanımı alıp oradan geçecektim barınağa.Dün gece mesaj atmıştım kliniğin önünde beni beklemesi için.
Uzun zamandır gidiyorum bu barınağa. Küçüklüğümden beri....
Dedemle gittiğimiz bir hayvan barınağı bu.Bende mesleğimi elime aldıktan sonra ayda bir kez kontrole gidiyorum.Tabi bunun dışındaki ziyaretlerimi saymazsak.
Aslında dedem öldükten sonra onlarla daha çok ilgilenmeye başlamıştım.Bilmiyorum.Sebepsizce iyi geliyorlar.Halimi anlıyabiliyorlar. İnsanlara derdimi anlatmaktansa onlarla dertleşiyorum.Ben anlatıyorum onlarda dinliyor işte.Ha birde yetiştirme yurdu var tabi.
Onları tedavi edemiyorum ama ablalıkta iyi sayılırım. Çocukları çok seviyorum ve her boş vaktimde kendimi onların yanında buluyorum. Yalnızlığımda, mutsusluğumda,canım acıdığında yaralarımı sarabilecek kadar yetenekli ve koca yürekliler...
Burağı elinde çantayla sıkılmış bir vaziyette kliniğin önünde beni beklerken görünce Düşüncelerimden sıyrıldım ve kornaya bastım.Başını bana doğru çevirdi ve arabaya doğru ilerlemeye başladı.Bense iki gündür uğramadığım klinigime göz gezdirdim.Kendi veteriner kliniğimi işletiyordum.Asistanım yeni ama çok zeki o yüzden buraları ona emanet edebiliyorum.Malum ilgilenmem gereken çok fazla şey var ve arkamı toplayabilecek biri lazım bana.Her zaman zeki insanları sevmiştimdir.

"Günaydın şef"
Duyduğum sesle başımı yan tarafa çevirdim ve karşımda siyah ve iri gözleriyle bana bakıp sırıtan Burağ'a "Sana kaç defa bana şef deme dedim" diye sabah azarımı çektim.Ama hala anlamamamış olacakki
"tamam şef" diye sırıtmaya devam ederken başımı bıkmışçasına sağa sola sallayıp önüme döndüm ve arabayı çalıştırdım.Bana takılması hoşuma gidiyordu ama şımarmasın diye gülmüyordum.

"Birşey unutmadın değilmi, aklın dışında tabii."

"Aşkolsun şef aklımda dahil herşey yanımızda." dedi ve çapkın bir gülüşün ardından devam etti "E tabi insan hem zeki hem yakışıklı hemde karizmatik olunca bi başka oluyo" diyerek pis pis sırıtıp göz kırptı.
Kendimi tutamayarak kafasına bi tane geçirdim.
"Olum kaç defa daha söyliycem bana yazma senden büyüğüm diye.Git az ötede yaşıtlarınla uğraş."

"Of Efsun abla yaa,iki dakika güldürmüyosun adamı"

"Tipe bak.Ben sana gül diyemi para veriyorum.Çenen çalışıcağına elin çalışsın biraz. " diyerek serçe azarladım ama tabiki hemen sonra kafamı başka yöne çevirip gülmemek için kendimi sakinleştirdim. Onun bu halleri çok komik ,yanımda işe başlayalı yedi ay oluyor ama daha önceden tanışıklığımız olduğu için samimiyiz...

Barınağı görmemle arabayi yavaşlattım ve kenara çekerek park ettim.Burak malzeme çantasını taşırken ben sadece sırt çantamı almış ve arabadan inmistim. Barınağa girdiğimizde Özgür bey bizi görür görmez hemen yanımıza geldi. Özgür bey barınak yetkilisi. Yıllardır burada ve barınakla gerçekten iyi ilgileniyor.

"Hoş geldin Efsun "dedi yüzüne yayılan geniş gülümsemesiyle..

"Hoş bulduk Özgür bey" dedim bende samimi bir tebessümle.
"Buyrun önce birşeyler için,bişeyler ikram edeyim" diyerek odasına ilerledi.Bizde Burak'la birbirimize bakarak güldük ve ilerledik. Gülüşümüzün sebebi buraya her geldiğimizde Özgür beyi bir titreme alıyordu.ben bunları düşünüp gülümserken Burak kulağıma eğilerek fısıltıyla konuşmaya başladı.
"Bize hoş geldin yok zaten dimi"dedi imal imalı "abla bak sana söylüyorum bu adam çok fena yazıyo sana"

Burağın söylediği şeyle gerilmiştim birazda sinirlendim tabii çünkü böyle birşey olması mümkün değildi. Sinirle Burağın kolunu çimdikleyip..

"Önüne bak ,doğru düzgün yürü, kapa çeneni saçma sapan konuşma yoksa akıtırım kafanın pekmezini"
Okadar hızlı konuşmuştumki inanamadım kendime.
"Ohaa hıza bakk.Araba motorunda yok bu hız be"
"Önüne bakmazsan eğer görüceksin şimdi sen motor hızını"diyerek elimi yumruk yapıp gelişi güzel kaldırdığım sırada Özgür beyin odasında olduğumuzu farkettim ve hemen elimi arkama saklayarak bize şaşkınlıkla bakan Özgür beye sırıtmaya başladım...

⚫⚫⚫

Yanımda Kal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin