Kapı çalınca her zaman yaptığım gibi ben açmaya gittim. Sanırım bu hayatımın dönüm noktası olmuştu.
Kapıyı açtığımda ağzım iki karış şokla açıldı. Aynı anda gözlerim pörtledi. Ellerimi yumruk yapıp heyecandan hızlı hızlı aldığım nefesleri düzene sokmaya çalıştım. Karşımda kimi gördüğümü asla tahmin edemezsiniz!
Rihanna!
Şaka lan şaka Barış'tı.
Ve ben o anda söyleyebileceğim en saçma şeyi sarf ettim. "Sabahın bu saatinde ne işin var burada pezevenk?" tamam son kelime hariç çok normal bir cümleydi. Ama pezevenk nedir abi ya?
"Pezevenk ne kızım? Ot mu çektin sen?" otun nasıl çekilebileceğini düşünürken aynı zamanda kapıda Barış'ın girebileceği kadar yer açmıştım.
"Kızım uyku sarhoşu musun? Uyku sarhoşu ne lan? Neyse. Ben bu daracık yerden nasıl geçeyim anlatsana biraz. Buradan ben giremem, kaldı ki baklavalarımda var. İstersen kaslarımı kapıda bırakıp öyle geçeyim?"
"Yok, egonu bıraksan yeterli. Ama beynini bırak dediğimi hatırlamıyorum." deyip şirince sırıttım. Beni ittirip içeri girdi. "Bugün Hazal ve Cem'in planları varmış. Beni evden kovdular."
Kaşlarımı çatıp bakışlarımı Hazal'ın odasına çevirdim. "Ne yani Hazal evde değil mi?"
"Değil."
"Yok ebesinin nikahı! Napıcaklar lan evde" diye dehşetle sorduğumda Barış gülüp "İstersen uygulamalı olarak gösterebilirim." deyip bakışlarını muzhipliğe çevirdi.
"İstersen bende bir sevgili nasıl dövülürü uygulamalı olarak göstereyim." dediğimde bakışlarındaki muzhiplik yok olmayınca ofladım.
"Bir daha desene." dediğinde saf saf baktım. "Neyi?" bu sefer o ofladı. "Daha yeni söylediğin şeyi." kafamı olumlu anlamda sallayıp tekrar söyledim. "Neyi?"
"Daha yeni söylediğini!"
"Geri zekalı daha yeni neyi dedim ya. Neden tekrarlatıp duruyorsun?"
"Ya anlamıyorum çalar saati kafasına yiyen sen değil benim. Niye böyle mallaştın? 'Neyi?' kelimesini değil 'sevgili' kelimesini" deyince jetonum yeni düştü.
"Ne bileyim oğlum? Sen daha yeni söylediğin kelime deyince bende daha yeni 'neyi?' dediğim için onu tekrarladım." dediğimde Barış dehşetle bana baktı. "Aklım almıyor. Böyle bir bedende, bu derece mallık. Allah'ım sen neler yaratıyorsun?"
"Allah belanı versin." diye homurdanıp içeri geçtim. "Hadi hazırlan bir yere gideceğiz." dediğinde kaşlarımı çattım. "Nereye?"
"Bir yere."
"Eyvallah çok açıklayıcı oldu." kısık gözlerimle gözlerine baktığımda gülümsedi. Gülümseyince ilk önce kısık gözlerim eski haline döndü. Sonra omuzlarım düştü.
"Peki" diye mırıldanıp giyinmek için odama yöneldim. Nasıl başarıyordu böyle gülümsemeyi bilmiyordum ama acilen bana öğretmeliydi.
"Tez vakitte alacağım kelleni Barış. Sabahın köründe ayaktayım resmen!" diye söylenip giyinmeye başladım.
Odaya girdiğimde Barış saçını düzeltiyordu. Biri şunu dürtüp fazla yakışıklılıktan ölündüğünü söyleyebilir mi?
"Sen söyleyebilirsin mesela."
Kahretsin.
"Lisede hoca 'sınav kağıdın boştu' dediğinde 'kirletmek istemedim' dediğimden beri iç sesimle aramda büyük sorunlar var. Arada kendini gösteriyor kerata."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh My Allah 🔴
Humor→01.07.2015 • 29. 09. 2016← "Sea New York, ben Seray. New York'a okumak için gidiyorken, bir çalar saat yüzünden mallıkta diploma almış-" "Ayrıca sekiz baklavalı..." "Burada tanıtım yapıyoruz, karışmasana!" "Aslında şöyle olacaktı; bir yellow yelloz...