♪11♪
İkinci kez okyanusa girişimizde hava da kararmıştı. Esrarla beraber gelen Luke ile Ashton sörf yapmış, ben Michael'ın istediği esmer kızla konuştuktan sonra Michael ve o kız ortadan kaybolmuştu.
"Troye hala şaşkın."diye kıkırdadı Calum. Elini okyanusun altından belime sarıp beni kendisine çektiğinde kollarım boynuna, bacaklarımda beline dolanmıştı. "Benim kadar olamaz."diye mırıldandım. Sesim su soğuk olduğu için biraz titremişti.
Güldü ve burnunun ucunu burnumun ucuna sürtüp dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu. "Yarın seninle her yere gideceğiz."
"Ah hayır."dediğimde gülerek çenemi öptü. "Ah evet."
"Bence çok hızlı davranıyorsun,"diye fısıldadım Calum boyun girintime kafasını koyup burnunu oraya sürterken. Huylanmadığımı söyleyemezdim.
"Sana yakın olmak hoşuma gidiyor."
Daha fazla yakınımda olması için milyonlarımı verebilirdim ama beni daha tam anlamıyla tanımıyordu ve günler sonra beni terk edebilir korkusu da içimdeydi.
Bu sadece bir gecelik, bir günlük sevgi bile olabilirdi.
Ellerimi saçlarının arasından geçirdim ve bedenime, damarlarıma kadar yaydığı huzuru sonuna kadar hissetmek için gözlerimi kapattım. Dalgaların, parti müziğinin ve oradaki insanların sesi sanki yok olmuş gibiydi.
İkimizin nefes alışverişinin sesiydi etrafımızı çevreleyen.
"Sana yakın olmak hoşuma gidiyor."diye onu tekrar ettim su da sadece birbirimize sarılı dururken.
Saçının ıslaklığını umursamadan yanağımı kafasına yasladım. "Bunu asla hissedemeyeceğim sanıyordum,"diye fısıldadı kolları sıkılaşırken. "Bir daha asla böyle bir sarılma olmayacak sanıyordum. Korkudan yemin ederim uyuyamadığım geceler oluyordu."
Neden bahsediyordu bilmiyordum ama ses tonu içimde, derinlerimde bir duyguyu harekete geçirmişti ve gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.
"Francessca-"
"Artık gitmeliyiz!"diyen Troye ile beraber, gözlerimi açtım ve kafamı kaldırdım.
Calum da kollarını bollaştırırken, bacaklarımı denize bıraktım ve Calum ile sanki daha deminki o konuşma olmamış gibi yüzerek ve birbirimize su atarak sudan çıkmıştık.
Fazla zaman geçmeden kendimizi hazırlamıştık gitmek için.
Calum ile ayrılırken yarın için birbirimize de söz vermiştik.
Eğer hiçbir sorun çıkmazsa gerçekten onunla çıkacaktım. Hafta sonu olduğu için de her şey emindim ki harika olacaktı.
"Mesaj atacağım."dedi Calum ben Connor'ın arabasına binmeden önce.
"Atsan iyi edersin."dediğimde güldü ve elini yanağıma koyup alnıma kısa ama sıcak bir öpücük kondurdu.
Kendisini geri çektiğinde bende arabanın açık olan arka kapısından içeri girdim ve Luke arkamdan kapıyı kapatırken ona da gülümsedim. Aynı şekilde, hatta benden daha samimi bir gülümsemeyle karşılık vermişti.
"Hadi gidelim,"diye mırıldandı Troye. Michael onun camına vurup orta parmağını gösterdiğinde bende güldüm Troye sessiz bir küfür eşliğinde gülerken.
Sonunda park alanından ayrılırken Calum da bana göz kırpmıştı gülümseyerek.
"Yatağımı özledim."
"O yumuşak yatağı bende özledim."dediğinde Connor, gülmemek için alt dudağımı dişledim ve yol boyunca sadece Calum ile olan anılarımızı düşündüm.
Tabii Connor ve sarhoş Troye son ses açtıkları şarkılara eşlik ederken -bazen bende eşlik etmiştim, yalan söylemeyecektim- düşünmek çok zordu.
Ama yolculuk iyi geçmişti. Connor bizi eve bıraktıktan sonra kendi evine gitmişti ve bizde ellerimizde poşetlerle eve girmiştik. Girmeyi biraz zor başarmış olabilirdik ama yine de içerideydik.
"Siz ikiniz."diyerek birden koridordan annem çıkarken Troye hemen çığlık atmıştı.
Sarhoş Troye eve gelince her zaman delirirdi.
"Oturun."
Ben hemen annemin dediğini yaparken Troye elinin tersiyle gözünü ovalarak etrafa bakınıyordu.
Tişörtünü tutup çekerek hemen onu yanıma oturttum.
"Neredeydiniz?"
"Troye sana haber vermedi mi?"dedim şaşırarak.
"Islaksın?"dedi sol kaşını kaldırarak.
"Plajdaydık anne."dedim gülerek.
"Çok mutlu görünüyorsun?"diye şüpheyle annem konuşup karşımdaki sandalyeye oturup gözlerini kıstı. "Gözlerinin içini uzun zaman sonra ilk kez böyle parlak görüyorum... O kim?"
"Anne..."dedim ama kaşlarını kaldırdı.
"Çocuğun adı ne?"
Anneme her şeyi söylediğim için gülümsedim, beni mutlu hissettiren çocuğun ismini anneme söylemek birden kalp atışımı hızlandırmıştı.
"Ca-"
"Gerçekten çok yorgunum... Beni yatağıma götürür müsün sevgili kardeşim?"
Annem Troye'un konuşmasıyla sadece iç çekti ve bana kafasını sallayıp Troye'u işaret etti. "Abini götür, sonra bolca zamanımız olacak."