Medya Kerem (Oğuzhan Karbi). Kerem karakterine en çok yakışan bence oydu. İyi okumalar !!!!!Genç adam etrafı ağaçlıklarla çevrili yolu süratle giderken Kerem' e bir mesaj atıp durum bilgilendirmesi yapmayı da ihmal etmemişti.
Ardından göz ucuyla yanında oturan kıza baktı. Neredeyse koltukla birleşmiş gibi oturan ve dudakları pıtır pıtır hareket eden o tatlı kıza. Kesin, ezberindeki bütün duaları okumakla meşkuldu.
Şehir merkezinden fazlasıyla uzaklaşmışlardı. Gözleri kapalı yaptığı araba yolculuğu boyunca bütün sureleri okumuş, son duasını da etmişti genç kız.
Hatta bi ara aklına gelen şeyle telefonunu eline almış not bölümüne girip vasiyet hazırlamaya bile başlamıştı.
Banka hesabımdaki parayi anneme, okumu ve yayimi ise abla yadigarı olarak kardeşime bırakıyorum.
Not:okum ve yayım Yağmur'un eline asla geçmesin.Ahhh!!!!!
Ne saçmalıyordu. Yazdıklarını hemen silip telefonu cebine koydu. Öldürecek değildi heralde. Yine fazla abartıyordu.Hızla yol alırken geldikleri yerin Hakan amcanın oturduğu semt olduğunu fark etmişti. Birkaç sokak geridelerdi sadece. Ama evler birbirinin aynısıydı.
Araba aynı hızla durduğunda tekerleğin çıkardığı sesle irkildi Toprak. Sertçe emniyet kemerini çıkarıp, yine emir kipiyle konuşmaya başlamıştı genç adam.
-İnn!!!
Toprak hızla arabadan inerken eli ayağı birbirine karışmış, korkudan arabaya yaslanıp dengede durmaya çalışıyordu. Bir yandan da nereye geldiklerini anlamaya..
- Kardeşim, hoşgeldiniz.
Genç kız Kerem'in sesini duymasıyla yanlız olmadıkları anlayıp, birazda olsun rahatlamıştı. Fakat olanlardan hâlâ birşey çıkaramıyordu.
Kerem ve Yiğit birbiriyle tokalaşırken, Genç kız etrafı süzmeye devam etti.
Etrafa göz gezdirirken Kerem'in seslenmesiyle ona döndü. Kerem ağzı kulaklarında, aklına gelmeden konuşmaya başladı.
"Sende hoşgeldin yeng"
" Pardon, yeni evimize"
"Yeni boyanmış evimize"
"İşte her neyse, amcamın evine yani"
Kerem, mahçupca saçlarını karıştırıp gülümsedi. Nerdeyse yenge diyecekti, patavatsız dili.
Genç kız Yiğit'e baktı önce. Ona ölümcül bakışlar atmasa, Kerem'in bu haline belki gülerdi.Sadece "hoşbulduk"demekle yetinmişti.
Hep beraber bahçe kapısından girip eve doğru ilerlemeye başladılar. Genç kız tuniğinin kenarlarından sımsıkı tutmuş, sanki bir bez parçasından güç almaya çalışıyordu.
Evin kapısını, misafirlerin geleceğinden haberdar olan orta yaşını geçmiş, sakalları beyazlamış, tabiri caizse nur yüzlü bir amca açmıştı.
Tebessümle herkesi içeri buyur edip Kerem ile Yiğit' e sarıldı ve genç kızada içtenlikle hoşgeldin dedi. Yaşlı amca Yiğit' in omzuna kolunu atıp" Elhamdulillah bu günleride mi görecektik" deyip sırtını sıvazladı.
Kerem' de amcasının diğer tarafından sarılıp "Darısı başıma amcacım" diye iç geçirdi. Amcası umutla yiğenine bakıp " İnşallah oğlum" demeyide ihmal etmemişti çokta ihtimal vermeyerek. Yeğenini biliyordu sonuçta.
Genç kız, erkeklerin biraz arkasında ilerlerken konuşmaları bir yerlere bağlamaya çalışıyordu. Ama bi türlü anlam veremiyordu. Ne oluyordu burada,ne yapmaya çalışıyorlardı hiçbir fikri yoktu.