"Kalbim... Hiç bana ait olmadığı kadar, sana ait."
Elimi kaldırdım ve yanağına koydum, ardından başımı kaldırıp yanağını öptüm, hem de kokusunu doya doya içime çekerek. "Bana yalan söyledin..." dememle kaskatı kesildi. "Neden?"
Anlamayarak geri çekildi, "Neden bahsediyorsun sen?" diye sorduğunda kaşlarımı kaldırıp, "Yaprak konusunda bana her şeyi anlatmadın. Bekâret meselesini nereden biliyordun, Karan?" diye karşılık verdim.
"Bana öyle baktıktan sonra, kokunu içime çektikten sonra, kalbimin yerini bana hatırlattıktan sonra seni gerçekten unutacağımı düşünmedin değil mi? Lina... Ben seni nasıl unuturum ki? İzini bulamadım ama kader seni karşıma çıkarttı. Sahilde, tesadüfen seni gördükten sonra bırakmadım. Sonra Yaprak içten içe istediğim şeyi eliyle bana verdi. Çok inkâr ettim ama Lina..."
"Onu istedin..." derken karnımdaki bebeği kastediyordum. Karan aptal bir adam değildi. Korunmayı unutmamıştı, sadece umursamamıştı. Kendine bile itiraf edememişti fakat onu istemişti.
"Senin hayatını mahvetmek istemedim, Lina. Sadece korunmak aklıma gelmedi ve geldiğinde de önemsemedim. Yaprak karşıma geçip hamile olduğunu söylediğinde kalakaldım. İçten içe öyle çok sevindim ki..." Onun hayalden ibaret olduğunu sanmıştım fakat değildi. Onu gerçekten görmüştüm. "Doktorunu öğrendim ve söylettirdim. Sonra seninle evlenmek..." demesiyle durdu ve anında arkasını dönüp gece komodinin çekmecesini açtı. İçinden iki kutu çıkarıp aramıza bıraktı. "Ben bunların hepsini seni hayal ederek almıştım. Kalbinde bana ait bir şey yoktu fakat benim her zaman vardı."
"Benim kalbimin kendi dili var. Onun yerine konuşma," deyip gülümsememle tebessüm ederek kafasını salladı. "Kalbimde yerin olmasaydı, gitmene engel olur muydum?"
Fısıltımla beraber derin bir nefes verdi ve kutudan kolyeyi çıkarıp doğruldu. Boynuma taktıktan sonra eğildi enseme küçük bir öpücük bıraktı. Sonra kutudan bana verdiği yüzüğü ve alyansımızı çıkarttı. İkisini de yerine takarken bakışlarım onun yüzünde geziniyordu. Bunlar aklımdan öyle çıkmıştı ki...
"Güzel Lina..." diye fısıldadı boynuma ve parmağıma bakarken. Gözlerim yavaş yavaş dolarken tüm bunlar öyle fazla geliyor ki küçük kalbime... Bu kadar sevilmeye belki de alışık değildim.
Elleriyle yanaklarımı avuçlayıp beni kendine çekti. Gözlerim gözlerindeyken dolan damlaları özgür bıraktığımda titrek bir nefes aldım. Başparmaklarıyla gözlerimin altını sildi, şefkatle, dokunmaya kıyamıyormuş gibi.
"Çok hata yaptım..." diye soludu sesindeki çaresizlikle. "İstemedim. Böyle olmasını istemedim, Lina. Bir türlü anlamak istemedim. Yanılmaktan, yaralanmaktan korktum. Bu sefer canım yanardı. Sadece bir bakışınla kalbime dokunduğun gerçeğini kabullenmek istemedim. Seni bir nefes uzağımdayken bile özlediğimi göstermek istemedim. Gözlerimi nereye çevirsem seni gördüğüme şahit olun istemedim. Kokunun tiryakisi olduğumu fark edin istemedim. Gözlerinin yeşilinin nefesimi kestiğini anlayın istemedim. Seni bana öyle güzel bakıyordun ki... Üzerimde etkin olduğunu kabullenemedim. Tenine dokunduğumda alev aldığım gerçeğini saklamak istedim. Nefesini hissettiğimde son nefesimi verecek gibi olduğum gerçeğini sakladım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KARASI
RomantizmTek bir gece iki yabancının hayatını birleştirdi. Gece karası gözlerin büyüsüne kapılmaktan ölesiye korkan masum ve kırılgan bir kadın... Zümrüt yeşili gözleri gördüğü ilk andan beri aklından silemeyen acımasız ve öfke dolu bir adam... Geçmiş onları...