Olanlardan yine hiç bir şey anlamamış nerede olduğumuza şaşkın şaşkın bakıyordum. Yerin altında kalan bu yeri önceden ne görmüştüm ne de duymuştum.
Şaşkın bir tavırla Yu Jin'e,
"Burası da tam olarak nedir? Biz neredeyiz ?"
diye sorarak anlamadığımı ifade ettim.
Yu jin ise çok geçmeden,
"Eski bir hat istasyonu, aynı zamanda karargah merkezine çıkan yol. Biz kısaca Baykuş diyoruz."
diye yanıt verdi.
Düşüşün verdiği şaşkınlıkla ortalığı inceleyememiştim bile. Yerde sarı mor kırmızı renklerde büyük minderler bulunuyordu. Bu minderlerin üzerine düşmüştük ki bence bu iyi bir şeydi.
Bulunduğunuz yer oval bir oda gibi ama oldukça eski dökük duvarlara sahip bir yerdi. Yukarıya tekrar çıkış yok gibi gözüküyordu.
Hemen önünüzdeyse tek bir yol gözüküyordu, eski olmasına rağmen burada lambalar yanıyordu.
Gözlerimle yola baktığımda yer altı tren istasyonunu andıran yolun ilerisi sanki ucu bucağı gelmeyen bir yerlere gidiyormuş gibiydi.
Burası Brunch Mix' in yer altı olmalıydı kim bilir bu yollar nerelere uzanıyordu.
Dalmış olmalıyım ki Zack ve Yu Jin bana uzun soluklu bakış atmaya başlamışlardı. Sanırım bir şeyler dememi yada artık ayağa kalkmamı bekliyorlardı.
Benim dışımda ikisi çoktan minderlerden kalkmış üstünü ve başını silkelemişti bile.
Ayağa hafifçe doğruldum üstüm onca koşuşturmacadan sonra tozlanmıştı. Biraz silkelendikten sonra Zack ve Yu Jin'e dönerek,
"Normal olmayanlardan kurtulmayı başarmışsınız. Nasıl atlattınız ?"
dedim.
Ben gittikten sonra kim bilir ikisinin başına ne işler gelmişti.
Zack büyük bir hevesle söze girerek,
"Biraz koşturmaca ve dövüş oldu tabi. Kaçıp saklanmak zorunda kaldık nihayetinde."
dedi.
Yu Jin ise,
"Kolay olmadı ama hepimiz iyiyiz önemli olanda bu. Artık yola koyulmalıyız Baykuş'a varabilirsek orada daha rahat edeceğiz."
diyerek eliyle yolu işaret etti.
Bir şey demeden yürümeye koyulduk. Açıkçası ben Baykuş'ta olduğumuzu sanıyordum ama daha oraya varamadığımızı Yu Jin söyleyince kafam tekrardan karışmıştı.
Tekrardan soru sormak istemedim. Yaşanılanlar yeterince beni yormuştu konuşmak istemiyordum.
Her yerim de ufak tefek çizik ve yaralar oluşmuştu. Yaralarım ağır değildi ama kendi mi sanki dayak yemiş kadar kötü hissediyordum.
Uzun hat istasyonunda yürüdük nereye varacağımızı bilmeden neler olacağını düşünmeden sessizce yürüdüm.
Biraz ilerledikten kısa bir süre sonra iki üç tarafa ayrılan ayrıma gelmiştik. Hepsi diğerlerinin aynı tek farkı farklı noktalara gidiyor olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHFİ BAŞLANGIÇ
FantasyGeçmiş zamanlarda verilen bir savaşta bir düşmanın yükseldiği yankılanmıştı diyar diyar her yerde. Öyle kirli bir oyunun içine girmişti ki bu düşman, yaptıklarının bedelini bir çok kişi çekmek zorunda kalmıştı. Başta yıkım ve ölüm kokan canlar veril...