ORMAN
Tür : Drama, Gençlik, psikoloji
Başlangıç : 7 Kasım
Başrol : Bulut Derin, Çakır Karan, Yiğit Soysal " Kartal "
Hikâye şarkısı ( Blueneck - Sawbones )Saksıda kuruyan çiçeklere bakıp derin iç çektim. Sebepsizce onları öldürdüğümü düşündüm. Suya, güneşe ihtiyaç duyan bir çiçeği odada soldurdum, hatta kuruttum. Gözlerimi ondan çekip tavana diktim. Yuva yapmaya çalışan bir örümcek görüyorum. Ya da... Tuzak kuran bir örümcek.
Hissizce durup uyuşan bacaklarımı kıpırdatıp yorganı aşağı çektim. Karşı duvarda ki saate baktım on ikiyi gösteriyordu. Yine aynı saatte uyanmışım. Yataktan kalkıp hemen yanımda duran tokayla saçlarımı toplayıp topuz yaptım. Geçirdim ayaklarıma terlikleri ve ayağa kalktım esneyerek. Bugün günlerden pazar. Pazar günlerini de hiç sevmem. Bugün hastalar dışarı çıkacak. Pek bir şey yapmıyorlar, bağırıp çağırıyorlar hep. Tabi yeni hastalar da getiriliyor pazar günleri. Onlara acıyorum böyle bir yere geldikleri için. Sırf bu yüzden en sıkıcı, berbat günüm pazar. Bitkin bitkin dolaba yönelip en çirkin elbiseleri giydim. Burada çiçekli, böcekli elbiseler giymek yasak. Burada renkli elbiseler giymekte yasak. Burada telefon, tablet, laptop gibi elektronik aletler yasak. Burası dünyanın unutulmuş bir şehrin, unutulmuş akıl hastanesi. Burada yaşamak için hiç bir sebebi olmayan insanlar var. Tek çareleri ölüm olan insanları buraya tıkıp biraz daha yaşatmak istiyorlar. Camdan bir fanus gibi görüyorum burayı. Zaman burada duruyor dış dünyanın aksine. Duran zaman da sizde kendinizi bir uzay boşluğunda gibi hissedersiniz. Apaçık ortadadır bir şeylerin yanlış olduğu.Bir uğraş bulmanın aksine uyurum ben hep. Yemek yemem, su içmem, insanlarla konuşmam, doktorlar ve hemşirelerin zoruyla götürüldüğüm kütüphane, yoga salonu, resim atölyesi gibi yerlerde hiç bir aktivite de bulunmadan oturuyor yada uyuyorum. Belli günler de gelen hocalarla konuşmak istemesem de zorunda olduğum için onları dinliyorum fakat bir süre sonra uyukluyorum. İlaçların etkisinden midir bilmem ama hep uykum geliyor. Suskun biriyim ve bu suskunluğum burada ki insanları korkutuyor. Onların korkmaları umurumda değil. Asıl dış dünya korkulan olmalı... ben değil.
***
Koridor da ilerlerken pencereden dışarda eğlenen hastaları izledim bir süre. Daha sonra aklıma gelen ilk şeyle irkildim. Bugün beni ziyarete gelecekti arkadaşım. Koşa koşa merdivenleri indim. Zaten bir katta olduğum için zemin kata varmam kısa sürdü. Hastalarla buluşturulan ziyaretçiler bölümüne vardığım da kimse yoktu. Doğru ya saat on da gelecekti arkadaşım. Üzülerek oradan ayrılıp bahçeye ilerledim. Tam önümde duran büyük bir araba. Polislerin mahkumları bir yerlere götürmek için kullandıkları arabalar gibiydi. Kapısı açıldığında içeriden bir kaç hasta çıkardılar. İlk kez tanık oluyorum hastaların gelişine. Çünkü burada ki hastaları içeri götürdükten sonra getirirlerdi yeni hastaları. İlk bir kaç kişiden sonra elleri bağlı bir genci indirdiler. Gencin hemen yanında elektro şok cihazlı iki kişi bekliyordu. Çoğu hasta kendi başına inerken onun neden elleri bağlı ve iki kişi duruyordu yanında? Genç gözleriyle etrafı süzüyordu. Dudakları kıbırdıyor, sanırım kendi kendine konuşuyordu. Bir an da gözleri bana döndü. Baştan aşağı beni süzdükten sonra gözleri gözlerimle birleşti, istemsizce şu kelimeler döküldü dudaklarımdan.
" Gözleri çok güzel. "
Devam edecek...
Yeni bölümü bekleyin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMAN
Teen FictionBulutlar beyazdır, Seni kötülüğümle kirletemem. ⛾ Mavi gözlerinde ki hüznün sebebini merak etsem de susma gereği duydum. Yine söylemeyecekti biliyorum. Acılarını saklamakta ustaydı " ORMAN bugün çatıya çıkalım mı? " dedim çekinerek. Gözlerinin üzer...