Yaklaşık 4-5 ay önce yayınladığım bir hikaye bu. Baya amatörceydi ve daha fazla devam ettiremeyeceğimi düşünüp ara vermiştim. Sanırım bu hikayeyi sahalara sürmenin zamanı geldi de geçiyor. Tamamiyle -yani diyaloglar, olaylar falan- değişti. Sadece kurgu aynı. Neyse, iyi okumalar.
Ve tekrardan yazma isteğimi getiren Jay'e *Gerçek ismini biliyorum ama söylemem ehehe* teşekkürlerimi sunup, bölümü ona adamak istiyoruum.
''Baban buraya geldiğini öğrenince ne yapacaksın çok merak ediyorum gerçekten," dedi Amy dalga geçercesine.
Umursamadım, tepki bile vermedim. Çünkü ben de ne yapacağımı bilmiyordum. Tek bildiğim şey babamın, eğer öğrenirse kesinlikle beni mahvedeceğiydi.
Amy "Ya hadi baban konusunu boşver, biz ne diye geldik ki buraya ?!" diyerek sitemlerine devam edince "Sessiz konuş aptal." diyerek onu uyarmak zorunda kalmıştım. Uyarımın üstüne sussa da hala mırıldanarak küfür etmeye devam ediyordu. Sarı saçlarını "Umurumda değilsin !" dercesine salladıktan sonra "Şimdi ne yapacağız ?" diye sordu. Gecenin etrafı kuşatmış olan karanlığında gözleri daha koyu bir renk almıştı, mavi olduğu tam belli olmuyordu. Yani benimki gibi her zaman klasik olarak kahverengi değildi onun gözleri, hiç değilse arada sırada ton farkları oluşuyordu renginde.
"David ile konuşacağım ve sonra -" Sözümü bölen kalın ses David'ten çıkmıştı.
"Hey ! Seni özlemişim Cass !"
"Ben de seni özledim koca adam," deyip kıkırdadım ve kollarımı onun geniş vücuduna sardım. Boyu benden fazlasıyla uzun olduğu için kafam omzuna bile yetişmiyordu. Benden 8-9 yaş büyük olduğunu hesaba katarsak bu pek de şaşırılacak bir durum değildi tabii.
"Bir saniye," derken güçlü kollarıyla beni omzumdan kavrayıp kendinden uzaklaştırmıştı. Yüzümü, yüzünü görebileceğim bir yere getirdi ve duraksadı. O dikkatlice bana bakarken ben de çatık kaşlarımla beraber onu izliyordum.
"Sakın bana yarışlara katılacağını söyleme."
Tek kaşı havadaydı ve biraz önceki kocaman gülümsemesi gitmiş, onun yerine sert bir ifade kaplamıştı yüzünü.
Sevimli kız olmaya çalışarak gülümsedim ; ne kadar başarabildiğimden emin değildim, orası ayrı konu tabii. "Şu anda saçmaladığının farkındasın, değil mi ? Ah, hadi ama. Burada benden bahsediyoruz."
Yüzündeki ifade yumuşarken yarışlara katılmayacağımı söyleyeceğimi sanıyordu sanırım.
"Tabii ki de katılacağım !" diye ekledim büyük bir sevinçle. Yüzündeki duygu değişimi mükemmeldi, afallamıştı resmen.
Ellerini omzumdan çekti. "İzin vermiyorum." dedi inatla. "Buranın yöneticisi benim, ben ne dersem o."
Dudaklarımı büzdüm, küçük çocuklar gibi göründüğümün farkındaydım. "Bir kereliğine ?"
Yarışlara katılmalıydım, kesinlikle. Şu malum kaza yüzünden uzun süredir motorlardan uzakta yaşıyordum resmen, ve artık bunalmıştım. Motor benim her şeyimdi. Huzur bulmak istediğim zaman, yani her zaman, motoruma binerdim ben. Ben sadece onun üstündeyken özgürdüm, sadece oradayken huzurluydum. Ve artık eski günlerime dönmenin zamanı gelmişti.
"Hayır." Ses tonu itiraz istemediğini belli edercesine keskindi.
Bakışlarımı bulunduğumuz alanda gezdirdim. Millet giymişti deri ceketini, almış yanına sevgililerini ya da tayfalarını, dolaşıyordu ortalıkta. Kenarlarda, içindeki ateşin etrafı aydınlattığı teneke kutular vardı ; motorlar da köşede duruyordu. Etraf karmaşa içindeydi resmen. Düzensiz görünüyordu ama mükemmel bir düzen vardı burada. Herkesin farkı anlayamayacağı bir düzen.
Umut dolu bakışlarımı yeniden David'e çevirdim. "Bak, sana yemin ederim, bu sefer çok dikkatli olacağım. Kaza yok. Aşırı hız ve hırs yok. Sadece ufak bir yarış, tamam mı ? Kafamı dağıtmak için." Bir anlık ağzımdan kaçan cümleyi düzeltme gereği duydum : "Aşırı hız kısmını listeden siliyorum. O konuda söz veremem."
Gözlerini devirip sesli bir nefes aldı. Bana ne cevap vereceğini düşünüyordu. Düşünme safhası bittiğinde son kez yüzüme baktı ve zorlanarak "Tamam ama ikili yarış olacak. Pek zorlu bir part olmayacak yani." cümleleri döküldü dudaklarının arasından.
Bir anlık sevinçle "Çok teşekkür ederim David !" diye bağırdım. Fazla sesli bağırdığımı Amy'nin koluma çimdik atması sayesinde fark etmiştim. Sesimi eski ayarına getirdim. "Eee kimle yarışacağım ben ?"
Etrafına bakındı, kimlerin olduğuna göz atıyordu. En sonunda aradığını bulmuş olacak ki "Tamamdır, rakibini buldum." dedi.
"Oradaki. Lucas." İşaret parmağı, siyah deri ceketli arkası dönük birini gösteriyordu. Yanında sarışın bir kız ve üç erkek vardı. Tam yanına gitmek için bir adım atmıştım ki olduğum yere yapışıp kalmam pek uzun sürmemişti.
Ben rakibimle tanışmak için yanına gidecekken, o yüzünü bana doğru dönmüştü.
İşte o zaman buraya tekrardan gelmemin büyük bir hata olduğunu anladım.
Şu kapak şeysine gelirsek, yapabildiğim en kısa zamanda, kapağı değiştireceğiim, haberiniz olsun :d
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Hayatlar.
Teen FictionMotor aşığı iki genç. Yolları, Los Angeles'ın ıssız sokaklarının birinde kesişirse ne olur ? İyi kız, kötü çocuk aşkı ? Hayır. Onlarınki olsa olsa en fazla kötü kız-kötü çocuk aşkı olabilirdi. Belki de.... sadece birer yabancı olarak kalırlar, k...