Bu da mı TESADÜF?

1.4K 29 13
                                    

" MERHABA!! Bu hikayeyi iki kişi birlikte yazıyoruz ve Wattpad'de yeniyiz.Umarız hikayemizi beğenirsiniz,yorumlarınızı bekliyoruz.

Multimedia:Berkay

Bölüm Şarkısı: Sweater Weather-The Neighbourhood "

''Öyküü! Kalk artık saat kaç oldu?'' annem hiç üşenmeden odama kadar gelip, perdelerimi açmış, yüzüme gelen güneş ışığıyla kalkmamı bekliyordu. Ben ise yorganın altına girerek yüzümü kapattım.

Yarın okul açılacak ve son sınıf olacak olmama rağmen hala erken kalkmaya alışamamıştım. En sonunda annem dayanamayıp yorganı üstümden kaldırdı. Oflaya poflaya da olsa yataktan zorla kalktım. Tam tuvalete gitmek üzere odamdan çıkacakken telefonuma gelen mesajla odama geri döndüm. Gelen mesaj en yakın arkadaşım Nil'dendi. Nil'le orta okuldan arkadaştık ve ikimizinde derseleri iyi olduğundan lisede hazırlık sınıfını atlamıştık. Bizden büyük insanlarla aynı sınıfta olmak özel hissettiriyordu. Sonuçta bir yaş da olsa bizden daha çok şey yaşadıkları için yaşıtlarımıza göre daha olgunlardı.

Mesajda:

''Öyküüümm! Bugün alışverişe gidiyoruz dimi?''

Çabucak ''Evet'' yazıp telefonu yerine bıraktım. Hızlı ve soğuk bir duş alıp giyinmek üzere odama geri döndüm. Siyah dar pantolonumun üstüne beyaz bol kazağımı giydim. Sonuçta eylül ayındaydık. Her ne kadar güneşli bir hava olsa da esen rüzgar insanın tüylerini diken diken edecek kadar etkiliydi. Siyah kol çantamı da alıp aşağı indim. Çantamı merdiven tırabzanlarına asıp mutfağa gittim. Mutfak masasının üstünde annemin saatlerdir kalkıp yemem için uğraştığı krepler duruyordu. Oturup onları çabucak yedikten sonra banyoya gidip dudağıma hafif bir parlatıcı sürdüm. Artık alışveriş için hazırdım. Nil'e ''Ben çıkıyorum'' diye mesaj attım. Diz altı siyah çizmelerimi giyip ''Ben çıkıyorum'' diye anneme seslendim. O çizmeleri giydikten sonra tırabzanlarda bıraktığım çantamı hatırlamam hiç hoş olmadı. Dizlerimin üstüne çöktüm ve dizlerimin üstünde tırabzanlara doğru gidip çantamı aldım. Sonunda evden çıkabilmeyi başarmıştım. Yoldan geçen ilk taksiye binip şoföre gideceğim yeri söyledim.

Taksiden indiğimde karşı kaldırımda Nil'in beni beklediğini gördüm. Nil; açık kumral saçları, parlak kahverengi gözleri ve ince-uzun fiziğiyle her erkeğin sahip olmak isteyeceği bir kızdı. Beline kadar uzanan saçlarını tepeden at kuyruğu yapmıştı. Belirgin -ve onu çekici yapan- elmacık kemiklerinin üstüne hafif bir allık sürmüştü. Elindeki kahvelerden birini içerken diğerini de benim için elinde tutuyordu. Yanına varınca elinden kahvemi aldım ve ona sıkıca sarıldım. Bana bakıp sırıtarak ''Alışveriş için hazır mısın?'' dedi. Hızlıca -aynı zamanda heyecanlı olarak- kafamı evet anlamında salladım. Hızlı adımlarla sokağın başındaki alışveriş merkezine doğru ilerledik. Lisede son senem olduğu için her şeyin çok güzel olmasını istiyordum. Bu yüzden alışveriş merkezine girerken merdivenlerde heyecandan birine çarptım. Kahvem olduğu gibi çarptığım kişinin üstüne dökülürken özür dileyerek kafamı hafifçe kaldırdım. Bana sinirli bir şekilde bakan bir çift yeşil gözle burun buruna geldim.

Berkay:

Sabah Sarp'tan gelen telefonla uyandım. Telefonu açıp konuşacak halim hiç yoktu. Telefonu sessize aldım ve çalışma masamda ders kitaplarından oluşan tepenin üstüne koydum. Kendimi sarhoş gibi hissediyordum ama bu imkansızdı çünkü yazın ağzıma bir damla bile alkol sürmemiştim. Geçen sene geçirdiğim kazadan sonra kendime söz vermiştim. Dengesiz bir şekilde banyoya doğru ilerledim. Küveti sıcak suyla doldurdum

(...)

Küvetten çıktığımda telefonuma baktım. Sarp'tan 7 cevapsız çağrı vardı. Sarp'a mesaj attım:

''Noldu?'' geri mesaj atması için iki saniye geçmesi yetti. ''Dışarda buluşalım?''. Mesajını onaylayıp telefonu yatağa fırlattım. Üstüme kaslarımı belli eden siyah dar v yaka bir tişört giydim. Altıma da siyah dar bir kot giydim. Saçlarımı ellerimle karıştırarak dağınık bir görünüm verdim. Siyah ceketimi elime alıp evden çıktım.Garajdaki arabama binip Sarp'a nerde buluşacağımızı sordum. Cevap gelince alışveriş merkezine doğru yola koyuldum.

(...)

Arabamı park edip hızlıca buluşacağımız cafeye gitmek için merdivenlere yöneldim. Cebimdeki telefonum titremeye başlayınca olduğum yerde durdum. Arayan babamdı. Babam... Babamın beni araması bir kızın beni reddetmesi kadar imkansızdı. Sesimin şaşkınlığımı belli etmemesine dikkat ederek ''Alo'' dedim.

-Berkay?

-Evet?

-Babaannen dün gece hastanede fenalaşmış...

Sesi boğuk gelmeye başlamıştı. Endişelenmiştim. Yoksa babaannem bir şey mi olmuştu? Sabırsız ve endişeli bir şekilde:

-Baba, söyle artık şunu!

-...

-Öldü mü?!

Telefonun diğer ucundan hıçkırarak ağlama seslerini duyduğum an telefonu kapatıp hızlıca çıkışa doğru ilerledim. Gözlerim dolmuştu ama bu kadar insanın içinde ağlayamazdım. Tam kapıdan çıkmadan durdum, derin bir nefes aldım ve hızlı adımlarla kapıdan çıktım. Adımlarım gittikçe hızlanıyordu. O sırada Sarp'ın bana seslendiğin duydum. Hızımı hiç kesmeden arkama döndüm. Aniden birine çarptım ve üstümün sıcak bir şeyle ıslandığını hissettim. Önüme baktığımda bana mahcup bir şekilde bakan parlak mavi gözlerle göz göze geldim. Sinirli bir şekilde gözlerine bakarken gözlerinin tişörtümdeki ıslaklığa kaydığını gördüm. Elindeki boş plastik kahve bardağına bakarken elim tişörtüme kaydı. Üstüme dökülmüş olan kahveye aldırmadan kızı elimle ittim. Tam adım atacakken birinin bileğimden tuttuğunu hissettim. Sinirle önce bileğimdeki parmaklara sonra parmakların sahibine baktım. Bileğimi tutan üstüme kahvesini döken kızdı. Parlak mavi gözleri, kahverengi dalgalı saçları ve düzgün bir fiziği vardı. Karşımda durmuş özür diliyordu. Ona önemli olmadığını söyledim ama o ısrarla elindeki peçeteyle üstümü silmeye çalışıyordu. Sinirle elinden peçeteyi alıp arabama doğru yürümeye başladım. Sarp koşarak peşimden geldi:

-Berkay! Ne oldu?

-Babaannem... Ölmüş.

-Başın sağolsun. Peki , o kız kimdi?

-Hangi kız?

Elimdeki peçeteye bakarak:

-İttirdiğin kız?

-Tanımıyorum. Gitmeliyim.

-Yapabileceğim bir şey olursa beni ara.

-Tamam.

Koşarak arabaya gittim. Telefonumu açıp babaannemin doktorunu aradım. Cenazenin olacağı yeri sordum. Babamı da arayabilirdim ama annemin ölümünden sonra onunla aramız eskisi gibi olamamıştı.

(...)

Arabayı aile mezarlığımızın yanına park ettim. Arabadan indiğimde babamın bana seslendiğini duydum. Yanında bir adam ve ailesi vardı. Onlara doğru ilerlerken adamın yanında duran kız bana doğru döndü. Parlak mavi gözleri çok tanıdık gelmişti. Bu kızın burada ne işi vardı?

Bu da mı TESADÜF?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin