Bu belirsizlik beni deli ediyordu.
Kafamın içerisindeki bu darmadağınık uyuşukluk hissi, beyin nörönlarımdan ayak parmaklarıma uzanan, beni deli ediyordu.
Yanımda mıydı değil miydi anımsayamıyorum. Sanırım benimleydi. Konuşuyor, gülüyor ve en önemlisi susuyordu.
Susmalıydı. Susmalıydı çünkü ben varlıkla yokluk arasındaki ince çizgi içerisinde sürünmekle meşgüldüm. Haklıydı.
Ona bunun nedenini anlatmalıydım. İçimden bağırıp dışımdan susmaya öyle çok alıştığımdan bana sorun yokmuş gibi geliyordu ama vardı. Sorun ta beynimden mideme inen yerde. Ordaydı. En kötüsü de her yere benimle birlikte geliyordu.
Ona anlatmaya karar verdiğimde saat 00.00'dı. Ne kadar manidar ki o da beni düşünmüyordu. Olsun. İçinizdeki sıkıntıları dökmeye karar verdiğinizde ne mide bulantınız ne de saatin tıklayan çılgınlığı size engel olamıyordu. Ona anlatmak için sabırsızlanmıyor olsam da sonrasında gelecek bir rahatlama için canımı verebilirdim. O gece bitmedi, saatler geçmedi ve ben önceki 5 gece olduğu gibi yine uyuyamadım.
Sonra onu gördüm. Onu gördüm ve her şey bir saniyeliğine bile olsa yerine yerleşti, taşlar oturdu, insanlar piknik örtülerini serdi, çocuklar top oynadı. Beni böyle mutlu edebildiği için ona minnettarım. Gülümsedim içimden gelerek gülümsedim. Gerçekten. Onun yanındaki sıcaklığı, beni kollarının altına alışı, bakışı hayatımda hiç bir şeye değişmeyeceğim şeylerdendi.
Durdum derin bir nefes aldım.
- Benimle ne olursa olsun her yere gelir misin?
- Bilmem belki antartika hariç. Gerçi sanırım oraya seni de göndermem. Donarız.
Derin bir iç çektim, hayatımda daha önce bunu durup dururken söylememiştim,
- Seni seviyorum. Seni seviyorum ama beni kafamdakilerle, düşündüklerimle, yaşadıklarımla sevecek misin bilmiyorum.
Kafamı çevirdim Hard Rock Cafe'nin büyüleyici gitar şeklindeki kapı kulplarından parlayan güneş gözüme girdi. Ben yürümeye devam ediyordum, derken kolumdan tuttu beni kendisine doğru çekti.
- Bana bir daha böyle bişey sormamalısın.
Şaşırdım. Kötü bir şey söylememiştim. İfadesizliğimden anlamış olacak ki sözlerine devam etti.
- Çünkü şimdiki sen sensin. Şimdi benimlesin, geçmişin beni ilgilendirmiyor.
Bana var gücüyle sarıldı. Öyle büyük bi sarılmaydı ki bu kaburgalarımızın birleştiğini hissettim. Sanki bir anlığına bile olsa aynı anda nefes aldık. Benimle birlikte kötü havayı defetmişti. Benimle birlikteydi. İnanamıyordum.
Koluma dokunduğunda irkildim. Karşımda oturup bana gülümsüyordu. 5 dakikadır boşluğa bakıyormuşum, 5 dakikadır ifadesiz kalmışım. Merak etmiş.
Kendime geldim derin bir iç çektim ve kendime geldim. Ona anlatamayacağım bir geçmişim, bir aile karmaşam ve her şeyin üst üste gelmesiyle oluşan bir stres birikimim vardı.
Beynimin daha çok uyuştuğunu hissediyordum. Ama bunca uyuşukluğum içerisinde tek bir aydınlık vardı ki onunla birlikte olmak beni gerçekten mutlu ediyordu.
Ben onu seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyuşukluk
General FictionBu belirsizlik beni deli ediyordu. Kafamın içerisindeki bu darmadağınık uyuşukluk hissi, beyin nörönlarımdan ayak parmaklarıma uzanan, beni deli ediyordu...