♪15♪En öndeydi yerimiz. Tanışmada en son biz çıkmıştık ve o süre içerisinde iyi dinlenmiştik. Konser için şükürler olsun ki gücüm hala vardı.
All Time Low gerçekten inanılmazdı. Performansları, hayranlarla konuşmaları, şarkılarında yaptıkları bazı değişiklikler, konser ile alakalı her şey inanılmazdı.
Sıra Remembering Sunday şarkılarına geldiğinde telefonumu çıkardım ve onları videoya çektim. Yakınımdaydılar zaten.
Performansları harikaydı. Hatta sonlara doğru duygu patlamasından dolayı gözümden bir damla yaş bile gelmişti.
Şarkı bittiğinde ve Jack birisini sahneye çıkartacaklarından bahsetmeye başladığında telefonumu tekrar çantama koydum videoyu kaydederek. Calum'a gözlerimi çevirdiğimde o da bana baktı yüzüne bir gülümseme yerleştirirken. "Bunlar... Gerçekten burada olduğumuza ve onlarla tanıştığıma inanamıyorum."diyerek ona vücudumu döndürdüm tamamen.
Gülümseyerek bir elini belime, bir elini de yanağıma koydu. Dokunuşu nazikti. "Francessca, mutlu olman için her şeyi yaparım."diye mırıldandı yanağımı okşayarak.
"Beni tanımıyorsun bile."
"Bu umurumda değil, gözlerinin parıltısı bile sana olan hislerimi kuvvetlendiriyor. Senin için düşüyorum Elle."
Titreyen alt dudağımı ısırdım. "Bu ilk buluşmamız."
"Ve yarın da ikinci kez buluşacağız, sonra üç ve bu böyle devam edecek."
"Benden sıkılırsın."dedim ve ona iyice yaklaşıp vücutlarımızın birbirine değmesini sağladım.
"Sıkılacağım insanlar listesinde bile yoksun."dediği sırada konser kaldığı yerden devam ediyordu.
Bu sefer favori şarkılarımdan -her şarkıları favorimdi ama her neyse- Oh, Calamity çalmaya başlamıştı.
Calum gözlerime gülümseyerek bakarken nefesim kesiliyor gibiydi, ciğerlerim sıkışmıştı sanki. "Calum,"diye fısıldadım duyacağını umarak. "Biraz eğilir misin?"dediğimde, dediğimi yaptı.