Otobüsteydik... Denize gerçekleri söylemeyecektim ama buna mecburdum. Seviyorum çünkü onu. Seviyorum abi,seviyorsam niye içimde yaşıyorum.. Dedim kendi kendime. yanına yanaştım
'ben gölgeyim'dedim. İlk başta afalladı. Sonra jeton düştü. Sanırım denize hep jeton geç düşüyor. Bişey diyemedi çünkü fırsat vermedim. Otobüsten indim..
Sonra arkamdan bi ses geldi;-Tuna!
-Deniz!
Yanına yaklaştım. Diyicek birşey bulamadım.'şey..ben sana söyledim. Ama üzül diye değil. Tam tersi üzûlme di..' cümlemi tamamlamama izin vermeden sarıldı bana..
Bana sarıldı..bana! Kalbimin atışını deli gibi hissediyordum! Bana baktı,her zaman ki gibi içten içten. 'keşke söyleseydin. Söyleseydin ki bende aşkımın gözümün önünde olduğunu anlasaydım'
İçimden -ne? Diye bağırdım nedemek lan o! Yanii şimdi benden hoşlanıyomu
- ne dem. de mek.. o o ne ki? Nasıl yani? Ben seni seviyorum şey biliyosun ama sen ben şey
Saçmalamıştım iyice..
-tuna bi sakin! Dedi elimi tuttu. Senin beni sakinleştirmeni seveyim be..
-biz çıkalım! Evet evet bizden olur tuna wallahi olur!-michael dalga mı geçiyorsun bak eğer bu söylediklerin şakaysa atarım kendimi minübüsün önüne!
-atma. Atlama. Ben sana aşık oldum diyemem. Ama hoşlanıyorum..bu aşka dönüşebilir,olabilir yhani olabilir olur. Sana bağlı!
-ben ben varya ben sana aşık ederim kendimi öyle bi ederim ki gel buraya michael
Michael'e öyle bir sarılmıştım ki aramız da bişeyler başlamadan bitirebilir di..