15. Kısım

80 9 2
                                    

"Dur şimdi bir dakika, hızla yürümeyi kes!"
Ege'nin omzunu kavrayıp bana doğru çevirdim. Gözlerinde ki hüzün ve caresizliği görebiliyordum.

Aynı şeyleri yaşamamış olsakta hikayelerimiz bir bakıma benzerdi. Onuda ailesi terk etmişti, beni de. Bu yüzden onda yardım etmek istiyordum.

"Bana olanları düzgünce anlatır mısın?" Diye sordum nefes nefese.
Ege ağlıcak gibi bakıyordu bana.

"Müdür beni odasına çağırdı. Bana bir mektup geldiğini ve mektupun annemle alakalı olduğunu söyledi. Mektubu açtığımda annemin açık adresi ve okuyamadığım bir dilde yazılar vardı. Annem'in yanına gidip ona hesap sorucam."

"Nerdeymiş peki annen?"

"İncekte bir villası varmış."

Derken yandan bir taksi geçti, Ege son anda onu durdurmayı başardı.
Saat dokuzdu, eğer bir saat içinde yetimhaneye dönmezsek bizi almayacaklardı. Ama bu Ege'nin umrunda değil gibiydi. Taksi daha yeni yapılanmaya başlayan İncek semtinin içinden geçti. Etraf çok temizdi; her yerde inşaatlar vardı, işçiler gece gündüz demeden evleri tamamlıyorlardı.

Bu görüntüye pek alışış değildim. Ailem asla burada yaşayacak kadar zengin olmadı, onun yerine orta derece sayılacak yerde yaşamıştım. Çoğu zaman oturduğumuz evlerimizin yakınlarda, kavgalar olurdu. Silah sesleriyle büyümüştüm ben.

En sonunda lüks malikaneye geldik, taksi şöförüne parayı ödedikten sonra arabadan inip villayı incelemeye başladık.

Devasa büyüklükteydi. Üç katlı bu bina adeta bir sarayı andırıyordu. Evin dışında ki bahçede rengarenk çiçekler yetişmişti, evin yanında duran garajın önününde de yeni kasa bir BMW 5.20 duruyordu. Evin kapısına doğru yürümeye başladık, bir kaç saniye sonra evin etrafında başka arabalar da olduğunu fark ettik.

Tüm bunlara sahip olabilecekken sırf korkmuş bir annem olduğu için yetimhanede büyüdğümü düşündüm. O anda Ege'nin annesinden nefret ettim. Nasıl olur da bir anne kendi öz evladını çöpe atarmış gibi yetimahaneye bırakırdı ki?

Kapıya vardığımızda kapının açık olduğunu fark ettik. İçeriden ağlama sesleri geliyordu. Ege'yi kolundan tutup kapının kenarına saklandık. Bir süre sonra konuşma sesleri duyduk.

"Lütfen, yalvarırım size bana zarar vermeyin. Paranızı bir hafta içinde getireceğim"

"İki aydır böyle konuşuyorsunuz Elif Hanım. Hala bir tık yok. Unutmayın, kumar borcu namus borcudur. Patron yeterince bekledi. Normalde bir kadına silah kaldırmam ama siz bizi mecbur bıraktınız."
Bu ses bana bir yerden tanıdık geliyordu.

Tam o sırada elektrikler kesildi.

Yanıma baktığımda Ege yoktu, korkuyla etrafıma bakındım, sonra içerden bağırış sesleri geldi. Cebimden telefonumu çıkarıp ışığını açtım, kapıdan içeri girdim.

Etrafı sadece telefonumun ışığı aydınlattığı için etrafımı çok iyi göremiyordum. Salon olduğunu düşündüğüm yere geldiğimde evin jeneratörleri devreye girdi. Işıklar açılınca iki adamdan silahlı olanın Ege'ye silahını doğrultuğunu gördüm. Annesi olduğunu düşündüğüm kadın onları şaşkınlıkla izliyordu. Adamların arkaları bana dönüktü.

Sessizce elime gelen ilk sert şeyi aldım. Bu bir vazoydu. Sinsice silahlı adamın arkasına geçtim.

O anda ortalık karıştı.

Beni gören Ege bana bakmak gibi bir hata yaptı, adam bana döndü,vazoyu kafasında kıracakken kolumu tuttu. Adamın gözleri fal taşı gibi açıldı. Bende kısa bir şok geçirdim.

"Sen." Dedi öfkeyle.

Gordüğüm bu top sakallı iğrenc yüzü hemen hatırladım. Kaçırıldığım gün beni vuran adamdı bu. Silahını bana doğrulttu, tam o sırada boşta kalan kolumla adamın yüzüne yumruk attım. Adam vazoyu tutan elimi bırakarıp geriye doğru sendelerken acıyla bağırdı. Geriye sendelerken silahı patladı. Bunu duyan kadın korku çığlığı attı. Silahını tekrar bana doğrulttuğunda öne atılıp elimde ki vazoyu adamın kafasında kırdım. Adam acıyla yere yığıldı.

"Bu sefer değil." diye mırıldandım.

Sonra aklıma Ege geldi. Ona baktığımda ikinci adamla mücadele ediyordu. Çok geçmeden Ege bir kaç boks hareketiyle adamı yere devirdi.

Ege bana doğru geldi.

"İyi misin dostum?"diye sordu.

"Ben iyim, sen..."

"Lütfen bana zarar vermeyin!" Kadının orda olduğunu unutmuştum. Ege'yle kadının yanına geldiğimizde kadın bize endişeli endişeli bakmaya devam etti.

"Siz kimsiniz?" Diye sordu.

Ege öfkeyle ileri çıktı, kadının gözlerinin içine baktı.

"Ben, senin oğlunum." Dedi.

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin