Uykular bastırır göz kapaklarıma
Uyuyamam.
Sökerim geceyi düşüncelerimden
Yırtarım sessizliğini gökyüzünün
Bir sineğin vızıltısı
Üç beş adamın homurtuları
Karşı komşunun ağlayan kızı
Dinliyorum korkularını-
Kendimi milyonlarca kez kaybetmiş, bir o kadar arayışa çıkmış ve daha çok kaybolarak dönmüş; belki de dönememiş, uzayın uçsuz sınırında bilinmeyen yönlerine doğru kimsesiz eller tarafından içten bir arzuyla çekiliyor gibi hissediyordum. Notalar belki de ilk kez hükmedebiliyordu bir insana, insana ait bir ruha. Oturduğum koltukta tüm bedenim uyuşmuştu sanki, temel varlıklardan soyutlanmış zihnim bile. Kalbimin basıncını kulaklarımda hissediyordum fakat bu duyduğum muazzam melodinin yankılarını dindiremiyordu. Bundan üç beş hafta öncesinde yalnızca iki dakikalık kısmıyla huzur bulduğum, şimdi tamamlanmış haliyle gezegenlerime hükmetmişti.
Kelebek notalara, notalar ise bana hükmediyordu.
Muazzam.
Bir gerçek vardı, Jongin'in müziğine aşıktım. Jongin'e de aşık olmak istediğimi tam o anda kabul edebilmiştim. Üstelik bu u yoldan çok uzakta olmadığım su götürmez bir gerçekti. Uzun zaman sonra her anlamda yaklaşmaya cesaret edebildiğim tek insandı, dolayısıyla söz konusu isteğimi bastırmayı düşündüğümü söyleyemezdim. Jongin diğer insanların düşünebileceği sıradanlığının ardında büyüleyici bir adamdı. Dokunmaktan çekinmiyordu en başında, tereddütsüz bana sarıldığı her an önemliydi çünkü tensel temas her şeyden önce güven verirdi. Ben bu konuda biraz zayıf kalıyordum açıkçası.
Aklım çok başka yerlerdeydi ki bu da hayranlık içerisinde geçirdiğim son beş dakikayı göz önünde bulundurunca olağan dışı bir durum sayılmazdı.
Etkinlik hala devam ediyordu ama orada daha fazla oturma gereği duymadan salonun çıkışına yöneldim. Adım atıyordum fakat daha çok uçuyormuş gibi hissediyordum. Biraz da heyecanlıydım galiba. Huzur tırnak uçlarımda birikmişti, serbest kalmayı diliyordu benden. Ruhumun eksiklikleri Jongin'in can verdiği o parçadaydı, eğer ki beni tamamlayabilecek şey bir insansa, o mutlaka bu parçanın yaratıcısı olmalıydı.
Nereye gideceğimden emin olamayarak bekleme salonunun iki yanındaki koridorlar arasında gidip geldim koşar adım. Sahne arkasına nasıl ulaşabilirdim acaba? Jongin'i görmek istiyordum, birikmiş huzurun dört bir yanımı sarması için ona ihtiyaç duyuyordum.
Ne garipti ama.
Ne gariptim.
Bulunduğumun aksi yönündeki koridora karar kılıp o yönde ilerledim. Gösteri salondan gelen seslerin yanısıra bir grup insanın konuşmaları duyulmaya başlamıştı. Temkinli adımlarla epey pahalı görünen fakat yıllardır üzerinden geçen binlerce ayak yüzünden yıpranmış halının kapladığı açıklığa giriş yaptığımda doğru yere yanlış zamanda geldiğimi anlamıştım. Ellerinde kameralarıyla sahne arkasına bağlı kapının önünü tutmuş birkaç kişinin ilgisiz yüzleri bana dönüp daha sonra tekrar odak noktalarını bulmuştu.
Jongin'i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HURT//Sekai
FanfictieÇift: Sekai/Kaihun bir şeyler oldu bazı şeyler güzel, belirsiz, zamansız. seyrettim sahnede oynanan bir oyunken hayatım çıkıp akışı değiştiremedim seyrettim oyunu yönetecek gücüm varken, oturup sahne perdelerinin alev alışını seyrettim bir kibrit...