Sonsuza Dek Sessizlik...

195 17 10
                                    

    Bu akşam hiç olmadığı kadar karanlıktı sanki ya da sen olmadığın için yanımda bana öyle geliyor. Belki de hiçbir nedenim yok o saçma sapan eşyalarla dolu eve gitmek için… Demek istediğim, sen yoksun artık! Şimdi öyle saçma ki nefes almak. Ve bakmak gökyüzünde toplanmış fırtınayı hazırlayan bulutlara. Yarını beklemek, adım atmak, uyumak… Ve de anlamsız tüm düşünceler, konuşmalar.Şu gözümden akan ve buz gibi rüzgârın okşadığı yüzümü yakan yaşlar bile o kadar anlamsız. Neden mi? Çünkü ,çünkü hissedemiyorum! Gitmeni ve onun acısından başka hiç bir şey hissedemiyorum! Sadece öylesine yürüyorum. Ve bulmaya çalışıyorum. Hep sana çıkan yollarımdan, sokaklarımdan başka bir yer ve senin altında olmadığın bir gökyüzü, sana doğmayan bir güneş…Ama yok değil mi? İşte bu yüzden bırakıyorum kendimi bu arabaların arasına. Çünkü içindekiler de acı veriyor bana. Belki benim gibi yalnız değiller diye ya da ulaşmak için çabalıyorlar sevdiklerine diye onların içinde artık sen yoksun diye bırakıyorum bende kalbimi bunların arasına. Çünkü benim anlamsız sevgim layık değil bu dünyaya…Ve unutmadan sevgilim, benim içinde kadeh kaldır bu akşam nikâh salonunda. İsmimi fısılda o büyük salona, çünkü bende fısıldıyorum o salondan daha büyük bu kâinata…

 1 Saat Önce~

 Nasılda kandırıyordu bu gün gökyüzü insanı, oysaki parlaktı ama bir o kadar soğuk ve dondurucu, gülümsüyor ve arkamızdan ateş ediyor gibi. Tıpkı onun mutlu cümlelerinin arkasına saklanmış kanlı gözleri gibi… Fısıltı gibi dökülmeye başladı sözcükler dudaklarımdan ‘’Neden burası?’’

 ‘’Seni ilk gördüğüm yer… ‘’

‘’Evet biliyorum. Bu yüzden mi? ‘’

 ‘’Evet,’’

 ‘’Yanlış anlaşılabilir, aşk tazelemiyoruz Hazal . ‘’

 ‘’Seni son kez gördüğüm yerinde burası olmasını istedim sadece… ‘’

 Yüzümde yayılan acıyla dolu bir gülümseme, ona döndüm yavaşça üşümüş ellerimi kaldırıp. Soğuğa inat alev alev olan yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

 ‘’Acımasızsın, hep acımasız oldun. ‘’ Ağlamak ayıp mıdır? Eğer değilse neden utanıyorum bu kadar?

 ‘’Üzgünüm Hazal ‘’ yüzünün aksi soğuk elleriyle ellerimi çekti yüzünden.

‘’ Üzülme, ben yeterince üzülüyorum.’’ İttiği ellerimi birleştirip sakladım kucağıma, tıpkı sözleriyle itip, düşürüp, paramparça ettiği kalbim gibi.

‘’Biliyorum ama senin için bundan fazlasını yapamam. Gitmek zorundayım… ‘’ Ve kalkıyor anlamsız bir yavaşlıkla yanımdan, uzaklaşırken; sıcaklığı, sevgisi ve anıları da onunla uzaklaşıyor sanki ama gitmesine izin veremem. Bu kadar güçlü değilim, hızla bende kalkıp peşinden gidiyorum. Sarılıyorum bedenine ve başım iki kürek kemiğinin arasındaki boşluğa yaslanıyor. Benim için yapılmış olan o özel yere…

 ‘’Yapma! ‘’ diyor bir solukta.

 Konuşamıyorum ki daha sıkı sarılıyorum.

 ‘’Lütfen bırak, ‘’ titriyor sesi, acı çekiyor.

 Konuşamıyorum ki yine…

‘’Geç kalacağım. Benim burada olmamam gerekiyor Hazal lütfen, ‘’ Belki bir iki damla ağlıyor. Sandığım kadar acımasız değilmiş diye düşünürken elleri, ellerime uzanıp itiyor.Zorluklada olsa fırlıyor kelimeler ağzımdan öyle ki canım yanıyor. İstiyorum çıkan kelimelerim birer ok olup saplansın sırtına, acı çeksin, canı yansın, içi sızlasın…

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 08, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonsuza Dek Sessizlik...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin