9.BÖLÜM♠ (Geçiş Bölümü)

52 5 3
                                    

Chris Weekly- Emre Günbay

Bazen iç sesiniz bile susar, konuşmaz ya; işte öyle bir yalnızlık içindeydim. Arda ben hastaneden çıkış yapınca bir daha ortalıkta görünmemiş, annem de bana olan ilgisine ara vermişti. Tabii bu arada hastalığım yüzünden girmediğim sınavı ve çöpe giden 12 yılımı da unutmamak gerek! 

Sinirle saçlarımı çekiştirdim ve sabahtan beri yattığım yastığımı büyük bir hırsla kapıya  fırlattım. İlk günkü kadar hasta olmasam da, ruhen o kadar yorgun hissediyordum. Büyük bir azimle hazırlandığım sınava on anda girememiş, okulumdan da iki hafta uzak kalmıştım. Bir de beş gündür Arda'yı yakınımda görememek beni yormuştu. 

İstemeye istemeye başımı sol tarafımda bulunan dolabımın üzerindeki boy aynasına çevirdim. Kızıl saçlarım uzun zamandır taramadığım için karmaşık görünüyordu. Mavi gözlerimin altındaki çürük mor rengini buradan net bir şekilde görebiliyordum. Kaç gündür öksürmekten ciğerlerim sökülmüş, sesim çatallaşmıştı. 

Düşünce süzgecimden şu son iki haftadır güzel olan şeyleri şöyle bir süzdüm. Arda'yla beraber uyumuştuk, kaçamaklar yapmıştık ve beni öpmüştü. Beni öpmüştü!

Aklıma gelen son anımla birlikte soluk yüzüm canlandı ve yanaklarım kızardı. Arda Samkıran hiç beklemediğim anlarda hamle yapıyor ve her defasında beni şaşırtmayı başarıyordu. Adama boşuna gökyüzü ruhlu demiyordum. 

Elim gayri ihtiyari dudaklarıma gitti. Gün boyu yıkamadığım, yıkayamadığım dudaklarıma...O an bir damla yaş intihar edip elmacık kemiğimden çeneme süzüldü. Sessiz bir küfür mırıldandım. Keşke Arda'ya 'gitme' diyebilseydim. Ama benim hayatımın temelini hep keşkeler oluşturmuyor muydu zaten? 

Odamın kapısının tıklanışıyla düşüncelerimden sıyrıldım. ''Gel.''  Kapım nazik bir şekilde açıldı ve içeri hiç beklemediğim biri girdi. ''Emre!''

Sarılmak için açtığım kollarımı Emre boş bırakmadı ve bana sıkıca sarıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sarılmak için açtığım kollarımı Emre boş bırakmadı ve bana sıkıca sarıldı. Kolları gevşeyip geri çekilince yüzünü buruşturdu ve ''Imm... Sanırım yanlış odaya geldim. Az önceki sıcak karşılama için özür dilerim.'' dedi. 

Yavaşça omzuna vurdum. ''Abim kadar kusursuz, senin kadar mükemmel ve aile genlerimize ihanet ettiğim için özür dilerim küçük bey...'' deyip dudağımı büktüm. 

Emre samimi bir şekilde gülümsedi. ''Hayır. En son bıraktığım gibisin. Gözlerin hala en derine bakıyor ve kızıl saçların portakal çiçeği kokuyor. Ayrıca hastayken bile güzelsin.''

Utanarak başımı önüme eğdim. Emre'yle en son bir yıl önce görüşmüştük ve gidiş sebebi tam olarak bendim. Bana olan yoğun ilgisini görmezden gelip, sevgili olmak isteyişiyle dalga geçmiştim. O, her istediği şeye kolayca ulaşabilen ve herkesten bağımsız biriydi. Kendimi de sadece istediği bir şeymiş gibi görüp buna izin vermemiştim. Şimdi çıkıp gelişinin nedeni de hasta olduğumu öğrenmiş olması olabilirdi. 

Aklıma Arda gelince gülümsedim. Eğer o gün Emre'ye 'evet' demiş olsaydım şu an Arda'yla beraber olamayacak, hayallerimdeki adama hep eksik yaşayacaktım. 

Başımı kaldırdım ve Emre'nin orman yeşili gözlerinin derinine baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başımı kaldırdım ve Emre'nin orman yeşili gözlerinin derinine baktım. Orada hala benim için alevlenen bir ateş vardı. Benim deniz mavisi gözlerim bile o ateşi söndürmeye yetmezdi. Aksine peşi sıra getirdiği rüzgarla daha da alevlendirip büyük bir yangın çıkarabilirdi. Bunu ona yapamazdım. 

Anında bakışlarımı çektim. ''Geldiğin için teşekkür ederim kuzen.''

Emre çenemi tuttu ve başımı çevirerek ona bakmamı sağladı. ''Sen yeter ki iyi ol.''

Bakışları yorgun gözlerimden dudaklarıma, oradan tekrar gözlerime gidip geldi. Aramızdaki yoğun enerjiden rahatsız olup hafife öksürdüm. ''Eee... Ne zaman geldin İstanbul'a?''

Emre hafif geri çekildi ve saçlarını karıştırdı. ''Sanırım bir saat önce falan.''

Gözlerim kocaman olurken ''Ne yani, eve gitmek yerine ilk buraya mı geldin?'' diye sordum. 

Emre kocaman gülümsedi. ''Seni görmeden içim rahat etmeyecekti.''

Bir kez daha utanarak bakışlarımı kaçırdım. Sahiden beni hala seviyor muydu? Yaşanan onca olay, geçen yüzlerce gün hiçbir şeyi değiştirmemiş miydi? Takvimden kopup giden yapraklar onun kalbinden bir şeyleri götürmemiş miydi?  

Düşüncelerim yanağıma değen Emre'nin dudaklarıyla bölündü. ''Artık sık sık görüşeceğiz...'' diye fısıldadı. 

Emre hala beni seviyordu!

♥♥♥

Merhaba!

'Şimdi ne bu böyle kısacık bölüm!' diye düşünenleriniz var mı? 

 Şöyle açıklayayım; bir önceki duyuru bölümünde kısa kesitler yayınlayabileceğimi söylemiştim. Cennet'te Görüşürüz'ün finaline çok az kaldı ve ilgimi oraya yoğunlaştırdım.

 Daha büyük beklentisi olanlardan özür dilerim. Keyifli okumalar. Hepinizi kocaman öpüyorum ♥

Hikaye İnstagram Hesabı: wattpad

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hikaye İnstagram Hesabı: wattpad.ilknurolgun

Diğer Hikayem: Cennet'te Görüşürüz

Diğer Hikayem: Amor  

Hayal-et SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin