"Son kez söylüyorum," dedi Hermione, sesini sakin tutmak için harcadığı çaba yüzünden burun delikleri neredeyse büzülüp kapanmıştı.Yanındaki kolideki kitapları özenle raflara dizmeye devam ederken, odanın kapısında durmuş, yüzünde eğlenmeyle sinir arası bir ifade kendisini izleyen adama bakmamak için arkasını dönmüyordu. "Benim kitap zevkimi küçümseyemezsin."
Severus Snape -ki kapıya yarı dayanmış, genç kadının sinirlendikçe elektriklenen saçlarını izlemekten haz duyuyordu- dudak büktü, Hermione'nin duyması için de yüksek sesle cık cıkladı. Kahverengi saçlı genç kadın, son kitabı da rafa itti, sonra hızla arkasını döndü.
"Kes şunu!"
Gözleri irileşmiş, çenesi öfkeyle kasılmış Hermione Granger ona bakarken, Snape, yüzündeki alaycı ve küçümser ifadeyi bozmadı; ama karşısındaki manzaranın bir parça ürkütücü olmadığını da iddia edemezdi.
"Neyi keseyim?" diye sordu kadife gibi bir sesle. "Haydi ama... Yalnızca bir kitabına beğenmeyerek baktım ve sen-"
"Beğenmeyerek değil, küçümseyerek!" diye düzeltti Hermione. O sırada yorgunca, odadaki büyük, beyaz-kahve koltuğun koluna oturmuştu. Boş kitap kolisini ayağıyla ileri itti. "Benim Muggle romanlarıma küçümseyerek baktın, o bakışı biliyorum, yedi yıl öğrencindim senin-sakın inkar etme."
Snape, inkara cüret edemezken, yine de genç kadının öfkesi onu korkutmak yerine eğlendirmiş gibiydi, yanıtladı.
"Hiçbir şey söylemedim."
"Söylemene gerek yok." Hermione, oturduğu yerde kollarını kavuşturdu. "Bütün o alaycı bakışlar, imalar, dudak bükmeler... Benim kitaplarımı küçümseyemezsin."
Son cümleyi üstüne basa basa tekrarlamıştı. Snape, onun inatçı yüz ifadesine istemsizce gülümsedi-ağız kasları bu yabancı hareketle kasıldı.
"Senin hiçbir şeyini küçümseyemem..."
Hermione ona dik dik baktı, siyah saçlı, uzun boylu adam, hafifçe kaşlarını çatarak ona yaklaştı.
"Kitaplığında aptal romanslar var." Hermione tam itiraz edecekken, fırsat vermeden devam etti. "Sen de bunun farkındasın. Basit romanlar okumaktan hoşlanman seni basit ya da aptal yapmaz, Hermione. Bu yüzden, hayır; dalga geçebilirim, ama seni asla küçümsemem. Sevdiğin hiçbir şeyi."
"Yapmasan iyi olur," diye cevapladı Hermione, bir dakika kadar sessizce adamın yüzüne baktıktan sonra. "Yoksa daha eşyalarımın hepsini yerleştirmemişken... Yanına taşınma fikrinden vazgeçebilirim."
Snape, iki elini, genç kadının yanından koltuğun koluna dayadı; onu kollarının arasına hapsedip eğildi, yüzünü yüzüne yaklaştırdı.
"Sanırım," dedi ipeksi, hâlâ hafif alaycı ses tonuyla. "Bunun olmayacağını ikimiz de biliyoruz."
Öfkesi yavaş yavaş diniyor görünen Hermione çenesini dikleştirdi, onun flörtüne karşılık verirken hafifçe gülümsemişti.
"Sanırım kendimizden çok emin olmasak iyi olur."
Snape, bir an kara gözleri tehlikeli şekilde parıldayarak kumral genç kadına baktı, sonra ansızın eğilip, dudaklarını onunkilere bastırdı. Hermione, iki eliyle onun boynuna, yüzüne tutunup öpücüğüne istekle karşılık verdi; ayrıldıklarında, Snape ellerini koltuktan çekip doğruldu.
"Yemek yiyelim," dedi. "Yerleşmeyi sonra bitirirsin. Haydi..."
Hermione, ses çıkarmadan kalkıp onu odadan dışarı takip etti; ama holden geçerlerken kendisini tutamadı.
"Uyumadan önce okuyorum," diye açıkladı, neredeyse mahcupça. "Romansları yani. Hafif, hoş şeyler... Kafamı dinlendiriyor."
"Belki ben de denemeliyim." dedi Snape göz yaşartıcı bir ciddiyetle.
Hermione kitaplarını seve seve paylaşacağını söylediğinde; Severus Snape kısa, keyifli bir kahkaha attı; bu evde atacağı kahkahaların sonuncusu olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romans
FanfictionSeverus Snape, yanına taşınan kız arkadaşının kitap zevkini eleştirme gafletine düşer. (Estadisticcus'un isteğiyle, öylesine yazdığım kısa, çerezlik bir şey... Hogwarts sonrası, Hermione ve Snape'in çift olduğu bir gerçeklikte geçen bir an.)