LP-7

592 55 28
                                    

Aynada son kez baktım kendime. Dizlerimin hemen üzerinde biten pileli gri eteğim. Beyaz yarım kollu ve üzerinde ingilizce "Hayat yaşamaya değer" yazan tisörtümü giymistim.

Bu tişörtü öylesine getirmiştim şansa bakınki böyle bir günde giyiyordum.

Saçlarımı yandan başlayıp arkaya dolanan ve ucu başladığın kısmın tam tersinde biten örgümden yaptım. Hafif kalem ve rimel sürüp dudaklarıma parlatıcı yaydım.

Odadan cıkarken annemle görüşmüştüm.

Bugün burdan ayrılıyordum. Eskisehir maceram bir daha başlamasını umut ettiğim bir sekilde bitiyordu. Ardımda birilerini bırakıyordum. Minik Erdem 'i,deli dolu Serpil i, nazik Altan ı ve vazgeçmiş biri olan Yalaz ı.

Bu kadar zor olacagı aklımın ucundan geçmemişti. Altı üstü beş-altı gündür burdaydım. Fakat, bilemiyorum. Onlar beş-altı günde gönlümü fededebildiler. Bu kadar güçlüydüler işte.

Güneş gözlüğümü takarken arabaya bindim. Valizlerimizi bagaja yerlestirmiş çıkışımızı almıştık. Hastaneye başlayan yolculuğumuzda bu sefer dikkatle izledim Eskisehir in sokaklarını. Telaşsız insanlarını gülen gençlerini.

Hastanenin kendine ait bahcesine giriş yaparken gözlüğü kot ceketimin iç cebine yerleştirdim.

İceri girdiğimizde annemler ile vedalışırken derin bir nefes verdim dışarı. Asonsöre girdim kat numarasına bastım. O an bir ses

"Asonsörü tutar mısınız?"

Elimi direk kapıya koyarken dünkü yaşadığım şeyi bir daha yasadığım için güldüm.

İceri giren Altan.

"Tesekkürler hanfendi."

Kaşlarım havalanırken

"Adımı mı unuttun Altan?"

Altan saşkınca bana dönüp

"Adımı biliyor musunuz?"

Asonsör durana kadar şaskınca baktım Altan a. Asansör durduğunda bana yol verdi ve indim.

Direk Erdem in odasına yönelirken neler olduğunu anlamaya çalışıyordumda. Odanın kapısını bir kez tıklatıp gir sesi geldikten sonra girdim içeri.

Erdem, onunla ilk tanıştığımız gündeki gibi yatağa uzanmıştı transformerslı geceligi ile. Gülümseyerek ona yaklasırken hafifce doğruldu.

"Afadersiniz? Yanlış odaya geldiniz galba."

Olduğum yerde kalırken gözlerim saşkınlıkla açılmış neye uğradığımı saşırmıştım. Ağzım bir iki kez acıldı kapandı.

"E-erdem?"

Erdem başını sallayıp

"Evet o benim?"

Başımı iki yanıma sallayıp

"Yo-yok bir sey iyi günler kücük adam."

Odadan hızla cıkıp kapıyı kapattım ve sırtımı kapıya dayadım. Neler oluyordu burada?

Hızla kapıdan ayrılıp Elif ablanın yeni odasına koşturdum. Kapıyı hızla calıp içeri girdiğimde nefes nefese kalmıştım.

"Elif a-..."

"Nasıl yardımcı olabilirim size?"

Elif ablanın bana nazikce gülümseyen yüzüne bakakaldım önce. Sonra kekeleyerek

"E-lif abla no-luyor?"

Elif abla anlamadığını beli edercesine

"Daha önce tanıştık mı?"

Lösemili Pasta Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin