OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN!
İthaf: @SevilayCevik30. Bölüm, ''Yüzleşme''
Damarlarımda hala ufaktan kol gezen garip bir lerze, göz kapaklarımda müthiş bir yorgunluk... Geçen her bir dakika sükutun çevresine sağlam bir duvar örüyor ki kaçışı yok kelamların! Gerçeklik gırtlağa basıyor! Dile gelmek istiyor mazi, çözülmek istiyor bulmaca! Artık sıkılıyor masaya meze olmaktan hiçlik!
Sert ama küçük çaplı bir yutkunuş kulağımın hemen ardında. Bir cesaret kırıntısı dudaklardan firar eder etmez, ensesine yediği darbeyle yere seriliyor. ''Anlat.''
Ruhsuzluğun kolları arasında kıstırdığı alayı açığa çıkarıyor, gereksiz kıkırtı armağan ediyorum ona: ''Burada bir şeyler anlatması gereken biri varsa o da sensin.''
Düşünmek için vakit vermiyorum kendime. Daha fazla vakit ayırmıyorum o zehre. Daha fazla panzehir yok çünkü ellerimde! Düşünmek yok... Omuzlarım vereceğim kararın etkisiyle dimdik, kaşlarım çatılmış ve yüzüm kaskatı... ''Yüzleşmek istiyorum!'' Ona doğru bir dönüş sergilediğimde çenem, omzuna sert bir kafa atıyor adeta! İkimiz de eş zamanlı suratımızı buruşturuyoruz.
Yanından hızla geçerken bedenim, bedenine sürtünüyor. Bu etkileşime tepki vermemek için zor tutuyorum kendimi. Kapalı kapıya koşturuyor, saniyeler sonra açıyorum onu. Düşünmek yok ki sonraki adımlarım artık kırk sekizinci gün koridorunu turluyor. ''Hesap sormak istiyorum!''
Ellerim iki yanımda ve sesimin alabildiğince bağırıyorum: ''Ona ne yaptın?!'' Sesim kırk sekizinci gün koridorunun merkezinde tir tir titrediği gibi yolundan da vazgeçmeyerek duvarlarına yapışıyor.
Birkaç adım sesi... Sakin ve tedbirli birkaç adım. Aykut ardımda...
Ona doğru dönüyor ve bir kez daha bağırıyorum: ''Söyle! Ona...'' Yutkunuyorum. Kelamlar boğazıma takıldıkça bir feryat kopuyor orada! Tükürüğüm arasında kanın tadını hissediyorum.
İhtimaller kan ağlıyor.
Aklımdan geçip yüreğimin onay kodunu rahatlıkla bastığı soru karşısında sesim içime kaçıyor. Duydu mu, bilemem... ''Öldürdün mü?''
Halsiz bedeninin toprak zeminde yüzüstü götürüldüğü an canlanıyor gözlerimde. Kanlı yüzü, dizleri, bedeni... Başımı iki yana sallarken gözlerimi sıkıca kapatıp açıyorum. Cızırtılı görüntüler...
Aykut tepkisiz. Beş on adım uzağımda, öylece bana bakmakta... Kırk sekizinci gün koridorunun loş ışığı ortama daha ruhani bir hava katarken ensemden akan terin haddi hesabı yok. Çıldırmak üzereyim!
Cevap gelmiyor. Çıldırdım... Sol elimi kaldırıp duvara müthiş bir öfkeyle vuruyorum! ''Öldürdün mü?!'' Aykut'un bedeni öfkeye bulanan halimle can bulurcasına bana doğru adımlıyor. İşte o zaman gerçek bir krize adım attığının farkına varmasını sağlıyorum. ''Yaklaşma!''
Avcısından son hız kaçan bir avım ben. Son ana dek umudum hep vardır. Acil bir dönüş, evin dış kapısına doğru hızlı kaçış! Belki beş, belki on saniyeyi buluyor varmam o noktaya. Bu çılgın hızı, korkunun gücüne adıyorum!
Kapı koluna asıldığım gibi aşağı indiriyorum onu. Bu ilginç bir kaderdir. Kapı açılıyor... Şok olmak için vakit yok; Aykut ardımda en az ben kadar çıldırmış bir haldeyken durmak aptallık ötesi bir karar olur!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZİNİN ANAHTARI (DÜZENLENİYOR)
Tajemnica / ThrillerGizem Gerilim #3 Yaşanmışlıklar keskin bir kılıca büründü, ruhum ortadan ikiye bölündü ve ortaya ağlak bir tablo çıktı. Melek SÖZERİ.