SAHTE ÖPÜCÜK

57 1 0
                                    

  5 YIL ÖNCE

       Cassandra Blame ormanın içinde bir insanın koşabileceği hızın iki katı hızla koşuyor ve bunu yaparken  yaprak hışırtıları ormanın sessizliğini bozuyordu. Cassandra gereksiz yere derin soluklar alıp veriyordu. O sırada büyüklüğünen toprağın yüzüne çıkmış bir ağacın köküne takılıp yüzüstü yere kapaklandı. Acıyla inledi. Elleri kan içinde kaldı. Nomalde olsa olduğu yerde durup biraz dinlenirdi ama şimdi sırası değildi. Onu hemen yakalarlardı.Yaptığı şeyler kolay affedilir türden değildi. Bunu hak etmişti. Yine de kararlıydı. Düşmanlarına teslim olmayacaktı. Cezalandırılmaya hiç niyeti yoktu. Düşündükleri ona güç verince arkasından gelen seslere aldırmadan iyice konsantre olup daha da hızlandı. Kana olan susuzluğu da hızıyla orantılı olarak gittikçe artıyordu.

       Durmak zorunda kaldı. Şimdi bir uçurumun kenarında duruyordu. Yolun sonuna gelmişti. . Arkasına baktı. Neredeyse burada olurlardı. İçini bir ümit kapladı. Henüz gelmemişlerdi. Uçuruma bakıp ne yapması gerektiğine karar verirken arkasından gelen o tanıdık kahkahayı duyup irkildi. Sesin geldiği tarafa döndü. Yüzlerinden zaferin vediği mutluluk okunuyordu.Artık buradalardı. Onu köşeye sıkıştırmışlardı. Kaçış yoktu. 

  GÜNÜMÜZ

       "Do you know what's worth fighting for ? When it's not worth dying for  Does it take your breath away." Arabayı dolduran şarkıyı hafifçe mırıldanırken başımı cama yaslayıp  gözlerimi hafifçe kıstım. ehir her zamanki gibi yağmurlu olmak yerine bugün güneşin sıcaklığıyla yanıyordu. 

       "Nora ?" Babamın bana seslenişi şarkıyı bastırdığında uyuşukça ona döndüm.

        "Evet"

        "Bu akşam eve geç kalma olur mu ? Annenin doğum günü..." dedi hafif üzüntülü bir sesle.

        "Yani ölmüş olmasaydı." diye geçirdim içimden. Annem ben çok küçükken bir trafik kazasında ölmüştü ve hiçbir zaman kendimi ona yakın hissedememiştim Biliyorum o beni annemdi ama elimde değildi. Babamın kırılmaması için kafamı salladım. "Geç kalmamaya çalışırım.". Babam da aynı şekilde başını salladı. ardından ikimiz de aynı andan başlarımızı çevirdik.

       Tekrar geçtiğimiz binaları izlemeye başlamışken bir binanın üstündeki siyah silüet dikkatimi çekti.  Kaşlarımı çatarak daha dikkatli bakmaya çalıştım. O silüetin canlı oldğunu ancak koşarak binadan atlarken fark edebildim. Silüet bir kuş gibi havada süzülürken istemsizce çığlığı bastım. Babamın da aniden frene abanmasıyla ikimiz de ileri doğru savrulduk. Arabanın durmasından istifade edip kapıyı açarak dışarı fırladım. Az önce silüetin üzerinde olduğu binaya doğru koştum. Fakat oraya vardığımda ne birinin düştüğünü belli edecek bir kan lekesi ne de bir göçük vardı. Silüeti görmüş olma olasılığıyla babama döndüm. Ama o da bana aynı soruyu soran şaşkın ifadeyle bakıyordu.

       "Sen de görmedin mi ?"

       "Neyi ? Eğer odandan şikayet edip yeni bir ev beğendiysen bu güzel bir seçim ama villanın neyi eksik anlayamıyorum. İstedğiğn odayı ..."

       "Baba!  Orada biri vardı. Gerçekten görmediğine emin misin ?"

        Babam yanıma gelip omuzlarımdan tuttu. "Nora, bayağı yorgun olmalısın. istersen bugün okula gitmeyebilirsin. Kötü görünüyorsun."

        Az önce binadan atlayan birini görmüştüm ve babam köyü görünmemin sebebini yorgun olmama mı yoruyordu ? Babama birkaç dakika aval aval baktıktan sonra sarsarak salladım ve derin bir nefes aldım. Halisülasyon mu görmüştüm yani ? Ama o kişinin gerçek olduğuna o kadar emindim ki.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 21, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAHTE ÖPÜCÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin