20. Bölüm

58 6 0
                                    

Berk gülüyordu.

"Evet, zekiymişsin."

Çocuğun yere düşen sıgrasını aldım.

"Şimdi, söyle bana Büyük Patron nerde?"

"Peki sence, ben bunu sana söyler miyim?" dedi.

Elimde duran sıgarasını Berk'in bacağında söndürdüm. Berk acıyla haykırdı.

"Senin ben.."

Berk'in cebinden sigara paketini ve çakmağını aldım.

"Her bir yanlış cevabında, yakar ve söndürürüm." dedim.

"Konuşmıcam lan sana yavşak!" diye bağırdı.

"Büyük Patron, benim babam mı?" diye bağırdım.

Berk  şaşırdı.

"Bunu, nerden duydun?" diye sordu. Kalbim küt küt atmaya başladı.

"Soruma cevap ver!" diye bağırdım.
Cevap vermeyince paketten bir sigara yakıp yüzüne yaklaştırdım.

"Hadi, yapsana." dedi.

Sigarayı yüzünde söndürdüm.

"Sigara'nın tek sevdiğim yanı can acıtıyor olması." dedim. "İçen iğrenç insanların bu acıyı tatması lazım."

Berk acıyla bağırdı, öfkeyle bana baktı.

"Ekrem senin baban evet." dedi. "Ama senden iğrenip seni o zavallı ailene verdi."

Bunu duyunca yüzüne bir yumruk indirdim.

"O, nerde?" diye sordum gözlerinin içine bakarak.

Arkadan tahta kapı gıcırdaması geldi.

Arkamı döndüğümde içeri biri giriyordu.

Ellili yaşlarında gösteren bu adam keldi. Baya büyük bir sakal bırakmıştı.
Boyu benden biraz uzundu, gözleri insanın içine delebilecek şekilde siyahtı.

Siyah bir takım elbise giymişti, hafif büyük bir göbeği vardı. Öyle sert ve emin adımlarla yürüyordu ki bir an için oradan kaçmak istedim.

Aramızda beş metre kala durdu, gözlerimin içine baktı.

"Emre." dedi.

Arkamda ki Berk susmuştu, karşımda ki adama bakıyordu. Sonra konuşmaya başladı.

"Ekrem amca ben.."

"Sus Berk." Dedi yaşlı adam.

O sıra kalbim delindi, başım dönmeye başladı. Gözlerim karadı, sonra annemle babamım hayallerini görmeye başladım.

Beynim yanıyordu, karşımda ki bu adama baktıkça yerin dibine inesim geliyordu.

Karşımda Büyük Patron duruyordu. Gerçek babam.

"Sen..." konuşamadım.
Karşımda ki adam konuşmaya başladı.

"Karşılaşmamızın böyle olmasını istemezdim." dedi.

"Ailem nerde?" dedim.

"Senin ailen benim." dedi. Bunu der demez midemde bir kasılma oldu, başım iyice döndü.

"Sen, benim babam değilsin. Sen şerefsizin tekisin!" diye bağırdım.

Adam bana doğru yürümeye başladı. Kaçmam gerekiyordu ama yapamıyordum.

"Ben, senin içinde ki kötülüğüm Emre." dedi. "Damarlarında akan kan benim kanım. Sen bana aitsin. Ve benimle geliceksin"

"Rüyanda görürsün." dedim, ileri doğru koşmaya başladım.

"Benden kaçamazsın!" Diye bağırdı.

Karşımda duran kapıdan dışarı çıktım. Arkama bakmadan koşmaya başladım.

Yabancı sokaklarda koştukça içimde ki hüzün daha da artıyordu. Gözlerimden akan yaşlarlar rüzgarın etkisiyle üstüme geliyordu. Bütün bunların bir rüya olmasını istiyordum ama hiç bir şey olmuyordu.

Koşarken karşımda siyah bir araba durdu. Camı acıtığında Ekrem'in orda olduğunu gördüm, görür görmez sağa saptım ve koşmaya devam ettim, iki dakika sonra çıkmaz sokağa girdiğimi fark ettim.

Önümde bir düzine adam belirdi, ellerinde tabancalar vardı, beni vurmaya hazırlanıyorlardı. Yanımdan Ekrem geçıp karşımda durdu, ben geri çekildim.

"Bana canlı lazım değilsin." dedi.
Sonra zaman yavaşladı sanki. Karşımda duran adamların tabancalarının çıkardığı sesleri duymaya başladım.
Tabancalarını bana doğrultmuşlardı ve beni vuracaklardı.

Gözlerimi kapadım, annemle babamı düşündüm, sonra ölümü bekledim.

Sonra arkadan "Emre!" diye bir ses geldi.

Daha arkama dönmeye fırsat bulamadan arkamda silahlar patlamaya başladı. Bunu gören karşıdakiler de ateş etmeye başladı. İki saniye de oluşan bu çatışmanın tam ortasında kalmıştım.

Arkamda ki aynı ses yine bağırdı.

"Emre, saklan!"

Çok büyük bir karmaşa oluşmuştu, ben koşarken yanımdan mermiler geçiyor, bazı adamlar vurulup yere düşüyordu. Silah patlamalarının sesi kulağımı çınlatıyordu. Kücük bir siper gördüm. Ama siperle aramızda ateş eden adamlar vardı. Hadi, yapabilirsin.

Koşmaya başladım. Tam sipere ulaştım dediğimde karşımda Berk belirdi, elinde ki silahı kafama geçirdi, acının etkisiyle yere kapaklandım.

Berk tam ateş edicekti ki bir şey onu durdurdu, sonra kaçmaya başladı.

Etraf bulanıklaşmaya başladı, artık silah seslerini duymuyordum.

Sonra biri geldi, beni kucağına aldı, bulanık gözlerimle beni alan adamın tanıdık yüzünü zar zor seçebildim.

Kısık bir sesle "Amca?" diye fısıladım.

Bir tane daha silah patlaması duydum ve bilincim kapandı.

Kayıp (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin