Mustafa hocanın kendini bile zor götürebilen arabasına bindik ve yola çıktık.Arabada havadan sudan saçma bir muhabbet vardı. Olaylar o kadar hızlı gelişmişti ki gerçekten afallamıştım.İşin ucunda yepyeni bir hayat vardi. Niye herkes kolay bir şeymiş gibi bahsediyordu?
Arabada konuşulan muhabbete katılmıyor, tepki vermiyordum. Benim dünyam,etkilendiğim yer farklıydı. En içlerde, en kuytu köşelerde bir diyardı. Şimdi ise bu diyarda sorgulama zamanıydı.
Gerçekten ister miydim? Farklı ve daha kolay bir hayata başlamak. Herkesten ,her şeyden uzaklaşmak?Sonuçta kimse tanıdık olmayacaktı, yepyeni bir sayfa açabilirdim. Buradaki insanlarla sıkıntım yoktu ama hepsinin gözünde ''anne ve babasını kaybetmiş zavallı yavrucak''tım.Bu burs sayesinde geçmişte yaşadıklarımdan,yediğim bu etiketten kurtulabilirdim.
7 yaşımdan sonra her şey tümüyle değişmişti benim için.Her tarafa gülücükler saçan, yerinde duramayan,tüm sürüyü dere boyu koşturan Besna birden terk etmişti beni .Çünkü annemsiz hayat geçmez ,babamsız geceler gündüz olmaz sanardım . Günlerim annemi ve babamı hayal ederek geçerdi.Hemen yanımızda,annemin ve babamın gömülü olduğu köy mezarlığının bir numaralı ziyaretçisiydim.Her gün sıkılmadan gider anne ve babama neler yaptığımı anlatırdım.Ne yemek yediğimi,saat kaçta uyuduğumu. Ağlamazdım. Benim için ağlamak güçsüzlüktü.Belki bu hareketi 7 yaşında bir kızdan beklemezdiniz ama benim hayat anlayışım böyleydi. Kimsenin güçsüzlüğünü görmesini istemeyen bir Besna.
***
Köyümüzün engebeli yoluna girince kafamı kaldırıp cama baktım.Normal bir kış günüydü burası için. Sağ tarafta soğuğa rağmen top oynayan Burhan ve Ali vardı. Acıkmaları dışında eve girdikleri zordu gündüzleri. Soğuk onları etkilemezdi.
Sol tarafta ise odunları kırmaya çalışan Ahmet amca diz çökmüş uğraşıyordu. Yaşının 90ı geçtiği söylenirdi ama ona sorduğumuzda ''60ım ben sizi kandırmışlar'' derdi.
Kapıyı çaldık ve birkaç saniye birbirimize bakıp bekledikten sonra Savaş abim kapıyı açtı.Yüzünde anlık bir şaşkınlık geçse de çabuk toparlandı.
''Müdür bey, hoş gelmişsiniz buyurun buyurun '' deyip kenarı çekildi. Bana anlamlı ve sert bir bakış attı. Bu da demek oluyordu ki okulumla ilgili sorun var sanmıştı.
İçeri geçip oturduğumuzda ilk olarak Ayten hanımı ve Murat beyi süzdü. Mustafa hoca meraklı bakışlarını fark etmiş olmalı ki ikisini de takdim etti. Hal hatır soruldu ve birkaç dakika sonra ellerini beze sürerek Ayşe annem mutfaktan geldi.
''Merhaba hoş gelmişsiniz nasılsınız,eyisiniz inşallah müdür beyim''dedi ve öpme zahmetind girmeden sandalye çekip oturdu. Mustafa hocayla muhabbeti bittiğinde bakışları Ayten hanımı buldu.
''Bu güzel beyim ve hanımım kimdir ''diye meraklı tavrını gizleyemeden sordu . Mustafa beyin konuşmasına izin vermeden Ayten hanım ipleri eline alıp konuşmaya ve nerden geldiğini niye geldiğini bana anlattığı şekilde anlatmaya başladı. Ama bu sefer daha etkileyici gelmişti kulağıma.Belki birkaç ayrıntı daha olduğu içindi. Bu ayrıntılar önemliydi.
''Besna kızımızın hiçbir şekilde eksiği kalmayacak Ayşe hanım kuşkunuz olmasın. Hatta içinizin rahat etmesi için bizimle İstanbul'a birkaç günlüğüne gelip kızınızın yerleşmesine yardımcı olabilirsiniz. Ama kızınızın daima yanında olacak bir oda arkadaşı da olacak merak etmeyin. Bizim yurtlarımız blok bloktur . Her bloğun bir yemekhanesi vardır ve sabah-akşam olarak yemekler çıkar. Öğlen yemekleri zaten okulda verilir. Bu oda arkadaşı genelde gönüllüdür. Her konuda Besna'ya yardımcı olmaya çalışacaktır. Melis'le çok iyi anlaşacağına eminim besnacım,çok tatlı bir kızdır"dedi ve bana göz kırpıp gülümsedi.
Ayşe anneme döndüm ve sessizce dinlediğini farkettim.Ayten hanıma konuştukça minnet duyuyor gibiydi. Onu mutlu etmek o kadar hoşuma gitmişti ki. Kadın anlatıyor da anlatıyordu. Eğitimi,dersleri,üniversite kazanma oranlarını.. Ayşe annemin yarısını anlamadığını biliyordum ama kulağa çok iyi geldiği doğruydu.Bu Ayten hanım tam anlamıyla işini biliyordu.
Bu muhabbet yaklaşık yarım saat daha sürdü, çaylar içildi.Ayten hanımın ayaklanmasıyla birlikte gözlerimi sephanın zerindeki dantellerden ayırıp bende ayağa kalktım.
''Bizim artık gitmemiz gerekiyor. Kararınızı en geç yarın iletmeniz gerek Ayşe hanım. Belki biraz kısa bir zaman ama sizin gibi bilinçli bir kadının böyle bir teklif için çok kafa yorması gerekmez. Siz zaten mantıklı olanı seçersiniz, inanıyorum.Bugün iyice düşünün ve Besna'nın geleceğini hesaba katın . Yarın sizi okula bekliyoruz ''dedi ve Ayşe annemin elini sıkmaya yeltendi. Ayşe annemde el sıkmak yoktu. Tabi ki Ayten hanımı 40 yıldır tanıyormuş gibi öpüp,kucakladı.
Kapıya doğru ilerledik ve herkese tek tek veda ettik.Ayten hanım ve Murat bey arabaya doğru ilerlerken son söz Mustafa hocadan gelmişti.
''Bu fırsat 1 kere gelir Ayşe bacım.Öyle tek seferde sileyim deme ha.Düşünün iyicene. Haydi sağlıcakla'' dedi ve arabaya doğru paytak paytak yürümeye başladı.
Ayşe annem ve savaş abim içeri geçerken kafamı tepedeki karla kaplı mezarlığa çevirdim.Gidersem benim için sevinirler miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BESNA
أدب نسائي"Burs" Fransızca kökenli, 4 harfli ve dilimize yakın yıllarda girmiş yabancı bir kelime. Ne kadar masum ve basit duruyor değil mi? Ama şöyle bir sorunumuz var ki, eğer bu kelimeyi basite indirger 'aman be ne varmış bir burst...