Uzun zaman sonra mutlu ve garip duygularla bir sabaha uyandım.Bunun okulla görüşmemiz olduğu için olduğunu anlamak zor değildi. Kendime bugün biraz daha özendim. Okul kıyafetlerimi giydikten sonra aynanın karşısına geçtim ve 'bugün güzel geçecek Besna, her şey yolunda gidecek' diye tekrarladım ve yüzümü yıkadım.Aynayla konuşmak ilginç geleneklerimden sadece biriydi. Saçlarım uzundu ve belimin biraz yukarısında kalıyordu.Rengi açık kahverengi gibi olsada uçlara doğru iyice açılıyor, bir kaç rengi birden barındırıyordu.Annemin de saçlarının böyle olduğunu ve Ayşe annemin çok sevdiğini bildiğim için kesmeye kıyamıyordum.Son çare saçlarımı taradım ve yan tarafıma alıp klasik sıkı örgümü yaptım.
Salona geçtiğimde Ayşe annemi ve abimi masada otururken buldum ve ''Günaydın'' deyip gülümsedim. İkisinin de yüzünden bir anlık şaşkınlık geçse de hemen toparlandılar. Genelde somurtkan,günaydın demeye bile zahmet etmeyen bir Besna'yla kahvaltı yaparlardı.
''Besna bakıyorum da fazla mutlusun. Fazla uçma kırarım o bacaklarını '' diye alttan alttan bir Savaş abi uyarısı geldi.
Kahvaltımızı da yaptıktan sonra bulaşıkları topladık ve evden çıkıp Ahmet amcanın arabasına bindik. Annemi ve abimi oturttuktan sonra yanlarında dikilmeye başladım. 15 koltuk vardı, oturamam gayet normaldi.
Ben etrafı süzerken Zehra kapıdan içeri geçti ve gözleri hemen beni buldu.Yanıma geldi ve çantasını yere bırakıp konuşmaya başladı.
''Hayırdır Ayşe teyzeyle Savaş abi niye geliyor bizle, sorun mu var?"O an onunla İstanbul konusunu konuşmadığımı fark ettim. Aslında konuşamamam normaldi. Daha dün yaşanmıştı değil mi bunlar? Kafamı toplayıp konuşmaya başladım.
''Dün hani sınıftan aldı ya Mustafa hoca beni, burs ile ilgili konuşmak içinmiş.İstanbul da bir kolejden geldi 2 kişi ve konuştuk. Hem benle konuştular hem de Ayşe annemle. Şimdi de kabul ettiğimizi söylemeye gidiyoruz. Burs yani,kolej bursu"deyip tepkisini bekledim. İşi ne kadar basite indirgemiştim.
Önce ifadesiz kabul edilecek bir yüzle bana baktı.Sonra şoku atlatıp konuştu.
'' Ne yani şimdi beni bırakıp gidiyor musun sen? Hem de İstanbul'a?'' dediğinde olayları fazla yüzeysel anlattığımı fark ettim.Biraz daha ayrıntıya girdim bu sefer. Nerede kalacağımı ,nasıl bir okul olduğunu anlattım. Ben anlattıkça o beklediğimin aksine heyecanlanıyordu.
''Besna düşünsene bir sürü yeni insan var orada. Herkes ama herkes yeni. Hem de koleje gideceksin. Kesin sıcaktır orası hem öğretmen açıkları da yoktur'' dedi ve buruk bir şekilde gülümsedi.Benimle gelmesini teklif edecek güçte değildim. Burs maalasef paylaşılacak bir şey değildi.O an en mantıklı gelen fikri öne sürdüm.
''Sende üniversitede yanıma gelirsin Zehra. Ben gittikten sonra daha da çalış. Biraz daha önem ver. Arkamda bırakmış gibi hissetmeyeyim seni'' dedim ve içimde bir burukluk oluştu.Veda etmek hiç bana göre değildi.
''Sen arkanda bırakmış gibi hissetmeyeceksin sakın Besna.Sadece seni hep sevecek bir arkadaşın olduğunu hatırlayacaksın'' deyip sarıldı. Yerimiz dardı ama yine de sarılmamıza engel değildi.
***
Araba yavaşladı ve karın erimesinin ve toprağın karışmasının eseri çamurda durdu.Çamurun üstünden atlamaya çalışsamda bir ayağım çamura girmişti. Söylene söylene içeri doğru yürüdüm. Okul yine sessizdi. Zaten hiçbir zaman kalabalık ve gürültücü bir okulum olmamıştı. O liseler benim için sadece dizilerde vardı.
Annem ve Savaş abimle birlikte müdürün odasına girdik ve Ayten hanımla Murat beyi bir dosya üzerinde konuşurken bulduk.
''Hoşgeldiniz,nasılsınız'' dedi ve gülümsedi Murat bey.
''İyiyiz size sormalı'' gibisinden klasik bir sabah sohbetine girdiler. Bende kenarda oturup kendimi sadece dinlemeye verdim. Yaklaşık 15 dakika sonra Mustafa bey bana dönüp konuştu.
''Burs konusunu düşündünüz değil mi Besnacım'' dedi ve soruyu bana yöneltmesine sevindim. Sonuçta orda olduğumun farkına varan biri vardı.
''Düşündük ve Ayşe annem de Savaş abim de sağolsunlar destekçim oldular. Eğer gerçekten o okulda okuma hakkı bana veriliyorsa geri cevirmek aptallık olur'' dedim ve içten bir şekilde gülümsedim.Kadının ve adamın yüzündeki gülümseme birden büyüdü ve özgüven verecek bir hal aldı.
''Bu kararın bizi o kadar çok sevindirdi ki Besnacım. Çok doğru bir karar vermişsiniz, bizim isteğimiz nakil işlemlerinin hemen gerçekleşmesi ve yeni arkadaşlarına bir an önce alışman. Ders konusunu sıkıntı etme senden biraz önde olabilirler ama bunu ek derlerle tamamlayabiliriz. Okuldan sonra yada haftasonları. Simdi sana bu pazara uçak biletlerini ayarlıyoruz ve Ayşe hanımda isterse bizimle gelir. İstersiniz değil mi?''dedi ve yan dönerek Ayşe anneme yüzünü çevirdi.
'' Aa tabi Ayten bacım ,fındığımı öyle sahipsiz gibi tek başına göndermem bende gelecem elbet''
Birden çıkışması ben dahil herkesi güldürmüştü.Beni ellerinden çalıp kaçacaklarmış gibi konuşuyordu.
'' Tabi ki Ayşe hanım sizde gelin .Şimdi biz nakil işlemlerini halledelim siz Besna ile şu broşürden okul hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.'' dedi ve broşürleri uzattı.Murat bey ekledi.
''Okulumuzun prensipleri bakımında her öğrenciye ayda 300 tl burs eki verilir ve bu ücret öğrencinin isteği üzerine kullanılır. Kıyafet ,ek yiyecek ,özel ihtiyaçlar gibi. Bu konuda da sıkıntınız olmasın'' dedi ve bizi yolcu etti.
Zaten maddi sıkıntımız yoktu. Babamdan miras arsalarımız ve bunların kiraları yetiyor da artıyordu.
***
Eve gidip koltuğa yayıldım ve broşürü incelemeye başladım. Yabancı dil olarak -ingilizce-almanca- temel olarak gösteriliyormuş ki ben sadece İngilizce görmüştüm.Okula hiç almanca öğretmeni atanmamıştı.Programda almanca gözükmesine rağmen o dersi konu tekrarı yapma fırsatı olarak görüyorduk.
Arka sayfada karşıma Seçmeli yabancı dil : Fransızca ve İtalyanca çıktı.
Bu dersleri ilk defa görecektim ama diğerleri kim bilir kaç yıldır görüyordu.Zor olacaktı ama başaramamam için bir neden yoktu.Şimdiden öğrenmiştim.Broşürde gördüğüme göre artık yeni hayatıma ''ciao'', eski hayatıma ''arrivederci'' diyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BESNA
ChickLit"Burs" Fransızca kökenli, 4 harfli ve dilimize yakın yıllarda girmiş yabancı bir kelime. Ne kadar masum ve basit duruyor değil mi? Ama şöyle bir sorunumuz var ki, eğer bu kelimeyi basite indirger 'aman be ne varmış bir burst...