Bölüm şarkısı- perfect illusion*******
Soğuk bir sonbahar akşamıydı. Onu ilk gördüğüm yer kendine has, hoş icki kokulu bir bardı. Çok dikkat çekici duruyordu.
Gözlerim onu bulduğunda bir daha başka bir yöne çeviremedim.
Siyah boğazlı kazağı, üzerine giydiği düz deri ceketiyle o kadar karanlık duruyordu ki içimde bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Bilemezdim bu karanlık adamın hayatımın merkezi olacağını, tek sığınağım, tek oksijenim olacağını. Yaralarımdan öpüp sarmaya çalışırken daha da kanatacağını.Bir derdi var gibiydi. Yanıbaşında da kimseler yoktu. Elinde tuttuğu viski bardağıyla biraz oynadıktan sonra yavaşça kaldırıp o tapılası dudaklarına götürdü. Gerçekten arkada çalan şarkıda da geçtiği gibi bu mükemmel bir ilüzyondu. Dertli dertli soludu ve ardından alt dudağında kalan bir damla viskiyi yaladı.
Bazen sadece bir damla viski olmak istersin diye geçirdim içimden.
Barın kapısı açılıp içeri birileriyle birlikte dolan rüzgar burnuma onun kokusunu getirdi. Yoğun bir traş losyonuyla tanımlayamadığım mükemmel bir çürük vişne kokusu doldu burnuma. Bir daha asla unutamayacağım, her saniye solumaya ihtiyaç duyacağım bir kokuydu bu koku.
Orda durup kaç saniye kaç dakika hatta kaç saat onu izledim bilmiyorum ama barmenin
"Birşey içecek misiniz hanfendi?"
Sorusuyla kendime geldim.
"Bir votka sek" dedim o müthiş yaratığa bakmayı keserek. Tekrar tekrar onu izlemek istiyordum fakat birşey bunu yapmamı engelliyordu. Beynim sakın bakma şuan bu tarafa bakıyor diyordu sanki.
Bar tezgahındaki küçük aynadan onu görebiliyordum ve beynim haklıydı gerçekten bana bakıyordu. Ne yapacağımı şaşırıp önüme döndüm ve ellerimin kenarlarındaki beyaz etlerle oynamaya başladım.
Barmen votka mı uzattığında ona minnetle gülümseyip bardağı tek dikişte içtim. Kısa bir bakışla aynaya tekrar baktığımda hala bana baktığını fark ettim. Acaba onu izlerken görmüş müydü?
Kalbim benden izinsiz deli gibi çarpmaya basladığında huzursuzca yerimde kıpırdadım. Rahatsız olduğumu anlamış gibi önüne döndü ve kalan viskisini tek dikişte içti.
Cebinden 200 lira çıkarıp masaya bıraktığında boğazıma bir yumruk oturdu. Sanki gitmesini istemiyordum ama tek yapabildiğim peşinden çarpan kapıya bakıp kalmaktı.
3 ay önce
"Ya kızım saçmalama çok güzel olacak hem sen degilmiydin eskişehire gidince aklıma her eseni yapcam diyen?"
"Ya buse gerçekten hiç canım istemiyor" dedim ellinci kez aynı şeyi tekrarlayarak.
"Yok canım itiraz falan istemiyorum bu akşam konsere gidilecek"
"Oooofffff " diye bağırsam da fayda etmedi.
Pek havamda olmadığımdan üzerime siyah bir t-shirt geçirip altımada yüksek bel yırtık kot pantalonumu giydim.
Saat 00:00 'a gelirken ışıkları söndürdük ve gizlice camdan atladık.
Ailelerimiz izin vermediği için mecburen yurtta kaliyorduk ama bu bizim barlara ve gecelere akmamıza engel olamıyordu.
Bara girdiğimizde çokça süslü pakize ve yiyişmeye aç olduğu her halinden belli olan erkekler gördüm ama bu bana tuhaftan çok bir yaşam tarzı gibi geldi. İnsanlar ne değişikti, bir damla içkiyle bütün sorunlarının geçtiklerini sanıyorlardı. Aptallar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
Teen FictionSaudade; bir zamanlar kaybettiğin bir şeyin sonsuza kadar kaybolduğunu ve bir daha asla senin olmayacağını anladığın an yaşadığın hismiş, seni kaybettikten sonra anladım.