Önsöz: Henüz Gelmemiş İlk Binlerce Eylül

1.5K 77 16
                                    

Kyungsoo camdan dışarı baktığında Ağustos'tu. Parlak bulutlar, mavi gün ışıkları ve yüksek binalar Seoul'ün yaz mevsimindeki şehir manzarasını çiziyordu. Posterleştirilmiş güzel yüzü, karşı binada bulunan ilân panosundan ona bakıyordu. Dudakları gergin bir seğirmeyle aşağı çekildi. Ağzının kenarındaki ter olduğunu farz ettiği bir damlayı yaladı ve kalemi daha sıkı kavradı. Daha da sıkı. Ta ki teni mürekkebi çekip defterinin sayfalarına bulaştırana dek.

Yeterince sarhoş değildi.

Lavanta, egzoz dumanı ve benzin kokulu hafif bir rüzgâr yatak odasına gizlice sızarken perdeler sessizce salınıyordu. Leş gibi ilaç ve temizlik ürünleri kokan 100.000 wonluk fatura masadan uçmuş, tembelce daire çizerek inmiş, inmiş ve yarısı boşalmış viski şişesinin yanında yere konmuştu. Kyungsoo dudaklarını büktü. Eli şişeyi kavramaya başladı ancak aksine karar verip onu bıraktı, bunun yerine, ne zaman ters döndüğünü hatırlamadığı bir fotoğraf çerçevesinin üzerinde gezindi. Düzeltmemişti. Cam parçaları hâlâ odanın her yerindeydi. Ufak kesikler taşımaktaydı çıplak ayaklarında. İyileşirlerdi. Sadece yürürken dikkatli olması gerekiyordu. Yürürken dikkatli olması gerekiyordu ve --

Güneş ışığı bir damla yaşı yakıp kül etmiş ama bir başkası anında yuvarlanıvermişti. Kyungsoo onları yuttu. Yakması alkolün yakmasından daha kötüydü (veya belki birinin tadına alışmışken diğerininkine hiç alışmamıştı). Boynundaki kravatı gevşetti. Cenaze kıyafetleri de hiç rahat değil, diye düşündü. İnsanın kalbini bir tabut kadar ağırlaştırıyorlardı. 

Do Kyungsoo ağlak bir adam değildi, hiçbir zaman da olmamıştı -en azından bunu asla kabul etmezdi- ama yatağının altındaki eski mavi spor ayakkabılar yüreğinde hafif bir sancıya neden olmuştu. Onları atmalıydı. Atmayı niye unutmuştu ki? Ne diye unutacaktı.

Kyungsoo iç çekti, ardından kalemi temiz bir sayfa kâğıda tuttu ve yazıp yazacağı son şarkıyı yazmaya başladı.

Eylülde karşılaşmıştık.

Sonraki Eylül yine karşılaşacağız.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ç.N: Merhaba, hyungunuz anlayacağınız gibi angst bir hikâye ile sizlerle. :D Bunu da sevin, angst diye okumamazlık etmeyin, arada bir ağlamak iyidir iyi. :') Neyse efenim şimdilik bu kısacık girişi bırakıp kaçıyorum. Zira hikâye 2 parçadan mütevellit ama parçaları çok uzun olduğu için, benim de zamanım kısıtlı olduğu için çevirmem zaman alacak şimdiden söyleyeyim. Hulâsa, beklemede kalın ve okuyun, okutturun. Girişin görseli aşağıda, hadi hyung kaçar öptüm arka yanaklardan. :****

 :****

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
A Thousand Septembers ★ [ÇEVİRİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin