Merhaba arkadaşlar bu benim ilk hikayem amatörüm ama umarım beğenirsiniz iyi okumalar :D
Sokak lambalarının bile aydınlatamadığı ıssız sokakta arkama bakmadan koşarken tek bildiğim peşimdeki polisleri atlatmış olduğumdu.
Adımlarımı yavaşlatıp yürümeye devam ettim. Benim değişimle kaldığımız çöplüğe geldiğimde durup düşünmeye başladım. Bu hayata mahkum muyum diye. Sanırım evet. Hiçbir zaman mutlu olmamıştım ben hep hırsızlık yapıp, yaşamak için yanında kaldığım çocukların beni kullanmasına izin vermiştim. Annem ben doğarken ölmüş, babam bu yüzden hep benden nefret etmişti. Her gece eve sarhoş gelip beni döverdi. Hep yanlış kişilerle arkadaş oldum uyuşturucu kullandım, sigara içtim ve hırsızlık yaptım.
Barakalarında kaldığım Blake, Chris, Jess ve James ile çaldığım şeyleri paylaşmak zorunda kaldım yoksa kalacak yer bulmam gerekecekti, ve inanın bu hiç kolay değil. Grubun lideri Chirs ve herkes onun dediklerine uymak zorunda buna en çok karşı çıkan James her ne kadar çok yakışıklı olsada doğrusu ondan biraz korkuyorum, ben ve Jess yakın arkadaşız ama nasıl söylesem bilmiyorum ama Jess biraz sürtüktür. Tam bunları düşünürken gelen ses ile irkildim.
" Ne yapıyorsun burada? "
" Hiçbir şey. "
" Her neyse, bir şeyler bulabildin mi? " dedi James gözlerini devirerek.
" Evet. " dedim. Sesim fazla ürkek çıkıyordu.
" Umarım peşine polis takmamışsındır. "
" Merak etme. " dedim endişe içinde. Sanırım ondan biraz değil çok korkuyordum. Ve bunda haklıyım çünkü gözlerimin önünde birini ölesiye dövmüştü o günden beri ondan çok korkuyorum.
Çocukların yanına yaklaştım ve yanlarına oturdum. Birlikte çaldığım içkileri içmeye başladık. Önümde yanan ateşe bakıp gerçekleşmesi imkansız hayaller kurmaya başladım. Chris'in sesi ile düşüncelerimi bir kenara bıraktım.
" Küçük prensesimiz yine hayal aleminde gezintiye çıkmış sanırım. " dedi dalga geçerek. Yanımdaki küçük çakıl taşını ona doğru fırlattım ve " Kapa o lanet çeneni. " dedim sesimi yükselterek.
" Ne düşünüyordun? " Diye sordu James gayet yumaşak bir ses tonuyla.
" Sadece dalmışım. " dedim onun aksine kaba bir şekilde.
" Anlaşılan o ki bu gün biraz sinirlisin güzelim. " Dedi Chirs yine dalga geçerek.
Hep benimle dalga geçtikleri ve kullandıkları için artık alışmıştım ama bazen çok sinir bozucu olabiliyordu. O sırada Jess'in bugün hiç konuşmadığını ve solgun durduğunu fark ettim.
" Jess biraz benimle gelirmi misin? " dedim az öncekinin tam tersine sakince.
Beni başıyla onaylayıp ayağa kalktı ve birlikte yürümeye başladık. Çocuklardan uzaklaştığımızda sesizliği bozup konuşmaya başladım.
" Neyin var Jess? "
" Bir şeyim yok Brianna. " dedi bağırarak. Sadece sinirlendiğinde ismimi tam olarak söylerdi. Ve bu benim hep sinirlerimi bozmuştur.
" Ne halin varsa gör. " Diye bağırıp hızla yürümeye başladım. Kolumu kavrayan elle durmak zorunda kaldım.
" Özür dilerim An sadece biraz gerginim ve sana patladım. Ne olduğunu anlatacağım gel benimle. " Dedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Sensin
Teen FictionKim demiş bir serseri sevmeyi bilmez diye ! ¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤ "Seni sevdiğimi biliyorsun." diye dudaklarımın üstüne doğru fısıldadı. "Beni korkutuyorsun ama garip bir şekilde senin yanında kendim güvende hissediyorum." diyebildi...