TKK-36

13K 849 392
                                    


Bu bölüm ozlemelmas44 adlı kullanıcıya ithaf edilmiştir. Biraz kısa oldu ama yayınlamak istedim.  İnşallah keyifle okursunuz :):)

" Şu an  seni öpeceğim karıcığım"

Ve  Yiğit'in  sözlerinin bitmesiyle, aynı anda duyulan kapı sesi.

(Ding  Dong)

Toprak  elleriyle genç adamın göğsünden hızla ittirip, koşar adım  odadan çıktı ve hızla merdivenlere ilerledi.

" Ben bakarıııııım"

" Kaç bakalım karıcığım, ama şunu unutma evimiz çok küçük saklanabileceğin bir yer yok "

Genç kız arkasından  bağıran  Yiğit'e gülümserken alel  acele merdivenlerden inip, kapıya doğru koştu.  Kapının önüne geldiğinde derin bir nefes almıştı. Kapının deliğinden baktığında Yağmur'un geldiğini gördü.

Ahhh...

Yanakları kesin kıpkırmızıydı. Ve Yağmur onu gördüğünde mutlaka bir laf sokacaktı. Ama geç açarsa daha çok  söylenecekti.

Daha fazla beklemeden kapıyı açtı. Açar açmaz  birden arkadaşının boynuna sarılmıştı, biraz vakit kazanabilmek için. Ama Yağmur, Toprak  onu  içeri buyur etmeden,  yanaklarının kızarmış olduğunu görmüştü.

" Immm, yanlış bir zamanda mı geldim?"

Yağmur muncurca gülümsuyordu  sözlerini bitirdiğinde. Genç kız arkadaşını biraz hırpalayarakta olsa içeriye almış ve birkaç ölümcül bakış atmıştı. Çünkü merdivenlerden inen Yiğit, patavatsız arkadaşın sözlerini duyabilirdi.

Sahi merdivenlerden bu kadar sesli inmesi ne anlama geliyordu. Gülümsedi genç kız. Muhtemelen sinirlenmişti.

Yağmur hâlâ gülerken gitarını bir kenara koyup salondaki tekli koltuğa oturdu. Ama genç kız panikten o  gitarın nereden çıktığını bile soramamıştı.

Yiğit huzursuzca merdivenlerden inerken, misafirlerinin geldiğini gördü   ve kendini toparlamaya çalıştı.  Sonuçta ilk misafirini asık suratla karşılamak istemezdi.

Genç adam salona geçip, Yağmur'a hoşgeldin demeden önce Toprak'a göz kırparak  daha da kızarmasını sağladı ilk olarak. Ve Yağmur'a başıyla selam verip üçlü koltuğa oturdu.

" Evimize hoşgeldin  Yağmur"

" Hoşbulduk enişte"

Genç kız Yiğit'in arkasından hâlâ ölümcül bakışlar atarken, Yağmur başını  yüzsüzce " ne var" anlamında iki yana sallamıştı. Bu kızın  gerçekten dilinin ayarı hiç yoktu.

Yiğit duyduğu sözle iyice keyiflenmiş ve Yağmur'a bişeyler içip içmeyeceğini sormuştu.

"  Çay içebilirim, zamanım var şimdilik" dedi Yağmur gülümseyerek.   " Ben su koyayım o zaman "  dedi Toprak heyecanla. Çaydı sonuçta....

Genç kız mutfağa doğru gideceğinde Yiğit' te ayağa kalkmış " Bende yardım edeyim" demişti.

Yağmur onlar mutfağa geçmeden seslendi. "Canım ben öğle namazımı kılmadım, bana müsait bir yer gösterir misin?"

Toprak başını sallayıp arkadaşını merdivenlere doğru yönlendirdi.  Beraber yukarı çıkıp arkadaşına bir seccade açtı.

Yağmur, genç kız gitmeden ona laf  sokmayı da unutmamıştı." Hadi  siz beraber bi çay koyun bakalım" deyip göz kırptı.

Toprak gitmeden önce işaret parmağını sallayıp  tehtitler savurmuştu:arkadaşına. Bu kız bi evlensin bunların hesabını tek tek soracaktı. Ama nerdeydi  bu kızı çekecek aklı yitik!!!

Merdivenlerden inip mutfağa doğru ilerledi genç kız. Yiğit ısıtıcıya su koymuş,  yanında kaynamasını bekliyordu. Tezgaha yaslanmış kollarını da birbirine bağlamıştı.

Fazla göz göze gelmeye çalışarak bardakları hazırladı genç kız.  Yiğit 'te sessizce onu izliyordu. Dolaptan çikolatalı pastayı çıkarıp çayın yanında servis etmek için  tabaklara paylaştırdı.

Son pastayı koyarken eline bulaşan çikolatayı yıkamak için musluğa doğru ilerlemişti.  Genç adam hızlı bir hamleyle kızın bileğinden tuttu ve tezgahla kendi arasına sıkıştırdı.

Çikolata bulaşan elini tutup, parmağında ki çikolatayı dudaklarıyla temizledi.

" Annen sana çikolata bulaşan parmağı nasıl temizlemen gerektiğini öğretmemiş sanırım" dedi genç adam  çapkın gülüşünü de sergilerken.

Toprak şu an değil annesinin öğrettiklerini, adını dahi hatırlayacak durumda değildi. Elleri uyuşmuştu.
Bil hassa  çikolata bulaşan parmağı.

Şuan ki yakınlık hiç iyi değildi. Hemde hiç.  Genç adamın burnu burnuna sürtüyordu ve yukarıda yaşanmayan şey mutlak burada yaşanabilirdi.

Ve  bu uygunsuz durumun içinde olmaması gereken bir de  misafir vardı.  Eğer şu durumdayken Yağmur onları bir görürse, ölünceye kadar dilindenden kurtulamazdı.

Veeeeee

Bingooo!!!!

Çalan bir kapı zili dahaaa!!!!

Genç adam sinirle tıslayıp yumruğunu tezgaha geçirdi bir anda ve " Ben açarım"  dedi dişlerinin arasından konuşurken. Aralarında ki yakınlığı bozmadan  genç kızın gözlerine baktı.

" Aile saadetimizi bozmaya çalışan bu densizde kim acaba?"

Genç kız gülmesini zorla tutarken, Yiğit, söylenerek mutfaktan çıkmıştı.  Toprakta arkasından  kapıya doğru ilerledi.  Kimin geldiğini merak etmişti.

Genç adam kapı deliğinden bakıp gözlerini devirdi ve kapıyı isteksizce
açtı.

" Tabiki de Kerem "

" Kardeşim naber, buradan geçiyordum da bi uğruyum dedim müsaitseniz"

" Tabi tabi bizim ne işimiz olur ki zaten"  dedi genç adam sitemkarca.Toprak gülmemek için kendini zor tutuyordu. Yoksa ağır bir bedel ödeyeceği aşikardı.

  "  Eğer sorun olursa girmiyim hiç " dedi Kerem. Mahçup olmuştu.  Ama misafirleri olduğunu biliyordu. Sorun olmayacağını düşünmüştü.

Genç adam kapıyı sonuna kadar açıp eliyle  içeri geç işareti yaptı.  Kerem gülümseyerek içeri girerken Yiğit ağzının içinde, geveleyerek bir şeyler söylemişti. 

" Keşke birkaç dakika daha geç gelebilseydin"

Toprak, Yiğit'in söylediklerini duymuş  yanakları daha da kızarmıştı. Genç adam Keremle beraber salona geçerken, Yağmur' da namazını kılmış yavaş yavaş merdivenlerden iniyordu.

Kerem merdivenden gelen sesle bir anda  yönünü o tarafa çevirdi.

Ve  Yağmur, Kerem ile göz göze gelmiş, olduğu yerde donakalmıştı. Kerem'in yüzünde yine her zaman  ki çapkın gülümsemesi vardı.

" Ama yok artık yaaa"

Yağmur merdivenlerden cırlayarak inerken, Kerem her zaman ki sakinliğini korumaya  çalışıyordu.

" Aaaa sizde mi buradaydınız, ne güzel tesadüf"

" Tesadüf mü?  Ne tesadüfünden bahsediyorsun sen? "

Yağmur neredeyse Kerem' im yakasına yapışacak kadar sinirliydi. Genç kız arkadaşını tutup  sakinleşmesi için mutfağa doğru götürmeye çalıştı.

" Yağmur gel hadi çay demlenmiştir. Biz bi ona bakıp gelelim"

Toprak sürüye sürüye arkadaşını mutfağa götürürken, Kerem de üçlü koltuğa kendini atıp aptal aptal gülmeye başladı Yiğit' e.

" Ne oluyor kardeşim"

" Valla bilmiyorum ki abi. Bu kız her gördüğümde böyle sinirli oluyor "





Toprak Kokulu Kız (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin