9. Bölüm

903 137 44
                                    

 BRAD'e gelen ilk yorumun sahibine adıyorum bu bölümü. Nasıl da gözümden kaçmış bunca zamandır?

Düzenlendi (8 Mart, 2015)

   Teni sıcaktı. Ona her dokunduğumda tenine değen noktam, onun vücudundan yayılan sıcaklığı fazlasıyla kendine hapsediyordu.

 Dudaklarımı yavaşça geri çekerken yaptığımın pişmanlığıyla yanaklarım yanmaya başlamıştı. Bakışlarımı bir süre yere sabitledim. Eren'in iç çekişini duyunca kafamı kaldırdım. Bana şaşırmış gibi bakmıyordu. Zoraki bir gülümsemeyle kolumu tutup boynuma doğru eğildi ve "Bu neydi şimdi,"diye sordu. Bana sert davranmıyordu, eğer bir anlaşma yapmış olmasaydık beni herkesin içinde rezil edebilirdi.

 Omuz silkip gülümsedim. Gözlerimi onunkilere kenetlemiş bir duygu kıvılcımı arıyordum. Mutluluk, şaşkınlık ya da sinir... Ama hiçbiri yoktu.

 Eren dudaklarını birbirine bastırıp çevresine kısaca göz attıktan sonra yine bana doğru döndü "Bunu Ozan'ı kıskandırmak için yaptığını söyleme bana,"dedi. 

 Cevap vermek yerine dudağımı ısırdım.

 Eren alayla gülüp önümde ilerlemeye başladı. Peşinden adımlarımı hızlandırarak ona yetiştim.

 "Kızın ağzını yalıyordu," dedim. Bunun söylenecek en akıllıca şey olmadığını ağzımdan çıkar çıkmaz anlamıştım. Eren bana hiçte şaşırmadığını anlatan bir ifadeyle bakıyordu.

 "Ne bekliyorsun,"diye sordu "Peşinden koşmasını falan mı? Sadece basit bir hoşlantıydın onun için! Bak seni çoktan unutmuş bile." Son cümleyi söylerken omuz üzerinden arkasına, kızla yiyişen Ozan'a, baktı. 

 İç geçirdim ve gülümsemek için dudaklarımı zorladım "Her neyse,"dedim "Onun adına seviniyorum."

 Koca bir yalan.

 "Umarım o kızda aradığını bulur,"dedi Eren. Sesi dümdüzdü.

 Okulun giriş kapısının önüne geldiğimizde Eren ellerini birbirine sürterek "Kazağımı hafta içi getirirsin. Seninkini de sana ulaştıracağım, emin ol. Ve sakın bir daha bana bir cetvel boyundan fazla yaklaşma. Bu sinir bozucu," dedi. Zoraki bir gülümsemeyle önüme geçip okula girdi.

 Dudaklarımdan alçak bir "Peki,"çıksa da ses sadece kafamın içindeymiş gibi hissettim. 

 Gerçek şu ki, Eren'i sadece uyurken sevebilirdim. O sadece gözleri, savunma duygusu kapalıyken masum oluyordu. Aslında çoğu insan uyurken daha sevilebilir. İnsanlar gözleriyle birlikte içlerindeki tüm duyguları da açıyorlardı ve duygular insanları sevilemez yapıyor.  Bu yüzden uyumayı, uyuyanları seviyorum. Uyurken sevilmemek için bir bahane yok çünkü.

  Tüm okul günü boyunca kitaplarımı değiştirmek için dolabımda verdiğim kısa molalar dışında sınıftan ayrılmadım. Akşam yaşananlar omuzlarıma yorgunluk kütleleri halinde çökmüştü. Beynim düşünürken zorluk çekiyordu. Sırf bu yüzden tüm reflekslerimi ve sinir merkezimin otoritesini iştahıma bıraktım. Sahip olduğu güçle beni ayakta tutabilmişti  fakat son teneffüs beni sıkıntıya sokunca insanlardan biraz uzak kalmak için okul tuvaletlerinden birine girdim. Kapıyı arkamdan kapatıp kısa ve kesik nefesler alarak sırtımı kapıya yasladım. Yüzümü ter basmış, elimde tuttuğum kitaplar birden ağırlaşmaya başlamıştı. 

"Bırak Ruhun Aşka Düşsün"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin