♪23♪
Calum'ın gelmesinden yarım saat kadar sonra, doktor çıkmıştı.
Annem ölmemişti, onu kurtarmışlardı.
Onu başka bir odaya geçtiğinde görebilmiştik ve gerçekten kollarındaki sargı bezlerine dahi bakmadan direk ona sarılmıştım.
Ve o beni itmişti.
Bizi istemiyordu. Söylememişti ama şimdi, ablamın yanına gidiyordu. Bizi sevdiğini söyleyip, bizi bırakıyordu. Hastaneden bugün çıkmıştı ve ilk gününde gidiyordu.
Gözleri hep Calum'ın elini sıkan elimdeydi ama çok saçma davranıyordu. Bizi seviyorsa neden gidiyordu?
Balo zamanı bile burada olmayacağını söyleyip, ona fotoğraf atmamı istiyordu.
Ama... Beni bırakıyordu.
Calum ve Troye ile beraber eve girerken, acaba beni kurtarma demesine rağmen onu kurtarmam yüzünden mi böyle davranıyordu?
"Bize bakabilirim, yüzünü asma."dedi Troye kolunu omzuma atarak. Beni kendisine çekerken de elimi Calum'ın elinden çekip Troye'un beline koymuştum.
Ona sarılmak her zaman iyi gelirdi. Sadece ona değil, herkese sarılmak.
Ama o en çok benim sarılmalarımı seviyordu çünkü ailemize önem veriyordu. Gerçek anlamda.
"Annemiz o bizim."diye mırıldandım kısık ses tonumla.
"Bırak kendisine gelsin, kendisini kötü hissediyor olmalı. Sonuçta onu o halde gören sendin, senden... Utanıyor."
"Böyle bir şeye hiçbir zaman ihtiyaç duymamıştık, başka bir şehre gidecek kadar onu utandırdım mı?"
"Onu en güçsüz haliyle gördün, bu çok normal."diye mırıldandı Calum. "Zaman tanı, iyi olup yanına gelecek."
"Bizi bıraktı."diye mırıldandığımda, Calum saçlarımı okşadı. Troye da alnıma tatlı bir öpücük kondurup iç çekti.
"Bizi bırakmadı, telefon açtığımızda anında cevap vereceğine eminim. Bunu şöyle de düşünebilirsin; torununu ziyarete gitti, kızını özledi. Tamam mı?"
Troye'un sözleriyle kafamı sakladım ve biraz daha kollarımı sıklaştırdım.
O gitmemişti, sadece ablamı özlemiş ve onu ziyarete gitmişti.
* * *
Troye şöyle demişti: "Sanki, arada yaptığı birkaç günlük kaçamaklardan biriymiş gibi düşün, ancak bu şekilde kafanı ondan uzaklaştırabilirsin."