Henüz 16 yaşında genç bir kızdım. Adım ise Rüya'ydı. Annemi hayatım boyunca görmemiştim sadece bu zamana kadar gördüğüm bir fotoğraf ile yetinebiliyordum anne sevgisine.
Annem ben küçükken kansere yakalanmış ve kansere yenik düşerek ölmüş. Bu zamana kadar anne sevgisi nedir hiç tatmadım. Babamda annemi çok sevdiği içi birdaha evlenmek istememiş.
Lise 2 öğrencisiydim. Okulumun en gözde, en çalışkan ve en başarılı öğrencisiydim. Okulumdan ayrılmak zorunda kalmıştım çünkü babam bir polisti ve tayini küçük bir kasabaya çıkmıştı. Nasıl olurda en yakın arkadaşlarımdan ayrılabilirdim. Ve gün geldi çattı işte o an geldi.
Taşınmak istemiyordum hele de o küçük kasabaya. Yeni okul, yeni arkadaşlar ve yeni komşular. Her ne kadar babama gitmeyelim diye yalvarsam da babam; "Kızım bende gitmek istemiyorum ama buna mecburuz." Demekten başka bir şey söylemiyordu.
Ve taşınmak için herşeyi kolilere yerleştirdik babam ile birlikte. Tek yapmamız gereken eşyaları taşıyacak kamyonu beklemekti. Bu süreçte bende mahallemde ki arkadaşlarımla vedalaşmak için kapıdan çıkacaktım ki. Gözlerim yaşlarla dolmuştu çünkü Panoda asılı duran annemin fotoğrafı gördüm.
Nasıl olurda onu unutabilirdim? Ya onu orada bırakıp gitseydim. Anneme dair bir tek o fotoğraf vardı elimde. Göz yaşlarımı sildikten hemen sonrasında kapıdan dışarı çıkacaktım ki,
Arkadaşlarım evin bahçesinde beni bekliyorlardı onları görür görmez tekrardan doldu gözlerim. Arkadaşlarım ağlama Rüya dedikleri ile birlikte arkadaşım Berna göz yaşlarımı sildi. Onlardan nasıl ayrılabilirdim. Çocukluğumdan beri aynı mahallede oturuyorduk.
Onlardan ayrılmak bayağı zor gelicekti bana derken işte evimizi taşıyacak o kamyon gelmişti. Babam arabanın gelmesi ile bahçeye çıktı ve adamların yanına gitti bende o sıra arkadaşlarım ile vedalaşmaya başladım.
Evde ki bütün eşyalar yavaş yavaş kamyona yüklenmeye başlamıştı. Karşı komşumuz olan Selma teyze taşındığımızı görmüş ve yanımıza gelmişti. Selma teyze annemin en yakın arkadaşıydı. Arkadaşlarım bir yana ama Selma teyze kadar kimseyi özlemiycektim çünkü Selma teyze bana hep annemi anlatırdı. Selma teyzeylede vedalaşırken bütün eşyalar kamyona yüklenmişti.
Evimize daha doğrusu eski evimize son bir kez daha bakmak istemiştim belki bir daha hiç gelmeyecektim. İçeri girdim öncelikle kendi odama bakmak istedim yavaş yavaş odama gidiyordum ve odama gelmiştim. Bu odanın, bu duvarların ve bu tavanın dili olsada anlatsa her gece anne sevgisi için ağladığımı. Hoşçakal odam dedikten sonra evin diğer odalarını gezmeye başlarken babam; Rüya hadi kızım gitme vakti geldi. dedi ve oda turları bittikten sonra babamın yanına geldim.
-Selma teyze henüz gitmemişti, bizi yolcu etmek için bizi beklemiş. Selma teyzeye sımsıkı sarıldım ağlamaklı gözlerimle. ''Kendine iyi bak Rüya, Sakın derslerini ihmal etme ve yaz tatillerinde buraya gelmeyi ihmal etme'' dedi. Selma teyze ona sonkez sarıldıktan sonra arabamıza binmiştim babam ile birlikte. hoşçakal Evim, hoşçakal Küçüklüğüm ve hoşçakal anılarım.
-
Selam!! İlk bölüm için heyecanlıyım. Uzun zamandır kafamda dönüp duran bir kurguyu yazıya dökmek harika bir duygu!
DÜŞÜNCELERİNİZİ GERÇEKTEN MERAK EDİYORUM. BU DEVAM ETMEK İSTEDİĞİM BİR HİKAYE.
LÜTFEN YORUM YAPIN.
Seviliyorsunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Aşk
Teen FictionKarşımdaki slüetin ne olduğunu çözmeye çalışırken buldum kendimi. İnsan? Hayır, hayır. Nasıl bir insan oradan oraya hızla hareket edip, eşyaları dokunmadan hareket ettirebilir? Kesinlikle insan değildi. Peki... Canavar? Hah! Saçmalama Rüya! O bir...