Selam.
Biraz ani olsa da bu bölüm FİNAL arkadaşlar. Size daha önce şu bölümde final yapacağız demedim ama tahmin edenleriniz oldu. Artık yeter ha, ne dersiniz?
Uzun bir vedadan önceki son bölüm sizi bekliyor. Hadi bakalım, son kez;
Keyifli Okumalar! :)
°Zeynep°
-Demir'in birinci yaş günü-
Bir tesadüfün ya da eğer öyleyse ona ömür boyu minnettar kalacağım kaderin sayesinde, o gece Kerem'in sesini duymam ve devamında gelişen olaylar benim asıl gerçek hayatımın başladığı zamanlardı. Ondan önce sanki yaşamıyordum. Bambaşka bir hayatım vardı ve aklımın ucunda dahi bir gün iki çocuk annesi olacağım yoktu. Zamanında eğer hamile kalırsam istemediğim birinden aldırırım diye bile düşünmüştüm ama aşk ateşine düşmem bunun ne kadar saçma bir fikir olduğunu bana gayet net göstermişti. Bir bebek aldırılmayacak kadar masumdu ve sevdiğinle senin ortak noktanız olan bir bebek bunu asla hak etmezdi.
O gün midem bulanmayabilirdi ve arabamı daha başka bir yerde durdurabilirdim. Ya da gecenin başında arkadaşlarımın beni çağırdığı o bara gitmeyebilirdim.
Kerem'in sesini duymayabilirdim. Sesini duysam da adını bilmesem bu o diyemezdim. Sonuçta kim ilk kez duyduğu bir yabancının sesini kesin olarak tanıyabilirdi ki? Ya da Kerem'in babası onu bir psikologla görüştürmek için zorlamayabilirdi. Kemal Bey ve Ahmet babam arkadaş olmadığı için Kerem başka birine gidebilirdi. Meslekten bahsedince de birkaç yıl sonra bana özel bir yer açmaya karar vermiştik Kerem'le. Çocuklarla ilgilenmek çok iyiydi hoştu ama bana göre de değildi objektif olarak düşünürsek. Onları bırakacak değildim, zaman zaman görüşmeye devam edecektik, hatta bu işe daha kapsamlı girip başka kurumlara da gönüllü olarak gitme planlarım vardı ama ben sürekli salak kocalarından yakınan, o deli kadınları da, ergenlerin bitmek bilmeyen sorunlarını da, yaşıtım gibi birilerini dinlemeyi de daha çok özlemiştim. Bu özel yer açma işi de Kerem'in aklına daha çok yatmıştı. Maksadının yedi yirmi dört yanıma gelmek olduğunu sanki bilmiyordum.
Bunları düşününce, birbirimize bu kadar uyup da birlikte onca şey yaşayınca bunca insan arasından bizi birbirimize çeken bir şeyin kesinlikle olduğuna inanmamak imkansızdı. Ve o şey bu hayatta beni içine alan en güzel şeydi.
Zamanın hızlı geçtiğini hep söylüyordum ama geçen her an bana yeni ve güzel bir şey getiriyordu artık onun elimden kayıp gitmesinden bile korkmuyordum. Her şey hayatın bir anlamı varsa güzeldi ve benim için hayatın üç anlamı vardı artık. Kocam, kızım ve oğlum.
Hepsi birbirinden değerli o taparcasına sevdiğim insanlar olmasa hayat benim için boştu. Belki eskiden, çok küçükken herkesin değer verdiği şeyler farklı olabilirdi. Herkes ilk olarak anne babasını hayatının anlamı yapardı belki ama ben bunu yapamamıştım. Sözde babam olarak gözüken o iğrenç adamdan kurtulma günüm belki de benim için daha anlamlıydı. Annemle epey yılı kaybetmiştik ama geç de olsa birbirimize yeniden kavuşmamız anlamlı bir kavuşmaydı.
Zamanında çok küfrettiğim hayatın benden aldıklarının yanı sıra bana verdiği o şahane arkadaşlar beni anlamlı kılan varlıklardı. Hepsi de kalbimde güzel bir yere sahiplerdi ve gerçek dost denilince gösterebileceğim arkadaşlarım olduğu için ben de gerçekten şanslıydım.
Bazen o anda olmuyor diye kızdığımız bir şeyin sonradan olacağını hesap edemezdik. Kerem'le ben de epey zorlu yollardan geçmiştik. Onun kalbini ilk kırdığımda ya da o beni ilk yaraladığında hayatım bitiyor sanmıştım. İlk ayrılışımız benim nefesimi kesecek kadar zor ve yıpratıcıydı. Ona yaptığım haksızlıkların da farkındaydım, o da beni zamanında fazlaca yaralayarak bunu ödetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz [ZeyKer]
FanfictionArabanın kaputuna yaslanmak için adımımı attığımda karanlık ve boş sokakta yankılanan sesleri duydum. "Sen kimsin lan? Ha kimsin söyle! Ne hakla bana böyle şeyler dersin?" Yönümü değiştirip kapının kolunu tuttum ama açmadım. İçimdeki dürtü beni...