Odamda öylece uzanmış tavanı izliyordum. Birden kapı açılınca istemsizce irkildim. Kim acaba diye düşünürken Cem olabileceğini hatırladım. Büyük ihtimalle Cem di gelen. Gidişinin üzerinden 1 saat 22 dakika geçmişti. Kapı tekrar sessizce kapandı. Ayak sesleri odama doğru iyice duyulur hale geldi. Kapının kolu hareket edince gözlerimi kapadım. Kapı açıldı. Bi süre sonra tekrar sessizce kapandı. Gittiğini varsayarak gözlerimi açtım kapıdan tarafa baktım. Dediğim gibi gittiğini varsaymıştım. Çünkü Cem kollarını birleştirmiş kapının önünde duruyordu. Numaracı!
"Tam da tahmin ettiğim gibi uyumuyorsun "
Cevap bekler gibi konuşsa da ben konuşmayacaktım. Konuşmam için yalvaracaktı. Ben konuşmayacaktım.
"Öykü hanım konuşmama yemini ni devam mı ettiriyor ? "
"Peki öyleyse. Zaten hep senin sustuğun zaman konuşmayı tercih etmişimdir. Nasıl sa benim de uykum yok biraz sohbet edeyim. "
Izin almak gibi bir huyu olmadığından gelip yatagimın ucuna oturdu. Her iddaasına vardım. Beni sinirlendirerek konuşturmaya çalışacaktı. Ama Öykü bunu yer mi ? Yemez.
" Evet Öykü hanım. Pardon. Hanım kelimesi ağzımdan kaçtı. Nerde kaldım hah Öykü diyordum. Bakıyorum da ağlaman durmuş. Sana hep ağlama diyorum ağlıyorsun. Sonra göz altların şişiyo morarıyo falan. Seni bu halinle bizim bakkalın çırağı bile beğenmez. Biraz bak kendine. Bana bak mesela. Ne kadar yakışıklı ve karizmatiğim. Siz kızlar tonla boya kullanıyorsunuz güzel olmak için. Biz erkekler in ihtiyacı yok. Biz doğuştan yakışıklı yaratılıyoruz. Gerçi her erkek de benim gibi olamaz ama neyseee "
Ay ukalaaaaa. Tipine de bakmadan konuşuyo karşımda. Doğuştan yakışıklıymış. Benden başka kim bakar acaba sana.
"Şimdi sen konuşmuyorsun ama ben içinden geçenleri geçenleri tahmin ediyorum. Şu na ne kadar tatlı sempatik biri olduğumu düşünüyorsun. "
Hıhı evet aynen..
"Öykü şu an aklımda öyle bişey var ki. Konuşmazsan bunu zorla yapmak zorunda kalacağım. Sana bunu yapmak istemiyorum. Zorlama beni. "
Kuru tehdit.
"Konuşmuyor musun ?"
Ne münasebet
"Tamam sen istedin bunu. "
Ne yapacaktı yine bu öküz ? Diye düşünürken ayağa kalkıp kolumdan çekmeye başladı. Ben her ne kadar dirensemde beni yataktan kaldırdı. Bağırmak istiyordum ama konuşamazdım. Beni ayağa kaldırdıktan sonra salona doğru sürükledi. Şaka değil resmen sürükleniyordum . Vestiyerden montumu alıp giydirmeye çalıştı. Ben ise kollarım bağlı inatla giymiyordum.
"Seni güzellikle ya da zorla fark etmez bu evden çıkarcam . Montunu giy bence soğuğa pek gelemezsin malum. "
Biliyordum çıkaracaktı zorla. Ama montumu giymeyecektim. Annem beni ona emanet etti. Donmama göz yumamaz beni eve getirirdi. Montunu giymedim.
"Pekala sen bilirsin."
Kolumdan tekrar sürüklemeye başladı. Kapının önüne geldiğimizde ayakkabılarımı giydirmeye çalıştı. Keşke bu anın bi fotoğrafını çekebilseydim. Tüm herkese rezil ederdim diye düşünüp güldüm. Bunu görmesini istemediğimden tekrar somurtmaya devam ettim. Ayakkabılarımı da giydirdikten sonra elimi tutup merdivenlerden inmeye başladı. Yanlış söylemedim resmen elimi tutuyordu şu an.
Dışarı çıkıp arabaya doğru ilerledik. Beni ön koltuğa otutturup kemeri mi bağladı.
"İnmeye kalkarsan annene evden kaçtığını söylerim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Ölümsüzlüktür
Genç KurguHayatında bir defa bile gercekten sevilmemiş olan genç kızı sevebilecek tek bi kişi vardı. Varlığını ısrarla yok eden Cem Göksoy. O ne kadar bitirdiğini düşünsede karşısında küllerinden doğan bi genç kız vardı. Ve fısıldadı kulağıma; "Ben seni yak...