26.Bölüm

44.8K 1.2K 111
                                    


Bundan sonra gelsin uzun bölümler... Söz verdiğim gibi ve yine gecenin bir saati yeni bölüm sizlerle... Multimedyaya bakın mutlaka. 

Gecenin ilerleyen saatlerinde açlığımı hissetmiş ve Murat'ın getirdiği yemeklerden az da olsa bir şeyler yemiştim. Bu oda bile gözümde bir barınak olarak canlanmıyordu. Burayı kendime yuva değil Murat'ın da dediği gibi hapishane bellemiştim. Artık ne gelen Nur'un önemi vardı benim için ne de gülen Sevim teyzenin.

Bu evde istenmeme rağmen Murat'ın beni inatla bırakmaması delirmeme iyi bir nedendi. Eskisi gibi Nur ile sohbet etmiyordum. Sevim teyze ile sohbet arayışı içerisinde de değildim. Değişken hallerime sadece Nur tepki göstermişti. Kısa bir süre yanıma gelmeye devam etse de bir hafta öncesine kadar odaya gelmeyi de bırakmıştı.

Yemekleri genelde o getiriyordu fakat asi ruhuma sabredemeyip bu görevden de vazgeçmişti. O benden ben ise Murat'a ait olan her şeyden bıkmıştım. En azından o benden uzaklaşabiliyordu. Ama ben yerimden bir milim dahi oynayamıyordum. Buna iznim yoktu.

Bunu kaçma deneyimlerimle teyit etmiştim...

Günün devamında yaşadığım tek heyecan ve şaşırtıcı şey hastalığımın bitmiş olmasıydı. Kanamamın çok az ve kısa süreli olması korkutsa da yaşadığım stresten dolayı aksayacağını anlamıştım. Birkaç kez başıma gelen bir durumdu. Ortaokulda ve lisede girdiğim son sınavlarda heyecan ve stresten hastalığım aksardı.

Fazla heyecan yapmam vücudumun dengesini etkiliyordu. Böyle olması daha rahat olacaktı. Günüm aksayacak bir sonraki hastalığımı daha ağrısız geçirecektim. İşime geliyordu doğrusu...

****************

Bir sonraki aya kadar odada yaşamaya devam ettim. Evet, hala nefes alıyordum. Nur yanıma gelmeye başlamıştı. Koca evde sıkıldığını söyleyerek odaya dalmıştı. Hiç konuşmasam da tüm gün benimle birlikte oturuyordu. Çoğu zaman konuşma çabalarını kıramıyordum ve onunla iletişime geçiyordum.

İçimde filizlenen bir mutluluk olmasa bile Nur ile Bahar'ın yokluğunu doldurmaya çalışıyordum. Aylardır aklımda olan tek şey, Bahar'ın hala beni bulmamasının ne kadar garip olduğuydu...Buradan kurtulduğum da bunu bile sorun etmeyecektim gerçi. Tek isteğim arkadaşıma kavuşabilmekti.

"Buraya geleli ne kadar oldu Nur?" Elinde ki fasulyeyi kırmayı bırakıp bana baktı. Sevim teyzenin ayıklaması için verdiği fasulyeleri odaya kadar getirip yanımda kırmayı tercih etmişti. Onu uğraştırdığım için buruk hissetsem de yapmak istediğim bir şey yoktu. Enerjimi yok ediyordu bu esaret.

"Üç ayı geçmiştir."

Yataktaki örtüyü üzerime daha çok çekip "Zaman hiç geçmedi," diyebildim burukça. Yorgun nefesim içeriye giren rüzgârla buluşunca sükûnet sardı odayı. Uykum gelmeye başlamıştı.

Nur'dan ses gelmeyince koltuğa kaydırdım bakışlarımı. Elindeki fasulyeyle birlikte üzerimde olan gözlerini çekti. Kafasını salladı yavaşça.

"Haklısın. Geçmedi," dedi burukça. O da burada hapsolmuş sayılırdı. Tüm yazı burada geçmişti. Yaz bitmişti. Karşıdaki ormanda ağaçların yaprakları solmuştu bile. Hava eskisi gibi sıcak değil rüzgârlıydı.

Geceleri esen uğultulu rüzgâr korkmama sebep olmuyor değil. Gece ayazı dedikleri o saatte açığa çıkıyordu. Camdan bakmak bile olağanüstü bir beceriydi benim için.

Karnıma giren sancı yine sinirlerimi bozmuştu. Koca bir aydır hastalığımın gelmesini bekliyordum. Gelen tek şey kısa aralarla kanama ve hafif sancılardı. Artık hastalığı tam olarak geçirip kurtulmak istiyordum. Oldukça asabi olmamı da buna bağlıyordum.

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin