"Bugün neden bu kadar güzelsin buzdan kadınım?"
O anki sesi içimin titremesine sebep olsada kendimi hemen toparladım ve yüzüne bakmadan sırama yerleştim.
Gözlerini asla üzerimden çekmiyordu bunu hissedebiliyordum, cesurca bakıyordu sürekli yüzüme ama ben bakmıyordum. Kızgınlığımı hissetmesini istiyordum. En baştan hissedememiş olması veya hatasını bilmiyor olması zaten fazlasıyla ilginçti.
Sınıf kapısından içeri hocanın girmesiyle beynime doluşan düşüncelere kuvvetlice üfledim ve dağıttım. Belkide okul hayatım boyunca ilk kez dersi dinlemeye, derse odaklanmaya çalıştım çünkü bu benim için yanımda oturan ve hala gözlerini üzerimde hissettiğim Araf'tan kaçma yoluydu. Becerebildiğim kadarıyla uygulamaya çalışıyordum. Tam olarak kendimi odaklayabildiğim sırada Araf minik bir not kağıdını sıranın üzerinde sürterek benim tarafıma doğru bıraktı. İçimdeki ses"Açma Elif, görme!" diye diretsede dayanamadım ve katlanmış minik kağıdı açtım.
"Neden bana böyle davranıyorsun güzelim?" yazıyordu. Cevap vermemeyi düşünsemde neden gittiğini merak ettiğimden alelacele yazıp ona uzattım kağıdı ve tekrar gözümü tahtada artık anlayamadığım şekiller çizen hocaya çevirdim.
"NEDEN GİTTİN!?"
Kağıt tekrar elime ulaştığında yazdığı şey içimdeki kara bulutun üzerine çamaşır suyu dökmüştü adeta.
"Bana ilk gelişin, beni ilk kabullenişindi. Bu fırsatı kaçırmak istemedim ve sabahın köründe babamla okulda buluştuk. Sınıfımı değişebilmek için. Ya da diğer bir değişle, sana yakın olabilmek için..."
Cevabı beni tatmin ettiğinden yeni bir şey yazma gereği duymadım ve kağıdı buruşturup avucumda sıkıştırdım, tahtadaki hocayla ilgilenmeye devam ettim. Artık daha mutlu hissettiğimi inkar edemezdim, tıpkı artık ondan hoşlanıyor olduğumu inkar edemeyeceğim gibi. Ve artık Araf'a karşı daha yumuşak davranıyordum. İstesemde sertleşmem zorlaşıyordu zaman geçtikçe.
Öğlen arası geldiğinde beraber kantine indik. Araf bir hamburger istemişti bende bir tost yiyecektim ve kantin sırasına girdim. Araf'sa centilmenliğini konuşturmuş geçip bi masaya oturmuştu bile... Zil çalar çalmaz indiğimizden uzun süre sıra beklemeden istediklerimi alabilmiştim. Araf'ın oturduğu masaya yöneldim. Ama masada iki kız daha oturuyordu. Masanın başına gidip dikilmek zorunda kaldım çünkü ellerim doluydu ve yalnızca üç sandalye vardı. Kızları şöyle bir süzdükten sonra Araf'a döndüm.
-Arkadaşların mı?
Daha o ağzını açamadan kızlardan Araf'a fazla yakın oturanı atladı.
-Daha fazlasıyım. Araf'ın eski sevgilisiyim.
dedi. Kibiri gözlerinden okunuyordu ve bu beni çileden çıkarmak için yeterliydi ama amacının bu olduğunu düşündüğümden sakin kalmaya çalıştım. Elimdekileri masaya bıraktım ve sağ elimi kıza uzattım ve sahte bir gülümseme yerleştirdim yüzüme.
-Memnun oldum ben Elif. Araf'ın yeni sevgilisiyim.
Sesim yeterince iğneleyeciydi. Az önce söylediğime Araf'ın tepkisini merak ediyor ama cesaret edip bakamıyordum ona. Kızdan gözlerimi ayırıp şaşkınlıkla sıktığı elimi geri çektim ve göğsümün altında kollarımı kenetledim. Kızda bir hareketlenme göremeyince devam ettim.
-Tanışma faslımız bittiğine göre ve sen artık eskidiğine göre, uza.
-Kelimelerini seçerek kullan yoksa sana tek tek seçtiririm!
diyip bir hışımla yanındaki arkadaşını da alıp kantinden çıktı.
Bense kızgınlıkla gaza gelip söylediğim lafın utancından Araf'a bakamadan sandalyeye oturdum.
-Bana baksana sen küçük hanım.
-Ne var Araf, hamburgerin yeterince soğudu konuşacağına ye hadi.
dediğimde ona değil elime alıp bir iki ısırık attığım tostuma bakıyordum. Cevap vermesini beklediğim Araf'sa ellerini yavaşça oturduğum sandalyeye attı ve beni kendine doğru çekti. Yüzümü yüzüne çevirdi aptal bir gülümsemeyle bana bakıyordu.
-Demek yeni sevgilimsin hmmm,
dedi ve ben donup kalmışken elimdeki tosttan bir ısırık aldı. Tek kaşını kaldırmış zafer kazanmışçasına bakıyordu.
-Biliyorsun onu gaza gelip söylediğimi ya sen ne fırsatçı bir adamsın!
-Hiç kızıyormuş gibi triplere girme güzelim. Asıl sen fırsatçısın bahaneyle iki dakikada teklif dahi etmeden gül gibi oğlanı sevgili yaptın kendine.
Sinirli gibi davranmak istesemde beceremedim ve onun bu tavırlarına güldüm.
Aldıklarımızı yedikten sonra sınıfa geçip kalan sürede uyumaya karar verdik ve beraber üst kata çıktık. Ben önce lavaboya uğrayacağım için Araf önden sınıfa geçti. Lavaboda saçımı başımı düzelttim artık Araf'ın yanındayken görüntüme dikkat etmek istiyordum. Ardından çıktım ve koridorda sınıfa doğru yürürken başka bir sınıfın kapısı açıldı ve birisi kolumdan tutup beni içeri çekti. Ne olduğunu göremeden sırtımı duvara çarptım. Acısını es geçip ne olduğunu anlamak için kafamı kaldırdığımda o Araf'ın yanına gelen kızı gördüm, sınıfta sadece o ve ben vardık.
-Merhaba prenses Araf'ın yanında tam tanışamadık, yalnızken de dilin uzun mu merak ettim.
-Evet uzun. Kısaltsana.
dedim ve sırtımın da acısını çıkarmak istercesine kızın koluna yapıştım,gözlerim istemsizce büyümüştü sinirden hissedebiliyordum ama engel olamıyordum.
-Bana bak küçük fare, sen kendini ne sandın? Araf'ın eski kırığı olman sana bana yaklaşma hakkını vermiyor! Senin gibileri iyi bilirim lafa gelince esip gürlersin ama birazdan şu kolunu bıraktığımda koşup annene ağlarsın. Sen ne akılla ne sebeple kimi korkutacağını sanıyorsun? Şuan seni sakince uyarıyorum ama seni eğer bir daha etrafımızda görürsem mahvederim. Öyle bi hale gelirsin ki burdan evine yürüyecek halin kalmaz. Aklını başına topla illa birine bulaşacaksan bundan sonra iyi seç kime bulaşacağını! Yoksa fareleri kapana düşürmeyi iyi biliriz.
dedim ve bıraktım kolunu. Tam arkamı dönüp çıkacakken tekrar ağzını açmak gibi bir gaflete düştü üstelik bağırıyordu bu sefer.
-Benim en azından koşup ağlayacak annem var. Sana acımıyor değilim.
Geri dönüp boğazına yapıştım.
-Seni tam burda gebertirim kimsenin ruhu duym...
derken Araf aniden sınıfın kapısını açtı ve bağırarak bana koştu.
-Elif durr!
Araf'ın bana koşuşu sanki git gide uzuyordu. Sesi kısılıyordu. Onu gördüğümde mideme konan kelebekler bu sefer beynime hücum etti. Uyuşuyordu. Daha fazla ayakta duramadım ve yere kapaklanacakken onun kollarında buldum kendimi. En son kokusunu aldım ve yüzüne baktım net değildi, git gide bulanıklaşıyordu sonrasıysa tamamen karanlık...
MERHABA ARKADAŞLAR :) YİNE YENİ YENİDEN BEN GELDİM!! ÇOK ÖZLEDİM SİZİ ELİF'İ VE ARAF'I BU YÜZDEN KENDİMİ BİR ANDA BÖLÜMÜN İÇİNDE BULDUM :) ÖNCELİKLE BÖLÜM TAM İSTEDİĞİM GİBİ DEĞİL AMA BİR ÖNCEKİ BÖLÜMDE KISA OLDUĞUNDAN ÇOK BEKLETMEDEN SİZE YENİ BÖLÜM ATMAK İSTEDİM ÇÜNKÜ FAZLA ZAMAN GEÇİNCE HAKLI OLARAK HİKAYEYİ UNUTUYORSUNUZ. BU ARADA BÖLÜM MÜZİĞİMİZ TOKİO HOTEL FEEL İT ALL. BEN ÇOK SEVİYORUM VE ÖZELLİKLE KIZLARIN TARTIŞMA KISMINA ÇOK YAKIŞTIRDIM ORADA DİNLERSENİZ DAHA ETKİLİ OLABİLİR. VE AŞAĞIYA SOSYAL MEDYA HESAPLARIMI BIRAKIYORUM BANA BURALARDAN ULAŞABİLİRSİNİZ. ELEŞTİRİLERİNİZİ BEKLİYORUM. YALNIZ BURDAN GÖRÜP MSJ ATANLAR WATTPADDEN OLDUĞUNU İLK MSJDA BELİRTSİN. NEYSE SİZLERİ SEVİYORUM ÇOK ÇOK ÇOK <3 İYİ OKUMALAR :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
Novela Juvenil"Herşey olmaktan bıkmadın mı? Benimle gel ve hiç olalım." Hayatı bazen umursamadan yaşamak gerek. Eğer insan ölümlüyse bu dünyada hiç bir hayal bırakmamalı arkasında. Sadece anılar kalmalı. Umursama ve yaşa! Bugün herşey olma. Hiç ol, görünmez...