Bölüm 15

329 90 70
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Kapısı açılan asansörün içinden kulağına yapıştırdığı telefonla birkaç küçük adım atıp ''Para çekmek şimdi mi aklınıza geldi ?Defalarca söyledim. Böyle bir durum da hiçbir banka tek kuruş vermez. Bırak bankadaki parayı. Kumarhane kasalarından gelenle idare ederiz bir süre'' diyerek. Öfkeyle bağırıp çıktı. '' Boş ver çocukları. Onlar iyi ve güvende. Sen gemiyi halledebildin mi?'' Diye sorup,
Oldukça dar olan beyaz bir koridorun sonunda ki beyaz kapıya doğru küçük adımlarla yürümeye başladı. ''Ne demek halledemedim. Biz yıllardır bugün için hazırlanmadık mı?'' Diyerek kapıyı öfkeyle açtı ve ''Tamam Aslı, para gibi onu da ben hallederim. Sen şimdi neredesin? Pasaportun yanında mı? Onu söyle'' diye sorup. Öylece durdu. Hastane otoparkının kapısı önünde ki kendisini bekleyen kalabalığa doğru bakıp ''Yeter Aslı tamam duymak istemiyorum. Seni arayacak adamlara hangi bankada olduğunu söyle seni oradan alacaklar doğruca şirkete geç ne kadar kıymetli evrak ve para varsa al ve adamlarla birlikte şirketten ayrıl bir de pasaportunu unutma Rum kesimine geçiyoruz.'' diyerek telefonu kapattı.

Telefonunu kapatmasıyla kalabalığın arasından sıyrılarak yanına gelen iki adamın suratlarına endişeli gözlerle baktı. Adamların arkasındaki kalabalığa hızlıca tekrardan göz gezdirdi ve önünde duran bıyıklı adama sert bir şekilde tekrardan bakıp,

"-Kaç kişi var burada Recep?" Diyerek bağırdı.

Çekingen bir ifadeyle gözlerini İsmet'ten kaçıran orta yaşlardaki siyah takım elbiseli adam,

"-Kırk iki abi "dedi.

Birkaç adım kapıdan uzaklaşıp önünde duran adamlara doğru yaklaşarak,

"-Oyun mu oynuyorsunuz siz benimle lan? Kaç yıldır kaç tana adam besledik. Nerede diğerleri? Behçet nerede? Fırat ve adamları neden yok burada?" Diye sordu.

Üzerine doğru gelen İsmet'i görünce birkaç adım geriye gidip kafasını öne eğerek ceketinin düğmesini ilikleyen Recep yutkunarak ,

-Abi burada olanlar bizim çocuklar, nasıl olduğunu bilmiyorum ama Behçet bir şekilde İbrahim beyin vurulduğunu duymuş. Dedi.

''Kendisine hiç sıkan olmamış mı? Kendisine hiç kurşun girmemiş mi Recep? Vuruldu diye öldümü İbrahim bey? Hayır, yaşıyor. Ne olmuş yani vurulduysa'' diyerek kudurmuş bir köpek gibi ağzından saçılan salyalar eşliğinde ''Biz abimin vurulduğunu saklamadık ki abim vurulduysa ben buradayım. İbrahim beyin vurulması neyi değiştiriyor? " deyip birkaç adım daha atarak Recep'e biraz daha yaklaştı.

Uzun suredir yanında çalıştığı Çıplak İsmet'in öfkeyle üzerine yürüdüğü insanlara ne yaptığını bildiği için istemsizce yukarıya kalkan omuzlarının üzerinde ki öne eğdiği kafasını kaldırmadan gözlerini yukarıya doğru kaydırarak. Patronunun gergin yüzüne baktı ve ''Behçet bizi sattı abi'' dedi. Ardından ''Ne demek bizi sattı?'' diyen bağıran İsmet'in gergin yüzünden kaçırdığı gözlerini birden hareketlenen siyah kösele ayakkabılarına dikerek, kendisine oldukça yaklaşan İsmet'ten her an gelebilecek tokat, yumruk hatta tekmeye karşı kendini korumaya çalışmanın hiç bir işe yaramayağını anlayıp,

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DERİN TEPE (#JustWriteIt)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin