Candan'ın gönderdiği mesajı görünce yüzümde hafif bir tebessüm oluştu.
Tanrım biraz daha şu evde otursaydım sanırım sıkıntıdan patlayacaktım!Candan'da şu durumda benim kurtarıcımdı. Daha doğrusu bana dışarı çıkmaya dair bir mesaj atmassa onu okulda keseceğime dair bariz bir tehdit yolladım.
Hem nedenini oda biliyordu. Bir hafta önce olan saçma bir olaydan dolayı tek aile ebeveynim olarak babam okul haricinde dışarı çıkmama izin vermiyordu. Bana çok değer verdiğini sanmıyorum ama 17 yıllık hayatım boyunca bana tek bir zarar gelmesini de engellemiştir. Annemi pek tanımıyorum zaten. Ama beni doğurup babama bırakıp sevdiği adama gittiğine dair sözler var. Bende pek önemsemem zaten. Eğer o beni bırakıp giden sürtüğun tekiyse, onu umursayıp önemsemem beni nefret ettiğim ağlak kızlara çevirir. Amma ve lakin ben güçlü bir kızım.
Ben Behiye Feris Dağlıoğlu'yum.
Elimde tireyen telefonla daldığım düşuncelerden çıkmıştım. Dolabın karşısında dikilmiş ne giyeceğimi düşünürken eskilere dalmışım.
Mesajı açtığımda Candan'dan gelmiş olduğunu gördüm. 'Pembe püsküllü elbiseni giy. Altınada bir file çorap. Gerisinide sen kombinle ama ben ağaç oldum be. Hızlı giyin yoksa giderim kaltak arkadaşım.' Gözlerimi devirdim. En iyi arkadaşım ama en sürtük arkadaşım. Ama nedense zillinin kombinlerini seviyorum. Tüm alışverişi beraber yaptığımızdan tüm dolabımı biliyor artık. Ona cevap yazmadım. Beklesin sürtük. Ben daha duş alacağım.Soyunduktan sonra odadaki banyoma girdim.
Hızlı bir duş aldıktan sonra birazda canım (!) arkadaşımın gerçekten basıp gitmesinden korktuğum için hizla saçlarımı kurutup saldım. Dediği kıyafetleri üstüme geçirirken ten rengi bir file çorap üstüne püsküllü pembe elbisemi üstüme geçirdim. Altına ucu açık gümüş stilettolarımı giydiğimde hazırdım. Babam işte olduğu için inanmasını dileyerek ona Candan'ın bana attıği mesajın ekran görüntüsünü alıp attım. Altına 'ben çıkıyorum' yazmayı ihmal etmedim. Boş boş cevap yazmasını bekleyerek ekrana bakarken ekranda 'Sürtük Arıyor...' çıkınca sıkıntıyla derince aldığım nefesi sesli bir şekilde verdim. Aramasını meşgule attım. Yok yok böyle olmayacak bu. Ben bu kadar sıkıya gelemeyen bir kızım. Özgürlüğümün kısıtlanmasıda buna dahil. Ben mesajımı attım, görüp görmemesi onun sorunuydu.
Parkelerin üzerinde tok sesler ses çıkaran stilettolarım ile kapıya doğru yürürken evin hizmetçisi olan Cahide Hanım mutfakta yemek yapıyordu. Bu kadını sevmiyordum. Babamın yancısıydı resmen. Babam dul bir herife göre yakışıklıydı. Bu kadının gözünün ise pek yerde olduğu söylenemez. Ah sürtük!
Mutfağın kapısı tam açık değildi ama aralıktı. Hele ki bu topuklularla tam farkedilirdim. Ah kahretsin! Küçük planımda bazı sorunlar yaşıyordum. Topukluları elime alıp sessiz bir şekilde kapının önünden geçtim. Çelik kapının kolunu yavaşça indirdim ve açtım. Stilettolarımı giydim ve dışarı çıktım. Kapıyı yine sessizce kapattığımda temiz havayla derin bir nefes aldım.
Oh be özgürüm!
Kapının önündeki güvenlik Erhan abi sorun değildi. Onu seviyordum küçüklükten beri benimle oynayıp ilgilenmiştir. Ona gülümseyip koşarak dış kapıdanda çıktım. Dış kapının önündeyse bmw m3'ün içindeki yiyişen bir çift olarak sevgilisi ve Candan hanım görüyorduk.
"Yiyişmenizi böldüğüm için özür dilemiyorum fakat artık yeter hani (!)"
İkiside kafasını kaldırıp şaşkınca bana baktığında onlara iğrenmiş yüz ifademle baktığıma eminim. Candan'ın ezik arabasının arka kapısını açıp bindiğimde -Benim maseratim var- onlara döndüm. Ikiside düzelmişti. Arabayı Candan sürüyordu. Dikiz aynasindan ona baktığımda rujunun taştığını gördüm.
Oda aynadan bana bakmıştı o ara. Ama farketmedi aptal rujunun taştığını. Mert'e dönüp "Artık nasıl becerip kızı yemişsen ruju yanağına taşmış!" Dedim abartıyla karışık alaylı bir şekilde güldüm. Candan biraz utanır gibi olmuştu ama sonra hemen toparladı ve eski çirkef halini takındı. "Sanane be! İster öper ister yer sevgilim değilmi. Senin yok diye nazar değdirme sevgilime." "Açıkçası sevgili işlerini saçma bulduğumu defalarca dile getirmiştim ama hala alttan alttan imalar seziyorum" dedim. Aşka inanmazdım. Bunların gerçek olduğuna da. "Aman be ne halin varsa gör." Diyerek beni kınadı. Bi taraflarımda olduğu pek söylenemezdi.