Belki ben biraz geçken gerçekleşmişti bu. En son 15 yaşındayken hatırlıyorum, o zamanlar geri zekalının önde gideni ve sazanın tekiydim. Sabahtan akşama kadar anime izleyip openninglerini ezberlerdim. Belki ilk kez Japoncaya merakım o zaman başlamıştı. Yapacak bir şeyim yoktu. Bir otakuya dönüşmüştüm ve Japonların fanı olmuştum. Kendi kendime basit seviyede bir Japonca edindikten sonra gerçek Japonlarla konuşma isteği gelmişti. Ancak bu imkansızın da imkansızıydı. Facebook'tan Japon isimlerini taratıyordum ve çekik olan herkesi ekliyordum. Mesaj atıyordum, Japonca yazışmaya çalışıyordum. Ancak 20 kişiden biri ancak geri dönüyordu ve o geri dönen bile pek takmıyordu. Hayatım bunun çevresinde dönmeye başlarken pes etmemiştim, onların ortak arkadaşlarından ortak arkadaşlarına deli gibi bütün Japonyayı ekliyordum. Sanırım o akşamdı, o kadar sıkılmıştım ki isimlere bakmadan arkadaşlık isteği yolluyordum. "Tanıyor olabileceğiniz kişiler" listesinden eklerken adları kanji ile yazıldığından hiçbir bok anlamıyordum. "1 ortak arkadaş" "3 ortak arkadaş" diye devam ederken durdum, sıkılmıştım. Son bir tanesini daha ekledim, kanjiye benzettiğim ismini okuyamıyordum. Sadece altında yazan Türkçe "0 ortak arkadaş" yazısını okuyabiliyordum. Telefonu kapatıp yatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asian Eyes
General FictionSessizce kollarının altında, ellerimi kasıklarının ve göbeğinin etrafında gezdiriyordum. Alevler içinde yanarken nefes vermekle inlemek arasında kalmıştım. Elimi erkekliğine indirirken cesaretle seçtiğim kelimeleri sözlere döktüm, "Asyalı gözlerin...