Ne kadar acımasız şu hayat denilen oyun. Kimilerinin sitem ettiği şeyler kimilerinin kayboluşu oluveriyor.
Düşünüyorum da mesela ben ;kaç kez ağlamıştım?
Üstelik arkadaşlarım annelerinden terlik yedi diye . Bende istemiştim.
Evet kimine komik kimine saçma gelebilir yadirgayamam bunu ama bende annemden terlik yemek istemiştim. Onun bana kızmasina bile ihtiyacım varken o yoktu. Annemin yapmasını istediğim şeyleri hep başkaları yaptı. Ben de başkalarından bekledim zaten. Ama olmuyor işte birinden beklediğin şeyi bir başkası yapınca mutlu falan olmuyorsun. Sadece tamamlanamadigini, eksik yanını hissediyorsun. Helede bu beklediğin benim gibi terlik yemekse ve bunu yapan annen değilse her yerini alev topu kaplıyor adeta.
"Kızım aşık mısın? Kaçtır sesleniyorum duymuyorsun " diye gülümsedi annem.
Bu kadar güzel gülen kadın benim annemdi ve ben o gülen gözleri ilk kez görüyordum.
"Ya anne uyku sersemiyim galiba, dalmışım yine " dedim annemin içimi ısıtan gözlerine bakarak .
"Korktum kızım, domatesleri deterjanla yikayacaktin seslenmesem"
"Ama anne yaa " dedim ona sarılarak.
Dalıp dalıp gitmelerimin sebebi keşke uyku sersemi oluşum olsaydı. Mesela ben uyumuş olsaydım ve yaşanan herşey bir kabus olsaydı. Ama ne yazık ki değildi işte. Herşey gerçeğin ta kendisiydi.
"Anneciğim yumurtani nasıl yersin ona göre yapıcam "dedim.
"Ben kahvaltı etmeyi sevmem kızım siz yersiniz diye kahvaltı edelim dedim. Yoksa ben sabahları bol sütlü kahve dışında ağzıma birşey sürmem" dedi annem . Benim heyecanla sorduğum sorunun karşılığı buydu.
Aptalım ben işte tam bir aptalım!
Biz daha birbirimizin neyi nasıl sevdiğini bile bilmiyoruz ki .
"Yok yok pes etmeyeceğim, herşeyi sorup öğreneceğim, ben annemi tanıyacağım. O yabancı değil annem benim "diye mırıldandım.
"Bir şey mi dedin kızım ".
"Şey ya anne kahveyi bulamadım da nerde " diye annemin sorusundan kurtuldum.
Ben uzuluyorsamda o uzulmemeliydi.Onun evinde onu üzmeye hakkım yoktu.
"Oyy oyy annesinin karaböcüğü uyanmış, gel bakalım anneye öpücük ver ".
Karaböcüğümüz :) Bu Oktay'dan başkası olamaz. Biz onu hep öyle severiz yani annem yokkende.
Oktay benim canım kardeşim, küçüğüm. Esmer tenli olduğu için ne kadar sitem etsede biz hep öyle sevdik onu.
"Ben öpmeyi sevmem "diye söylenince olaya müdahale etmem gerektiğini anladım. Oktay kolay kolay kimseyi öpmez, opulmeyide sevmezdi. Ne zaman zorla öpsek kızıp yanaklarını siler birde bize mikrop muamelesi yapıp yıkardı yüzünü.
"Bakma anne sen ona. Neymiş beyimiz öpülmeyi sevmezmiş. Ben görücem onu sevgili falan yapınca " diye ortamı yumuşatmaya çalıştım.
Annemde farkındaydı zaten bunların. En olmadık kişide olsa onun yanında çekiniyorduk.
Bu sefer annem kalkti; kahvaltı hazırlığına yardım etmek için.
"Sen otur güzel kızım gerisi bende " diyip beni masaya yöneltti.
Oktayin sesiyle irkildim.
"Ben yumurtayı sucuklu severim . Ne zaman böyle yedim " diye hayiflaniyordu.
Ne yapacaktık biz böyle birbirimizi tanımadan aynı evin içinde.
Oktay farklıydı. Acısını böyle ifade ediyordu. Benim gibi her istediği an aglayamadigi için duygularını sitem ederek dile getiriyordu.
Yerimden kalktım, usulca saçlarıyla oynadım kardeşimin.
"Tamam ablacım, sen kahvaltina başla ben yumurtani yapıp getircem "dedim. Başta sorunlu gecsede masada herkes sessizliğini korumustu. Hepimiz farklı alemlerdeydik.
"Eline sağlık abla " diyip masadan kalkti Oktay.
"Afiyet bal şeker olsun ablacım, doydun mu? "diye sordum .
"Of abla çocuk muyum ben ,doydum işte hep soruyorsun doymasam yerdim " dedi.
Ben onca sözden sadece şunu duymuştum. "ÇOCUK MUYUM ".
Evet o küçüktü, oda çocuktu. Ama bunu hiç kabul etmemişti. Çünkü oda tıpkı benim gibi "Büyümek Zorunda Bırakılanlar "klübünün üyesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Bendeki Hali
Non-FictionVe hiçte ummadığın bi anda araladigin kapıdan siziverir içeri tıpkı AŞK gibi