Sanki mahalledekiler daha samimi ve sıcaklardı. Geldiğimiz ilk günden beri bize ziyaretlerini etmiş, ihtiyacımız olanları ellerinden geldiği kadarıyla yapmıştılar.Artık 11 yaşındaydım. Okul bizimkinden farklıydı. Ortamda aynı şekilde.
Ama iyi arkadaşlarım vardı, okul çıkışlarındada Pelin gilin bahçesinde çoğunlukla oturup, muhabbet eder, ders çalışırdık. Büyük bahçeleri vardı, güllerinden konuşmuyorum bile. Dağlık gibi bir yerde olduğu için mahellede ordan aydın görüküyordu.
Harika bir manzaraydı bizim için.
Bizim mahellenin alt tarafında çok fakir bir kaç ailenin yaşadığı bir köy gibi bit yer vardı. Ne zaman yolum ordan düşse annem benimle gelirdi, o yoldan yalnız yürümemi istemiyordu.
Fakir çoçukları biriki defe yolumizu kesip para isteyip yalvardıkları için annem baya korkmuşdu. Bikeresinde öğretmen hepimize "Dünyanın iki yüzü"başlıklı bir ödev verdi. Dünyanın iki yüzü ne ola bilirki?
Zenginlik ve fakirlik. Dünyanı param-parça eden şeylerden biri.
Ve Ödevimiz ne kadar fotoğraflar ve çizdiğimiz resimler,renkli kalemlerle olursa daha iyi olur demişti.
Bende annemden fotoğraf makinesini ödünç aldım. Mahallenin alt tarafına sessiz indim. Anneme oraya gideceğimi söyleseydim,boş yere panik yapardı.
Düşdüğümde ayakabısı yırtılmış bir çoçuğunun top oynayışını çektim.
Bir kaç dafa koştuğu için bende uzakdan çekdiğim için isdediğim gibi bir fotoğraf çıkmamıştı. Yapdı ani haraketlerle bende çekimleri hızlı çekmeye başladım. Sonra fotoğrafların hangisinin daha iyi çıktıklarına bakıyordumki. Top fırlayıp ayağma değdi. Makine elmden düşüp, camı kırılmıştı. Annemin bunu ne kadar sevdiğini biliyordum. Bir köşede otrub ne yapacağımı düşünmeye başladım.
ВЫ ЧИТАЕТЕ
Maceram
Historical FictionHerzaman söylemişdim ve herzamanda söylieceğimdir: -Hayat maceralarla dolu)