LÜTFEN EMEĞE SAYGI :)
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, fikirlerinizi benimle paylaşın. Satır aralarında sizler de olaya dahil olun...
Yıldıza basmak o kadar zor değil deneyin göreceksiniz :)
Keyifli okumalar :)
----------------------
Telefonun peşinden yere serilen bedene baktı uzunca bir süre. Hiç bu kadar çabuk bu noktaya geleceğini planlamamıştı. Ama şu an bu noktadaydı işte. Ah bu kadınlar... dedi. Bir susmayı becerebilseler keşke...
Elinde tuttuğu kan bulaşmış olan bibloyu büyük bir zarafetle aldığı yere aynen geri koydu. Dikkatle yerde uzanan bedenin üstünden geçip banyonun yolunu tuttu. Kanlı parmaklarıyla tek tek özenle ilgilenerek ellerini yıkadı.
İşi bittiğinde yanında bulunan yumuşak beyaz havluyla kuruladı su damlacıklarını. Sonra aynı özenle havluyu yerine astı. Hareketleri ancak bir asilzadeye yakışacak kadar zarif ve bir kaplanı andıracak kadar yumuşak ve temkinliydi.
Tişörtünün hayali kırışıklarını eliyle düzeltip saatini bir santim kaymış olduğu eski yerine getirdi. Nemli parmaklarıyla kuzguni saçlarını düzeltti. Ne kadar öz kardeş olmasalar da Ateş ile tek ortak noktaları saç renkleriydi.
Görüntüsünün mükemmelliği onu tatmin ettiği zaman banyo kapısını arkasından kapatarak çıktı. Ağır adımlarla az önce yerde bırakmış olduğu kızın yanına döndü. Artık onu ortalıktan kaldırsa iyi olacaktı. Ateş ve diğerleri gelene kadar onu bulamayacakları bir yere kaldırsa iyi olurdu.
Piyasadaki değeri oldukça yüksek olan spor ayakkabılarına ve bir memurun iki aylık maaşı değerindeki eşofmanlarına kan bulaşması düşüncesi hiç hoşuna gitmemişti. Geldiği istikamete doğru döndü tekrar.
Belki onu saracak bir şeyler bulabilirim diye düşündü... Açtığı üçüncü kapının ardında sonunda istediği şeyi bulmuştu. Büyük bir dolabın köşesine sıkıştırılan piknik sepetinin içinde bulduğu masa örtüsünü kaptığı gibi salonun yolunu tuttu.
Kızı içine yerleştirdikten sonra kucağına alıp kapıdan çıktı. Çıkmadan önce vestiyerde bulunan anahtarı almayı akıl etmişti. Açamayacağı kilit olmadığından değil de uğraşmamak adında yanında bulunsun diye düşündü.
Kızı devasa arazi arabasının arkasına koyup sürücü koltuğuna yerleşti. Bir saatlik yolculuğun sonunda çok uzun zamandır gelmediği evin demir kapısını açmak için arabadan indi.
Nemli zeminde külçe ağırlığında hissettiği ayaklarını sürüyerek ilerledi. Demir parmaklıkların ardından karanlıkta hayaletimsi bir gölge barındıran evi izledi. İçinde belli belirsiz oluşan burukluğu suratını ekşiterek uzaklaştırdı.
Hatıralar kilitli oldukları yerden çıkıp zihnine bir bir düşerken acı verecek kadar yavaş ve kulakları sağır edecek kadar yüksek gıcırtılarla açtı kapıyı. Ses gecenin soğuk karanlığında her bir hava taneciğine çarparak beynine işliyordu.
Geçmişten süzülen hayaletler etrafını sarmaya bağlayınca içindeki hüzün dalgası yerini öfkeye ve şarap misali yıllandıkça güzelleşen nefrete bıraktı. Yıllar dedi kendi kendine. Yıllar sonra işte yine burada, bu kapının önündeyim...
Ateş'in kirletemediği tek yerdi burası. Sahip olduğu ve olabileceği her şey işte karşısında duran iki katlı villaydı. Arkasından vuran araba farları gölgesini tüm evi kaplayacak kadar büyütmüştü. Gölgesine bakarak bir kahkaha patlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin Ruhu (ASKIDA)
Fiksi IlmiahKarşınıza çıkan bir çift gözün hayatınızın en büyük kilidini açacak anahtar olduğunu ve açıldığında bir girdabın içine düşeceğinizi düşünün... Bildiğiniz, inandığınız ve yaşadığınız her şeyin yalandan ibaret olduğunu ve bilinmezlik girdabına kapıldı...