13.BÖLÜM- YASAK ELMA
Bölüm Şarkısı: İlyas Yalçıntaş - Dönebilsen
''Bir yara izinin olmaması, yaralarının olmadığı anlamına gelmiyor.''
*
Vücudum direncini topladığı ve biraz daha iyi hissettiğim için akşama doğru hastaneden çıkmama izin verdiler. Arada Mirza'nın tuhaf diye nitelendirdiğim bakışlarının esiri olsam da, bunu önemsememeye karar verdim. Çünkü istemediği sürece ne olduğunu söylemeyeceğine adımın Milat olduğu kadar emindim.
''Bekle, taksi çağırıp geliyorum.''
Mirza'ya usulca kafamı salladım. Saçımı hafifçe savuran akşam rüzgarı, tenimde ılık bir irkilmeye sebep olsa da, üstümdeki hafif uyuşukluğu dağıttı. Kollarımı birbirine sararken yerimde usulca sallandım. Beynime üşüşen her soru yeni bir sorunun doğmasına sebep oluyordu. Beynimin içindeki soru yumağı içinde boğulmak yerine , o yumağı çözmeye karar verdim. Sadece, önce yumağın başlangıcını bulmam gerekiyordu.
''Bin hadi.''
Mirza'nın sesiyle irkilirken dalgın gözlerimi kırpıştırarak taksiye bindim. Kısa ve sessiz süren bir yolculuğun ardından taksiden inerken, ardımdan inen Mirza'ya bakakaldım.
''Sen niye indin?''
''Yukarı çıkmak için taksiden inmem gerekiyordu.'' dedi umursamazca.
''Yukarı kelimesiyle kast ettiğin şey benim evim değil sanırım?'' dedim soru sorarcasına.
''Tam olarak senin evin.''
''Bak.'' dedim bıkkınca. ''Yorgunum, halsizim. Ne tartışmak için halim var ne de...''
''Milat.'' dedi yumuşak bir ses tonuyla. ''Tartışmayacağız, hesap da sormayacağım. Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum. Biraz durduktan sonra gideceğim.''
Öküzün trene baktığı gibi bakmak diye bir deyim var ya hani, işte tam olarak öyle baktım Mirza'ya. ''Sen... Sen, benim iyi olduğumdan emin olmak istiyorsun öyle mi?''
''Evet.'' dedi bıkkınca.
''Şöyle bir düşününce elinde olsa beni öldürürsün gibi geliyor da.''
''Milat.'' dedi tıslarcasına. ''Yorgun olduğun için mi bu kadar konuşuyorsun? Ver şunu.''
Elimden anahtarı hızla çekip almasına bakakaldım. Ben hala aval aval bakarken apartmanın kapısını açtı ve beni beklemeden merdivenleri çıkmaya başladı. Biraz daha kukumav kuşu gibi beklersem dışarıda kalacağıma kanaat getirdim. Merdivenleri çıkarken bir yandan da kendi kendime söyleniyordum.
''Hayır yani, bu ne rahatlık? Sen nasıl elimden evimin anahtarını alabiliyorsun?'' Ayakkabılarımı çıkarırken diğer yandan da açık bıraktığı kapıdan ona doğru seslendim.
''Allah razı olsun, en azından kapıyı açık bırakma lütfunda bulunmuşsun. Niye cevap vermiyorsun? Dilini mi yut-''
İçeri girdiğim an Mirza'yı bilmem ama ben dilimi yuttum. Emir, Ömer ve Nehir'e şaşkınlıkla bakakaldım. Hepsi orta büyüklükteki salonuma doluşmuşlardı. Gözlerim kırmızı koltuğuma oturan Mirza ile onlar arasında mekik dokurken Ömer'in sesiyle ona döndüm.
''Milat, hoş geldin.''
''Ee.'' dedim ağzımda bir şeyler gevelerken ''Asıl siz hoş geldiniz. Eve nasıl girdiniz siz?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİMİN MİLADI
Actionİkisininde peşinde oldukları şeyler, amaçları, hedefleri vardı. Birinin sorusu, bir diğerinin cevabıydı. Onlar farkında olmadan birbirlerini kovaladılar. Kovalama bittiğinde, kim kimi yakaladı peki? 'Gördükleri ile karar verenler, görmediklerine ye...