Marinette
Kara kediyi tuttuğum gibi giysi dolabımın içine soktum.
Annem kapıyı açtığında kara kedi'yi gördü mü? görmedi mi? emin değilim."Marinette....aman tanrım! Ne oldu burda her yer tüy içinde!!"
"Iıı..şey..ben..ıı ben yataktan düştüm de yastıklarda benimle birlikte düştü işte böyle oldu"
Ben bu bahaneyi uydurduktan sonra dolaptan gülme sesi geldi sonra hemen kesildi. İçimden kara kedi'ye saydırıyordum.
"Sakar kızım benim. Ama hemen burayı toplamalısın."
"Tamam annee"
Annemin kapıyı çekip aşağı indiğinde derin bir oh çektim.
"Hey karakedi! Çıkabilirsin"
Ben dolaptan çıkıp çıkmadığına bakmadan tüyleri toplamaya çıktım. Ben etrafı toplarken dolabın açılıp kapanma sesini duydum ama hiç takmadım.
"Karakedi orda duracağına bana yardım etsene!...karakedi"
Sonra belimde iki tane el hissettim. Bana arkamdan sarılmıştı. Şuan heyecandan ateş basmıştı. Arkamı dönmemle chatle burun buruna gelmiştik. Yeşil gözlerini görünce aklıma birden adrien geldi. Onunla geçirdiğimiz anılar geldi. Onun o sıcacık gülümsemesi geldi gözümün önüne... ve beni terketmesi...
Ani bir refleksle onu ittim.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun! Yanımda olmasada bir sevgilim var biliyosun!"
Ağlamam daha da şiddetlenmişti. Chat tam yanıma gelicekken 1 adım geri gittim.
"Bana yaklaşma.. lütfen git chat...bana onu hatırlatıyorsun..."
Hiçbirşey demeden camı yanına gitti. Ve tam giderken söyledikeri aklımda soru işaretleri bıraktı.
"O seni çok seviyor"
Ertesi gün
Sabah Gözlerimi açtiğımda tavanla yarım saatlik bir bakışmadan sonra
istemeden de olsa kalktım. Hiçbirşey yapmak istemiyordu canım. Ama nafile... Baya erken kalkmıştım.
Uyuşuk uyuşuk dolabımın önüne geldim. Beyaz bir gömlek siyah dar pantolon ve siyah deri ceketimi giyip aşağı indim. Masadan birkaç kurabiyeyi ağzıma tıkarken Annemlerin bana uzaylı görmüş gibi baktığını gördüm. Hafifçe gülümseyip "günaydın" dedim. Onlarda aynı şekilde cevap verdikten sonra direk "görüşürüz" diyip ayağıma siyah botlarımı geçirip kendimi evden atmam bir oldu. Bugün hava yağmurluydu. Hafif hafif yağmur atıştırırken içime bir ürperti geldi. Islanmam umrumda değildi. Karşıya geçmeden önce kırmızı ışığa yakalandım. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Şu yeşil ışık bi yanmak bilmiyordu. Bir süre sonra üstümün ıslanmadığını farkettim. Yukarı baktığımda siyah bir şemsiye ve yanımda bir çift yeşil göz görmeyi beklemiyordum."Prensesin üşütmesini istemeyiz değilmi?"
"C-chat!"
"Buyrun benim"
Düşünmeden bir hareketle vücudum kendini chatin kollarına attı. Ona adrienmış gibi sarıldım. Bu zamanlarda çok ihtiyacım vardı buna. Önce şaşırsada sıcak kollarıyla sardı beni. Şuan adrien yerine onun kollarında ağlamak koymuştu bana... ama sadece o vardı yanımda.
"Özür dilerim chat... adrienın yokluğunda buna çok ihtiyacım vardı. Ve dün sana bağırdığım içinde-"
"Hiç önemli değil prenses. Ben her zaman yanındayım. Aşk acısı nedir, sevdiğinden uzak kalmak nedir çok iyi biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Little AGRESTE (Askıda)
Fanfiction-bu dünyadan gitsem bile... -şşt.. böyle konuşma asla öyle bişey olmaycak -ama olursa... -bende seninle gelirim...