18⚫Kaos Akşamı

118 7 36
                                    

Nuran Hanım ile Cevdet Bey dede yukarıya çıktıktan birkaç dakika sonra boşluktan faydalanarak odama çıkmak üzere merdivenlere doğru yöneldim. Birinci kattayken ilk kaldığım odanın karşı koridorundan gelen bir ses duydum. Karışmamam gerektiğini düşünürek yukarı doğru bir adım atacaktım ki duvara çarpan eşya sesleriyle irkildim. Duvarlar yumruklanıyordu sanki.

Ne olduğunu bile anlayamadan, kendimi sesin geldiği odanın kapısında, elimiyse kapının kulbunda bulmuştum. Kapıyı yavaşça araladıktan sonra karşımda gördüklerimle olduğum yere çakıldım.

Çok geçmeden onun da bakışları benimle buluştu. Başından kanlar akan bir çift göz burnundan soluyarak bana bakıyordu.

🔽🔻🔽🔻🔽🔻🔽🔻🔽🔻🔽

Düz sarı saçlarının arasından akan kan iki ayrı yoldan boynuna ve yanağına ulaşıyordu. Yine başından akan kanın rengiyle uyumlu olan gözleri ise benimkilere odaklanmıştı. Tıpkı benim yaptığım gibi o da beni süzüyordu ve sanırım tanımaya çalışıyordu. Yaşı benimle aynı ya da benden bir kaç yaş büyüktü. Tam anlamıyla kestiremiyordum.

Bana bakmaktan bıkmış olacak ki tanımak için uğraşmaktan vazgeçip elindeki vazoya benzeyen şeyle üstüme doğru koşmaya başladı. Korkuyordum ve ne yapacağımı bilemiyordum. Koşarak kaçmak istiyordum ama ayaklarım buna izin vermiyordu. Ne zaman birşeyler kovalasa yerime çakılıp kalıyordum zaten. Pes edip olduğum yere çöktüm ve başımı dizlerimin arasına alarak bana doğru yaklaşan çocuğu bekledim.

Biraz bekledikten sonra ayak sesleri kesilmişti ama tahmin ettiğim gibi başıma herhangi bir darbe gelmemişti. Daha doğrusu hiçbir yerime gelmemişti. Korkarak başımı kaldırdım ve tek gözümü yavaşça açarak önümde oturan çocuğa baktım. Kafasını yana eğmiş yeşil gözlerini üzerime dikmiş beni izliyordu. Gözlerini daha da açarak sol elinin işaret parmağıyla yüzüme dokundu. İki parmağıyla burnumu sıktığında dayamayıp gülmeye başladım. Benim güldüğümü görünce o da gülmeye başladı ve gülüşmelerimiz kısa süre içinde kahkahalara dönüşmüştü.

Kaç dakikadır gülüyorduk bilmiyorum ama kahkalarımızı bıçak gibi kesen şey "Neler oluyor burada?" diyen Nuran Hanım'ın içeri girmesi olmuştu. "Can! Ne oldu sana böyle? Bu mu yaptı? Başını bu mu kanattı?" diye soruyordu bu sefer de beni göstererek. Neden herşeyin suçlusu olarak beni düşünüyordu ki?

Nefes alışverişlerim hızlanmış, başımı iki yana hızlıca sallıyordum. Nuran Hanımsa bana aldırmadan üstüme doğru yürüyordu. Daha fazla kaçabilecekmiş gibi arkama doğru süründüm ama sırtımın duvara değmesiyle yolun sonuna geldiğimi anlamam çok uzun sürmemişti. Sol eliyle yakamı tutmasıyla yüzümün sol tarafında büyük ve acılı bir tokat hissetmem bir olmuştu.

"Ne istedin hasta çocuktan? Bu da mı planının bir parçası yoksa? Konuş! Neden yaptın bunu ona?" Bir eliyle beni sarsıyordu, diğer eliyle de sırtıma ve vücuduma vuruyordu. "Bende seni döveyim de aklın başına gelsin. Nasıl oluyormuş dövmek ha? İyi oluy... Aaaahh!"

Ellerini üzerimden çekip dizlerinin üzerine çöktü. Nuran Hanım'ın Can diye bahsettiği çocuk biraz önceki vazoyu tekrar eline almış, Nuran Hanım'ın beline ve ayaklarına doğru sertçe vuruyordu. Gözlerim dehşetle büyümüş bir şekilde olduğum yere çivilenmiştim yine.

"Can! Yapma! Bırak onu elinden! Can, sana diyorum!" diyordu Nuran Hanım bir yandan da çocuğun elindeki vazoyu yakalamaya çalışarak.

Çok geçmeden sesi duyan çalışanlar ve ev sakinleri odaya gelip ikisini birbirinden ayırdılar. Fidan Abla ve İhsan Abi, Can denilen çocuğu, onun yatağı olduğunu düşündüğüm yere yatırıp ellerini bağladılar. Bunu neden ve en önemlisi küçücük bir çocuğa yapıyorlardı gerçekten anlamıyordum. Bir çocuğun elleri neden bağlanırdı ki?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 23, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bana Bir İyilik YapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin