24.BÖLÜM
Birinin sesini ne kadar iyi tanırsanız tanıyın, fısıltı şeklinde konuştuğunda o sesin sahibini asla tanıyamazdınız. Sadece tek bir kelime söylemişse ve gecenin bir yarısı korkudan algılarınız iyice kapanmışsa tanımak daha da zorlaşır.
O fısıltıyı duyduğuma ve bir insanın karanlığın içindeki belli belirsiz varlığını gördüğüme yemin edebilirdim. Adımı fısıldayıp bana doğru gelmeye başladığında korkudan gözlerimi kapatıp çığlığı bastım. Gözlerimi kapatmamın bir anlamı olmadığı gibi yere çöküp kendi bedenimi sarmamın da bir anlamı yoktu ama ben yine de yaptım. Çığlık atarak yere çöküp, gözlerimi sımsıkı kapatıp bekledim.
Ezilen yaprakların ve küçük çalıların sesi artarak bana yaklaşırken düşündüğüm tek şey duyduğum fısıltıydı. Kim olduğunu çözmeye çalışıyordum ama tek anladığım bir erkek sesi olduğuydu. Kafamın içinde başka bir görüntü oluşturamıyordum. Gözlerimi açıp baksam kim olduğunu görecektim belki ama korkuyordum.
Bir el bana dokunduğunda istemsiz olarak tekrar korkuyla bağırıp silkinmeye çalıştım ve yerde kayarak uzaklaşmayı denedim. Kollarımla başımı sararak korunmaya çalıştım. Öyle korkuyordum ki tüm bedenim titriyordu.
"Dokunma bana!"
"Gamze sakin ol," dedi tanıdığım bir ses. "Benim. Sakin ol. "
Başımı kollarımın arasından yavaşça çıkardım. Derin bir nefes alıp, "Ayaz? " dedim şaşkınca. Kalbim hâlâ ısrarla göğüs kafesimi yumrukluyordu. Başımızda görevli olarak gelen öğretmenler ve diğer öğrenciler benim çığlığıma uyanmış olacaklar ki çıtırtı sesleri giderek artıyordu.
Ama yanıma ilk gelen Ayaz olmuştu.
Elimden tutarak beni ayağa kaldırırken, "İyi misin?" diye sordu dikkatle. "Bir şey mi gördün? Hayvan, böcek ya da..."
Ayaz lafını bitiremeden öğretmenler yanımıza ulaştı. Bizim çocuklar da öğretmenler ile birlikte gelmişlerdi. Tarık hoca bizi görünce bir an duraksadı ama sonra koşarak yanımıza geldi.
"Bir çığlık duyduk sen miydin kızım? " diye sordu bana ama Ayaz'a bakıyordu daha çok. "Ne oldu? İyi misin? "
İyi miydim? Belki. Kafamı aşağı yukarı salladım yalnızca. Can elinde küçük bir su şişesi ile yanımıza gelip şişeyi bana uzattı. Sudan bir yudum içerken ellerim titriyordu.
"Ne oldu kızım? "
Hocalar ısrar etmeye başlayınca yardımıma yine Ayaz yetişti. "Bir hayvan gördüğünü sanmış, " dedi. Öğretmenlere yalan söylüyordu çünkü bir terslik olduğunu sezmişti. "Biz arkadaşlarla Gamze'nin yanındayız hocam, biraz rahatlasın çadırına götürürüz. " Seda da hemen yanıma gelip omzumu sıvazladı sanki çok yakın iki arkadaşmışız gibi.
Adını bilmediğim kadın hoca, "Tamam Ayaz, " dedi. Gözlerinde 'bir an önce şu saçmalık bitse de gidip uyusam' der gibi bir ifade vardı. "Fazla oyalanmayın ama sabah erken kalkılacak. "
Öğretmenler ve bizim grup dışındaki öğrenciler gittikten sonra Ayaz koluma yapıştı. Biraz önceki yumuşak tavrı bir anda yok oldu.
"Ne gördün Gamze? " diye sordu hemen. İçimden 'Ayaz Holmes' esprimi yaptım yine ama dışımdan gülecek durumda değildim.
"Emin değilim, " diye kekeledim. "Karanlıktı..."
Eren, Can, Doruk hatta Seda bile pür dikkat ağzımdan çıkacak mantıklı bir cümlenin peşindeydiler ama yaşadığım olayın şokundan mantıklı konuşmayı başaramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER (2)
Genç KurguZEHİR 2. kitap ** Yazmış olduğun bir yazının üzerini karalaman o yazıyı yazdığın gerçeğini değiştirmiyor ve yok etmiyordu. Geçmişte yaptığın hataları düzeltmek için onları silmen gerekiyordu ama geçmiş geçmiş...