Gecenin ilerleyen saatlerine doğru oturma odasında yayılmış televizyonda devam eden saçma filmi izleyen herkes mayışmıştı. Riley geldiğinden beri dizlerimden ayrılmamıştı ve bunu gören Larissa da aynısını Brittany'e yapmak gibi çılgınca bir şey yapmıştı. Sonuç olarak ikimizde -Brittany ve ben elbette- kıskançlık krizleri geçiriyorduk. Daha doğrusu ben her şeyi yaşıyordum içimde. Bir yandan istemsizce Riley'nin saçlarını okşuyor; diğer yandan iç sesim bunu son kez yaptığımı, bir daha asla ona böyle dokunamayacağımı söylüyor ve kafamı allak bullak ediyordu. Düşünmek istemiyordum. Düşünürsem işin içinden çıkamazdım. Bu yüzden sürekli kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Ama Riley'nin sırnaşmaları ve Brittany'nın kıskanç-aşk dolu bakışları beni düşüncelere itiyordu.
Brittany'nin dizlerinde yattığı kişi sevdiği kişiydi. Kabul edelim işte, hâlâ onu seviyordu kalbi. Bir insan bu kadar çabuk sürede vazgeçemezdi sevdiğinden. Aklı beni söylese de kalbi ondaydı bir kere. Benimse kalbim... Düzeltmek gerekirse 'insanların olmadığını düşündüğü kalbim' iki kişiye aitti. Riley'e olan hislerimi nihayet kabul ettiğim gün artık hislerimi görmezden gelmemeye de karar vermiştim. Kalbim kim(ler) için atıyorsa uzatmayacak ve bunu kendime kabullendirecektim, bu kadardı. Demesi kolaydı tabii. Siz hiç kalbinizin iki kişi için attığını fark etmiş miydiniz? Garipti, farkındayım ama ne yapabilirdim ki? Riley ile ilişkimiz ilerlediğinden beri ona âşıktım, Brittany'i ise bana iyi geldiği için seviyordum. Brittany bana her anlamda iyi geliyordu. Ama Riley de iyi geliyordu... İkilemde kalmak kadar boktan bir his yoktu.
Riley ile bir şeyleri bitirmeliydim. Bir kalp iki kişi için atamazdı. Birini silmeliydim ve bu kişi Riley olacaktı.
"Ne düşünüyorsun? Dalıp gitmişsin yine..." Çenemi okşayan parmakları ve Riley'nin fısıldayışını hissedince düşüncelerimden hızla sıyrıldım. Gözlerimi daldığım yerden çekip ona bakmak için aşağı çevirdim bakışlarımı. Televizyondan gelen parlaklık sayesinde yüzünü kalbimin ritmini değiştirecek kadar net görebiliyordum. Ona ne zaman baksam vücudum istemsiz tepkiler veriyordu. Şimdi ise yeni bir his daha eklenmişti: ona her baktığımda gözümün önüne beni aldattığını kanıtlayan mesaj geliyordu. Belki de o an bunun hesabını sormalı ve ilişkimizi bitirmeliydim. Ama yapmamıştım işte, becerememiştim. Hiçbir şeyi beceremiyordum zaten.
"Hiç," diye geçiştirdim gözlerimi ondan kaçırarak. Ona bakmak istemiyordum. Ona bakınca beni aldattığı gerçeği aklıma geliyor ve ona bağırıp çağırmak istiyordum fakat ardından zihnime geçmişte yaşadığımız güzel anılar doluyordu ve sonra bu fikrimden vazgeçiyordum. Hayatımda ilk defa saatlerce hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Boğazlarım acıyana kadar çığlık atmak istiyordum. Her şeyden o kadar sıkılmıştım ki kelimeler yetmiyordu anlatmaya...
"Uyumaya gidelim mi? Yorgun görünüyorsun, gözlerin çökmüş." Yerinden doğrulup beni öpmek için başını uzatınca kafamı çevirdim ve dudaklarının yanağıma değmesine neden oldum. Ortada bir sorun olduğunu anlamayacak kadar aptal değildi Riley. Yutkunduğunu duydum. Bozulmuş gibiydi ama umursamadım. Bu gece bitirmeliydim.
"Konuşmamız gereken bir konu var, Riley. Odama gidelim." dedim buz gibi bir ses tonuyla. Bu ses tonunu ona kullanmak istemiyordum ama çok geçti artık. Kararımdan geri dönemezdim. Dönersem eğer, her şeyi daha da çok mahvederdim.
Önce ben kalktım koltuktan, benim kalktığımı görünce o da ayaklandı. Televizyona odaklanan tek kişi olan Larissa ve daha deminden beri bizi izleyen Brittany'nin bakışları meraklı bir şekilde üzerimizde gezindi.
"İyi geceler," dedim her zamanki umursamazlığımla. Larissa'ya bir şey çaktırmak istemiyordum yoksa dilinden kurtulamazdım. Brittany ise anlamış gibi görünüyordu. Ya da yüzündeki ifadeye bakılırsa bu gece gerçekten de Riley ile aynı yatakta uyuyacağımı sanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hold me tight ➳ girlxgirl
Genç Kız EdebiyatıHer gecenin sonunda kendimi onun kollarında buluyordum. (2017'de yayımlamıştım. Yeniden paylaşıyorum.)