1.Bölüm-"Taşınıyoruz Riley , eşyalarını topla."

284 11 5
                                    

MULTIMEDIA : Riley

Öncelikle 100 reads olmuş bu bölüm çok teşekkürler beni çok mutlu ettiniz yorumlarınızı eksiltmeyin :3 <3

Piyanonun tuşlarına yavaşça basarken ortaya çıkan eşsiz alt yapıda bir de şarkı mırıldanmaya başladım.Kendimi sadece piyano çalarken huzurlu hissediyordum.Benim asla sözümden çıkmayan tuşlar aynı zamanda bana yön veriyordu.Bu sayede 4 sene boyunca tüm müzik derslerinden A+ alıyordum.Yanlış anlamayın asla bu işi mükemmel notlar için yapmıyordum.Sıradan hayatıma biraz renk kattığı için , çok sinirli olduğum bir zamanda beni rahatlattığı için , ve sevdiğim için.Tuşlara basmayı ve çıkardığı sese uygun şarkı mırıldanmayı seviyorum.

Yine bir müzik dersinin sonundaydık herkes sınıftan çıkmıştı ve geriye bir tek ben kalmıştım.Her zamanki gibi piyanonun başına geçip kağıtları karıştırarak bir şarkı seçtim.

Evanescence-My Immortal

Bu şarkıyı çalmaya bayılıyorum.Her piyano başına geçtiğimde kafamdan farklı bir şeyler denemek geçiyor ama elim yine bu şarkıya gidiyordu.

Sürekli bunu çalıyordum.

Her defasında.

Parmaklarımı tuşlara yerleştirdikten sonra derin bir nefes alıp çalmaya başladım.Parmaklarım tuşların üzerinde dans ederken kendimi gülümsemekten alamıyordum.

"Dinlediğim en güzel parçaydı."  Çaldığım notayı ben ve piyanodan farklı bir ses bölünce çalmayı bırakıp söyleyenin kim olduğuna bakmak için sandalyeden arkama döndüm.Tanımıyordum.Bizim okulda bile daha önce hiç görmemiştim.

"Teşekkürler.Seni buralarda daha önce görmemiştim." diyerek gülümsedim.O da  ellerini cebine sokarak yanıma geldi ve parmaklarını tuşların üzerinde gezdirdi.

"Evet daha geçen hafta geldim." biraz durakladıktan sonra devam etti. "Piyanolara bayılırım."

Gerçekten şaşırmış gibi yaparak gözlerimi büyülttüm.İyi piyano çalıyor olabilirim ama kesinlikle oyunculukta iyi değildim.İnkar edemem.

"Gerçekten mi? Çalmasını biliyor musun ?" dedim merakla.Dudaklarını kıvırıp gözlerini piyanodan ayırmadan cevap verdi.

"Hayır öğrenmeye fırsatım olmadı." dedi.Gözlerini piyanodan ayırdıktan sonra yanıma sandalye çekti ve oturdu.

"Ama öğrenmek isterim." biraz durakladıktan sonra piyanodan rastgele bir notaya bastı ve devam etti.

"Bana birkaç bir şey gösterirsin değil mi?" dedi.Beni kötü noktamdan vurmuştu.Kimseye hayır diyemezdim özellikle rica etmişse ve konu piyanoysa şansım yoktu.

"Tabii." dedim ve temelden bir kaç bir şey gösterdim.

"Gerçekten bu konuda çok iyisin.Nerden esti piyano öğrenmek ?" dedi , parmaklarımı yavaşça piyanodan çektim ve ellerimi kucağımda birleştirdim.Gözlerimin dolmaması için göz kapaklarımı sıktım.

"Ben çok küçükken , yani 4-5 yaşlarımdayken annem bana sürekli piyano çalardı.Benimde tek keyif aldığım ağlarken sustuğum şeydi.Daha sonra annem öldü ve bende onun hobisini devam ettirmek için bu işe gönül verdim.Piyano benim her şeyim." dedim ve uzun süredir tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım.

"Ben çok üzgünüm..Hatırlatmak istememiştim." dedi ve elimin birisini avucunun içine aldı.Ben biraz daha kendimi toparladıktan sonra elimi çektim ve kalktım.

"Hayır sorun değil." Göz yaşlarımı silip yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve devam ettim.

"Imm şey benim gitmem gerek tanıştığıma memnun oldum." dedim ve çantamı omzuma taktım.

"Bende." dedi ,ben sınıfın kapısına doğru yavaş yavaş ilerlerken arkamdan koşarak geldi ve önüme geçti.

"Ben Drew." dedi ve elini uzattı.Bende elini tutarak "Riley." dedim , birlikte gülerek koridorda çıkış kapısına kadar yürüdük.Dışarı çıkınca dondurucu soğuktan dolayı montumun fermuarını ne kadar sevmesemde boğazıma kadar çektim.

"Hava gerçekten soğukmuş." dedim.O da şapkasını kulaklarına kadar çekerken beni onayladı.

" Evet.Arabamın olmaması ne kötü."

"Evimin yakın olması konusunda şanslıyım."

"Bende bir taksi bulayım o zaman sonra görüşürüz." dedi ve geri geri gitmeye başladı arkasını döndüğünde bende peşinden

"Görüşürüz." dedim.Bana bakıp gülümsedi ve gitti.Arkasından  taksiye binene kadar baktım.Bunu neden yaptım bilmiyorum.Ortadan kaybolunca bende yavaş yavaş eve yürüdüm.

---------

Anahtarı kapının deliğine sokup çevirip kapıyı yavaşça açtım.

"Baba , ben geldimm."  Evin koridorunda babama seslenirken.Evde bir şeyler değişmiş gibi duruyordu , başı eşyalar kaybolmuştu.Yoksa..

"Kim var orada ??" dedim , çantamı kapının yanına koydum ve hala orada duran masanın üzerindeki vazoyu elime aldım.Kısa koridorda yavaşça parmak ucumda ilerleyip elimdeki vazoyu kaldırarak köşeyi döndüm ve karşımdaki karaltının kim olduğuna bakamadan ona vurmaya başladım.

"Heyyy , hey tatlım benim." 

Babamın sesini duyunca elimdeki vazoyu yere atıp gözlerimi açtım.

"Baba ?" dedim ve ona sarıldım.

"Ben..şey eve hırsız girdi sandım evdeki bazı eşyaları görmeyince sendende ses gelmeyince ben.."

Babama bir kez daha sarıldıktan sonra salonda hiçbir eşyanın olmadığını gördüm.Babamın elinde de bir tane valiz duruyordu.Neler oluyordu ?Bir cevap istediğimi belirterek babamın gözlerine baktım.O ise yere bakıyordu.

"Baba neler oluyor ?" dedim.

"Taşınıyoruz Riley , eşyalarını topla."

-----

Olayın şokunu atlattıktan sonra evin içinde bir çığlık kopardım.

"Şaka yapıyorsun dimi ? Lütfen bana şaka yaptığını söyle baba." Gözyaşlarım ardı ardına akarken babamdan bir cevap bekliyordum.Hayatımı mahfetmesine izin vermicektim.

"Baba ?" dedim ve artık bir şeyler söylemesini istediğimi belirttim.

"Riley Stanford'u sevdiğini biliyorum.Bende seviyorum ama burda daha fazla kalamayız.Bilmediğin şeyler var kızım.Sadece bunun doğru olduğunu bil.Eşyalarını toplamalısın."

Bir süre bekledikten sonra konuşma sırası bendeydi.Sürekli bunun doğru olduğunu söylüyordu.Bu yaşıma kadar sürekli taşındık.Son olarak 5 senedir Stanford'daydık.Bana söz vermişti bunun son olucağına söz vermişti.

"Bana söz vermiştin baba.Hatırlıyor musun ? 'Bu son olucak Riley söz veriyorum' " 5 sene önceki diyalogta babamın dediği yerin taklidini yaptım.O ise sadece dinliyordu , sonra devam ettim.

"Unutucağımımı düşünmüştün baba ? Bu yüzden mi söz verdin ? Her seferinde hayatımı berbat ettiğinin farkında mısın ? Sadece baba olucaktın sadece babam olucaktın.Olamadın.Annem olsaydı asla böyle yapmazdı." dedim ve çantamı alıp kapıyı çarparak evden çıktım.Babam 'Annem olsaydı böyle yapmazdı.' dememden nefret ederdi.Çünkü annemin yokluğunu hissettirmemek için sürekli çabalamıştı.Ama insan annesinin yokluğunu nasıl hissetmez ? Nasıl bu kadar bencil olabiliyordu ?

Ben Stanford'un sokaklarında koşarken babamın arkamdan seslendiği "Riley bekle..Ben çok üzgünüm..Kızım." sesi gittikçe soluklaşıyordu.Doğru olan bu muydu ? Şehirden şehire ..Ülkeden ülkeye sürüklenmemiz mi ? Üstelik babamın benden deli gibi sakladığı bir neden yüzünden ? Benim hayatımı berbat etmeyi göze alabilicek kadar önemli miydi gerçekten ?

Benim ÖlümsüzümWhere stories live. Discover now